Başında ya olan 8 harfli 198 kelime var. Ya ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ya olan kelimeler listesine ya da sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ya bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YALITMAK
-
-
[-i]
Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplamak, izole etmek
-
Elektrik ve ısı akımını engellemek, tecrit etmek, izole etmek
-
[-i]
Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplamak, izole etmek
- YAKARMAK
-
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- "Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- YAKILMAK
-
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- "Ateş yakılmak, kına yakılmak."
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- YAŞANMAK
-
-
[nsz]
Yaşama işi yapılmak
-
[nsz]
Yaşama işi yapılmak
- YALATMAK
-
-
[-i]
Yalama işini yaptırmak
-
[-i]
Yalama işini yaptırmak
- YANAŞLIK
-
-
[isim]
Deniz veya ırmakta iskele
-
[isim]
Deniz veya ırmakta iskele
- YAZGISAL
-
-
[sıfat]
Kadere, mukadderata ait
- "Yazgısal diye daha çok, insan iradesiyle değiştiremediğimiz talihsizliklere diyoruz." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Kadere, mukadderata ait
- YAPMACIK
-
-
[sıfat]
İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, düzme, sahte, suni, zahirî
- "Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, düzme, sahte, suni, zahirî
- YAPIŞMAK
-
-
[nsz]
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
- "Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
İyice yaklaşmak, sokulup değmek
- "Geri geri giderek duvara yapıştı."
-
[-e]
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
- "Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
- "Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
- "Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun, diye kulağıma yapıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak
-
[nsz]
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
- YAŞAMACA
-
-
[zarf]
Yaşadığı kadar, yaşama süresince
- "Yaşamaca aylık bağlamışlar."
-
[zarf]
Yaşadığı kadar, yaşama süresince
- YALDIZCI
-
-
[isim]
Yaldız işleri yapan kimse
-
[sıfat]
Bir şeyin içyüzüne değil de gösterişine önem veren (kimse)
-
[isim]
Yaldız işleri yapan kimse
- YAMRULMA
-
-
[isim]
Yamrulmak işi
-
[isim]
Yamrulmak işi
- YAPAĞILI
- ...
- YAPYALIN
- ...
- YARIMADA
-
-
[isim]
Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları denizle çevrili kara parçası
- "Anadolu bir yarımadadır. Balkan Yarımadası."
-
[isim]
Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları denizle çevrili kara parçası
- YATAKLIK
-
-
[sıfat]
Yatak yapmaya uygun
- "Bir kanlı katile yataklık yapmış gibi pişmanlık duyuyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Üzerine yatak serilen tahta veya maden kerevet, karyola
- "Yataklığın etrafında bir şeyin dolaştığına, süründüğüne dikkat ettim." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Suçluları barındırma, gizlice yardım etme
-
[sıfat]
Yatak yapmaya uygun
- YALDIRAK
-
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
- YARATMAK
-
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- "Allah, mutlaka dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olacaktı!" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak
- "Bir cazibe yaratmak için ne yapmalı diye düşünüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak
- "Bu haber sinirli bir hava yarattı. Yangın büyük tehlike yarattı."
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- YAŞARLIK
-
-
[isim]
Canlılığını sürdürme durumu, hayatiyet
-
[isim]
Canlılığını sürdürme durumu, hayatiyet
- YAYLAMAK
-
-
[nsz]
Yazın yaylada oturmak, yaylaya çıkmak
- "Bu yıl nerede yayladılar?"
-
[nsz]
Yazın yaylada oturmak, yaylaya çıkmak