Sonunda yu olan 14 kelime var. YU ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yu olan kelimeler listesine ya da başında yu olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
İZALEİŞÜYU
DERİNKUYU
GÜVENOYU, İMAMSUYU
HALKOYU, KAMUOYU, KOPKOYU, MİLDİYU, SAĞDUYU, YÜZSUYU
DUYU, KOYU, KUYU, ŞÜYU
U Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UY
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İZALEİŞÜYU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir mülk üzerindeki ortaklığı giderme
-
[isim]
Bir mülk üzerindeki ortaklığı giderme
- DERİNKUYU
- ...
- İMAMSUYU
- ...
- GÜVENOYU
-
-
[isim]
Göreve yeni başlamış veya görevini sürdüren hükûmetin tutumunu değerlendirmek için milletvekillerinin verdiği oy
- "Bakanlar Kurulunun programı Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur ve güvenoyuna başvurulur." (Anayasa)
-
[isim]
Göreve yeni başlamış veya görevini sürdüren hükûmetin tutumunu değerlendirmek için milletvekillerinin verdiği oy
- KAMUOYU
-
-
[isim]
Bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesi, halkoyu, amme efkârı, efkârıumumiye
- "Kanun, ... 13'üncü maddede yer alan genel sınırlamalar dışında... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz." (Anayasa)
-
[isim]
Bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesi, halkoyu, amme efkârı, efkârıumumiye
- HALKOYU
-
-
[isim]
Büyük bir topluluğun türlü siyasi ve toplumsal sorunlardaki görüşünün alınması ve ona göre uygulamaya girişilmesi için yapılan oylamada halkın bildirdiği olumlu veya olumsuz oy
-
[isim]
Büyük bir topluluğun türlü siyasi ve toplumsal sorunlardaki görüşünün alınması ve ona göre uygulamaya girişilmesi için yapılan oylamada halkın bildirdiği olumlu veya olumsuz oy
- MİLDİYU
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
En çok bağlarda görülen, peronospora cinsinden, emeçlerini bitkilerin yapraklarına salarak yaşayan asalak bir mantarın oluşturduğu hastalık
-
[isim]
En çok bağlarda görülen, peronospora cinsinden, emeçlerini bitkilerin yapraklarına salarak yaşayan asalak bir mantarın oluşturduğu hastalık
- YÜZSUYU
-
-
[isim]
Bir kimsenin onuru, haysiyeti
- "Hâlbuki Emin Efendi, feleğin çemberlerinden geçerek, kâh kuvvetlerin önünde diz çöküp yüzsuyu dökerek, kâh zayıflara çelme vurup tuzak kurarak bu mertebeye ulaşmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kimsenin onuru, haysiyeti
- KOPKOYU
-
-
[sıfat]
Çok koyu
- "Otlar kopkoyu, İstanbul kızlarının yeşil gözleri gibi derin bir renk almışlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Çok koyu
- SAĞDUYU
-
-
[isim]
Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim
- "Bu halk çocuğunun, sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü
-
[isim]
Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim
- ŞÜYU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herkesçe duyulma, yayılma
-
[isim]
Herkesçe duyulma, yayılma
- DUYU
-
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
- "Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." (Nazlı Eray)
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
- KUYU
-
-
[isim]
Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur
- "Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu." (Haldun Taner)
- "Yüzden ağır durup arkadan kabinenin kuyusunu kazacaksın!" (Memduh Şevket Esendal)
-
Toprağa kazılan derince çukur
- "Kireç kuyusu."
-
İçinden çıkılamayan durum veya yer
-
Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu
-
[isim]
Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur
- KOYU
-
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
- "Koyu pekmez. Koyu süt."
-
Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı
- "Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi
-
Aşırı (davranış, düşünce vb.)
- "Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Derin, hararetli
- "Koyu bir sohbet."
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı