Başında ya olan 6 harfli 94 kelime var. Ya ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ya olan kelimeler listesine ya da sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ya bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- YALÇIN
-
-
[sıfat]
Dik, sarp
- "Yanık ve yalçın araziden geçerken Mehmet Emin Bey'in bir mısrasını hatırladım." (Halide Edip Adıvar)
-
Düz, kaygan
-
[sıfat]
Dik, sarp
- YARPUZ
-
-
[isim]
Ballıbabagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, kısa saplı, az veya çok tüylü, güzel kokulu bir bitki (Mentha pulegium)
-
[isim]
Ballıbabagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, kısa saplı, az veya çok tüylü, güzel kokulu bir bitki (Mentha pulegium)
- YATKIN
-
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- "Bugün birçoğumuzun romana yatkın bulmayacağı anlatımları pek rahat kullanmıştır." (Selim İleri)
-
Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük
- "Yatkın mal. Yatkın kumaş."
-
Bir işte yeteneği, becerisi olan
- "Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise bu yeni konusunda da öyle olacağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
Benimsemiş, alışmış, eğilimli
- "Yadırgamaya yatkındı; ama görmüştü kızın oyununu." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- YARAMA
-
-
[isim]
Yaramak işi
-
[isim]
Yaramak işi
- YARLIK
-
-
[isim]
Ferman
-
[isim]
Ferman
- YAHUDİ
- ...
- YAYVAN
-
-
[sıfat]
Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş
- "İki katlı yayvan bir evdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş
- YAPICI
-
-
[sıfat]
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren
-
Önemli ve yararlı işler yapan
- "İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Olumlu
- "Yapıcı fikir. Yapıcı eleştiri."
-
[isim]
Yapı ustası
-
[sıfat]
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren
- YAKALI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde yakası olan
- "Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde yakası olan
- YAMYAM
-
-
İnsan eti yiyen (kimse)
-
Yabani, vahşi
- "Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela." (Mehmet Akif Ersoy)
-
İnsan eti yiyen (kimse)
- YARICI
-
-
[sıfat]
Yarma işini yapan, parçalayan, bölen
-
[sıfat]
Yarma işini yapan, parçalayan, bölen
- YAVŞAN
- ...
- YAMALI
-
-
[sıfat]
Yama vurulmuş, yama ile onarılmış olan
- "Pantolonu yamalı, ceketinin dirsekleri yıpranmış fakat mintanı temizdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Yüzünde lekeler bulunan (kimse)
-
[sıfat]
Yama vurulmuş, yama ile onarılmış olan
- YAKARI
-
-
[isim]
Yakarış
-
[isim]
Yakarış
- YAMYAŞ
-
-
[sıfat]
Çok yaş, sırılsıklam
-
[sıfat]
Çok yaş, sırılsıklam
- YAZILI
-
-
[sıfat]
Yazılmış olan, muharrer, sözlü karşıtı
- "Yazılı bir kâğıt."
-
Üzerinde yazı bulunan, yazısı olan
- "Yazılı taş."
-
[isim]
Yazılı sınav
-
Geçerli olan, nominal
-
[sıfat]
Yazılmış olan, muharrer, sözlü karşıtı
- YATMAK
-
-
[nsz]
Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
- "Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak." (Nazım Hikmet)
- "Yatıp kalkıp anama dua ediyorum."
- "Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum." (Necati Cumalı)
-
Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek
- "Öteki, çok kadınla oynaşmış ve hatta yatıp kalkmış, sevda damarları kaşarlanmış bir gençti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek
- "Rüzgârdan bütün ekinler yattı. Gemi sağa yattı."
-
Hastalık sebebiyle yatakta kalmak
- "Gün geçmeden bronşiti, çarpıntısı tutar; yatak yorgan yatar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak
- "Bu gece nerede yatacağız?"
- "Tavuk pazarındaki handa yatmakta devam ediyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Boş yere beklemek
- "Mallar depoda yatıyor."
-
İşlemez, çalışmaz durumda kalmak
- "Gemi limanda yatıyor."
-
Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek
- "Turşu sirkede yatıyor."
-
Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek
-
Ölü gömülmüş olmak
- "Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Düz bir duruma gelmek, düzleşmek
- "Kumaş iyice ütülenince yattı."
-
[-le]
Cinsel ilişkide bulunmak
-
Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak
-
Heves etmek, eğilmek
- "Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bulunmak, var olmak
- "Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür." (Haldun Taner)
-
Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak
- "Takım bu sezon yattı."
-
İşsiz kalmak, çalışmamak
-
[nsz]
Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
- YASTIK
-
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- "Pencerenin önünde uzun yüksekçe bir sedirle ot yastıkları var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu biçimde yapılmış ve türlü işlerde kullanılan şey
- "İğne yastığı. Ütü yastığı."
-
Fide yetiştirmek için ince toprak ve gübreden hazırlanmış yüksekçe yer
-
Yapılarda, makinelerde bazı bölümlerin üzerine dayandığı parça
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- YAYGIN
-
-
[sıfat]
Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan
- "Yaygın bir söz. Yaygın bir inanç."
-
Pek çok kimsede görülen ve beğenilen
- "Yaygın bir kültürü ve her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı." (Haldun Taner)
-
Sınırı genişlemiş
- "Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan