Başında ye olan 6 harfli 35 kelime var. Ye ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ye olan kelimeler listesine ya da sonu ye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ye bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EY, YE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YELEME

  1. [sıfat] Havai

YETKİN

  1. [sıfat] Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmel
    • "Bizim ülkemizde böyledir: Yetkin çalışmalar görmezden gelinir." (Selim İleri)

YERSİZ

  1. [sıfat] Barınacak yeri olmayan
  2. Yerinde olmayan, uygunsuz, anlamsız, manasız
    • "Hepsini birden istemek / Yersiz / Zamanı var / Biz zengin değiliz." (Behçet Necatigil)

YENİCE

  1. [sıfat] Oldukça yeni
  2. [zarf] (yeni'ce) Yakın günlerde
    • "Avrupa'da hukuk tahsil etmiş, yenice mebus intihap edilmiş gençlerden biri söz istedi." (Memduh Şevket Esendal)

YETİME
...
YEMLİK

  1. [isim] Hayvanlara yem verilen yer veya kap
    • "Bir avuç arpa fazla atar yemliğine, bir kamçı eksik vurur." (Abbas Sayar )
  2. [sıfat] Yem için ayrılan
    • "Yemlik ot."
  3. Rüşvet, arpalık
  4. Karşılıksız geçim sağlanan yer veya kimse
  5. Kumarda kandırılıp parası alınan kimse

YENMEK

  1. [-i] Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek
    • "Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Kazanmak, ütmek
  3. Tutmak, bastırmak
    • "Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum." (Refik Halit Karay)

YERSEL

  1. [sıfat] Yerle ilgili

YELPİK

  1. [isim] Nefes darlığı

YERKÖY
...
YENGEN

  1. [isim] Yemesi hoş nesne
  2. İçine peynir ve sucuk konularak hazırlanan tost

YERÖTE

  1. [isim] Yer çevresinde dolanan bir uydunun yörüngesi üzerinde yere en uzak nokta, evç

YELKEN

  1. [isim] Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir yüzey oluşturacak biçimde yan yana dikilen ve teknenin direğine uygun bir biçimde takılarak onu hareket ettiren kumaş veya şeritlerin tümü
    • "Rıhtıma kurumak üzere yelkenler serilmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır." (Salâh Birsel)
    • "Ben böyle çıkışınca ister istemez yelkenleri suya indiriyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Yelkenli
    • "Yelken yarışları."

YEDMEK

  1. [-i] Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek
  2. Yanında, beraberinde götürmek
    • "Burhan'ın kolu Ayşe'ye düşmesin diye sımsıkı sarılmış, yalnız bir arkadaş ve kardeş gibi değil, aynı zamanda bir sevgili rikkatiyle onu yediyordu." (Halide Edip Adıvar)

YEKTEN

  1. [zarf] Birden, birdenbire
    • "Sabunlu elleriyle kapıyı açıp da kâhya kadın, selam sabahtan evvel, yekten ona, Rabia'yı niçin öğleden sonra dersten alıkoyduğunu sorunca şaşırdı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Durup dururken

YERDEŞ
...
YEDİLİ

  1. [sıfat] Yedi parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden yedi tane bulunan
  2. [isim] İskambil gibi oyunlarda üzerinde yedi işareti bulunan kâğıt
  3. [isim] Divan edebiyatında her bendi yedi dizeden oluşmuş nazım birimi

YETMEK

  1. [nsz] Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
    • "Hasan'ın gücü yetse belki de dayak atacak." (Halide Edip Adıvar)
    • "Onun okudukları ona yeter de artar bile." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yeter ki biri ona iyice bakmış, oturup onunla konuşmuş olsun!" (Memduh Şevket Esendal)
  2. [-e] Yeterli sebep olmak
    • "Bir sigara bir ormanı yakmaya yeter."
  3. Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek
    • "Bu zulüm artık yeter!"
  4. [-e] Başkasına gereksinim duymamak, kendine yetmek
    • "Kendiyle dolu, kendine yeten, olgun ve aydın bir insanın değil bir günü, bazen bir saati bile yüz binlerce lira değerinde olabilir." (Haldun Taner)
  5. [-e] Bir yaşa erişmek, ulaşmak
    • "At dört, kız on beşe yettiği zaman / Severim kır atı bir de güzeli." (Dadaloğlu)
  6. Olgunlaşmak

YEDİSU
...
YEMENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent
    • "Genç güzel aşçı kadının dört örgülü uzun saçları siyah bir yemeni ile örtülüydü." (Aka Gündüz)
  2. Bir tür hafif ve kaba ayakkabı
    • "Hacı, ayağından yemenisini çıkardı, arabadan uzattı." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü