Başında ya olan 5 harfli 110 kelime var. Ya ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ya olan kelimeler listesine ya da sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ya bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YASAK
-
-
[isim]
Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet
- "İçki yasağı. Av yasağı."
- "Bu boyun bağı eskimiş ama bugünlük yasak savar."
-
[sıfat]
Yapılmaması istenmiş olan, yok, memnu, haram
- "Bizim çocukluğumuzun şiirlerinde neşe yasak denecek kadar ayıptı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bunu da yasak savar gibi değil, yararlı olmak kaygısı ile yani özenle yapacaksınız." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet
- YAĞIZ
-
-
[sıfat]
Esmer
- "Yağız ve kuvvetli, analarının ardı sıra dokuzar onar gürbüz çocuk koşar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Siyah
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Yiğit
- "Bunu o ilk zamanlardaki yağız savaşçı havasıyla dedi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Esmer
- YAĞAR
-
-
[isim]
Yağmur
- "Yüce dağların yağarı / Eridi kalmadı karı." (Halk türküsü)
-
[isim]
Yağmur
- YATMA
-
-
[isim]
Yatmak işi
- "Çocuklara yatma zamanının yaklaştığını başıyla anlatan bir mürebbiye edasıyla duruyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yatmak işi
- YALIN
-
-
[isim]
Alev
-
[isim]
Alev
- YANCI
-
-
[isim]
Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği
-
[isim]
Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği
- YARDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
-
[isim]
91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
- YAVUZ
-
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İyi, gürbüz, güzel
- "Çok cevherli öküzmüş, bol yedir de hele bak, ne yavuz mal olur." (Refik Halit Karay)
-
Kötü, fena
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- YAVER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yardımcı
- "Şansımız yaver gidiyor."
-
Emir subayı
-
[isim]
Yardımcı
- YABGU
-
-
[isim]
Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı
-
[isim]
Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı
- YAMAK
-
-
[isim]
Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek
- "Eli yüzü düzgün, işgüzar bir yamağı mektupçu efendinin yanına kapılandıracaklar..." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Yeniçeri Ocağında topçu ve humbaracı gibi askerî kuruluşlarda aday olarak bulunan kimse
-
Birinin etkisinde kalarak onun sözünden çıkmayan kimse
-
[isim]
Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek
- YASMA
-
-
[isim]
Yasmak işi
-
[isim]
Yasmak işi
- YAREN
- ...
- YARIN
-
-
[isim]
Bugünden sonra gelecek ilk gün
- "Yarın paydosu biraz erken çalarız, ödeşiriz." (Haldun Taner)
- "Yarından tezi yok, gitmeniz için icap edenleri yapmaya başlamalısınız." (Falih Rıfkı Atay)
-
Gelecek, ilerideki zaman
- "İnsan daima yarını düşünmeli."
-
[zarf]
Bugünden sonra gelecek ilk günde
- "Yarın geleceğim."
-
[isim]
Bugünden sonra gelecek ilk gün
- YARAŞ
-
-
[sıfat]
Bir kimseye kendini beğendirmek için alımlı davranan (kimse)
- "Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bir kimseye kendini beğendirmek için alımlı davranan (kimse)
- YANIT
-
-
[isim]
Cevap
- "Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Cevap
- YASLI
-
-
[sıfat]
Yas tutan (kimse), matemli
- "Ben bir hasta hâli almış, susmuş, sade, yaslı gözlerle etrafıma bakınıyordum." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yas tutan (kimse), matemli
- YAPIK
-
-
[isim]
Belleme (II)
-
Yeniçerilerin giydikleri üstlük
-
[isim]
Belleme (II)
- YABAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- "Kendini pek yabana atma. Olabilir ki bu kadın sana tutulmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Issız yerde yaşayan veya yetişen canlı
- "Yaban keçisi. Yaban kedisi. Yaban sarımsağı."
-
[sıfat]
Issız
- "Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse
- "Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- YALPI
-
-
[isim]
Eğimli yüzey, yamaç
-
İki tepe arasındaki düzlük
-
[isim]
Eğimli yüzey, yamaç