Başında ye olan 8 harfli 75 kelime var. Ye ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ye olan kelimeler listesine ya da sonu ye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ye bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YEMLEMEK
-
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
-
Yem takmak
- "Paraketalarımızı yemledik, çekidüzen verdik..." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranmak
- "Harcadığım zamana ve çabaya karşılık elime tek kuruş geçmediği gibi Kâmil Bey'i yemleyebilmek için bir yığın da masrafa girmiştim." (Sulhi Dölek)
-
Toplara ağızotu koymak
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
- YETİMLİK
-
-
[isim]
Yetim olma durumu, babasızlık
-
[isim]
Yetim olma durumu, babasızlık
- YELKIRAN
-
-
[isim]
Yelkesen
-
[isim]
Yelkesen
- YELTENME
-
-
[isim]
Yeltenmek işi veya durumu
-
[isim]
Yeltenmek işi veya durumu
- YENİLMEK
-
-
[nsz]
Yeme işi yapılmak veya yeme işine konu olmak
-
[nsz]
Yeme işi yapılmak veya yeme işine konu olmak
- YEMLENME
-
-
[isim]
Yemlenmek işi
-
[isim]
Yemlenmek işi
- YEMİNSİZ
-
-
[sıfat]
Yemine dayanmayan
- "Bu dört kelimelik yeminsiz, şahitsiz cevap onun için yeter." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Yemine dayanmayan
- YELTENİŞ
-
-
[isim]
Yeltenme işi veya biçimi
- "Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yeltenme işi veya biçimi
- YENGELİK
-
-
[isim]
Yenge olma durumu
-
[isim]
Yenge olma durumu
- YERİNMEK
-
-
[-e]
Acınmak, teessüf etmek
-
Pişman olmak
-
[-e]
Acınmak, teessüf etmek
- YELÖLÇER
-
-
[isim]
Rüzgârın veya gaz durumundaki akışkanların akış hızını ölçmeye yarayan aygıt, anemometre
-
[isim]
Rüzgârın veya gaz durumundaki akışkanların akış hızını ölçmeye yarayan aygıt, anemometre
- YERLEŞME
-
-
[isim]
Yerleşmek işi
-
Yerleşim alanı veya merkezi
- "Boğaziçi köyleri, İstanbul'la ancak deniz yoluyla bağlanan, kopuk yerleşmelerdi." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Yerleşmek işi
- YETİŞMEK
-
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
-
Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak
- "Bu giysi yarına yetişmeli."
-
Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak
- "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak
- "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Değmek, uzanıp dokunabilmek
- "Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez."
-
Vakit bulmak, yapabilmek
- "Ben bu kadar işe yetişemem."
-
[nsz]
Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek
- "Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir."
-
Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak
- "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üremek, büyümek, olmak
- "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek
- "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
-
Yardım etmek, yardımına koşmak
- "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- YENİÇERİ
-
-
[isim]
Orhan Gazi tarafından Yeniçeri Ocağı adıyla 1362'de kurulan, İkinci Mahmut zamanında 1826'da Nizamıcedit adındaki asker ocağının kurulmasıyla ortadan kaldırılan Osmanlı İmparatorluğu'nun piyade asker sınıfı
-
Bu asker sınıfından olan er
-
[isim]
Orhan Gazi tarafından Yeniçeri Ocağı adıyla 1362'de kurulan, İkinci Mahmut zamanında 1826'da Nizamıcedit adındaki asker ocağının kurulmasıyla ortadan kaldırılan Osmanlı İmparatorluğu'nun piyade asker sınıfı
- YEĞNİLİK
-
-
[isim]
Hafiflik
-
[isim]
Hafiflik
- YEMLİKLİ
-
-
[sıfat]
Yemliği olan
- "Şu gördüğün yer için her ne söylesen caiz / Ahırdan farkı o yemliklidir bu yemliksiz." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Yemliği olan
- YETİNMEK
-
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." (Atilla İlhan)
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- YEMEKLİK
-
-
Yemek yapmakta kullanılan
- "Yemeklik zeytinyağı."
-
Yemek için ayrılan
- "Yemeklik buğday."
-
[isim]
Yiyecek şey, yiyecek maddesi
-
Yemek yapmakta kullanılan
- YEĞLEYİŞ
- ...
- YELKENCİ
-
-
[isim]
Yelken diken kimse
-
Yelkenleri açma, indirme, toplama vb. işlerde çalışan gemici
-
[isim]
Yelken diken kimse