Başında y olan 6 harfli 203 kelime var. Y harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde y harfi olan kelimeler listesine ya da sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında y bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YANDIK
-
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sarımtırak küçük tohumlarından kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bitki (Alhagi maurorum)
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sarımtırak küçük tohumlarından kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bitki (Alhagi maurorum)
- YENİCE
-
-
[sıfat]
Oldukça yeni
-
[zarf]
(yeni'ce) Yakın günlerde
- "Avrupa'da hukuk tahsil etmiş, yenice mebus intihap edilmiş gençlerden biri söz istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Oldukça yeni
- YOKSUN
-
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- "Ahmet Kerim'i epeyce tatlı bir zevkten yoksun kılan bu söz, Samim'e irade dışı bir âcizlik gibi gelir ve onu gülmeden katıltırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- YÜKSÜZ
- ...
- YARATI
-
-
[isim]
Yaratım
-
[isim]
Yaratım
- YAZMAN
-
-
[isim]
Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli, kâtip, sekreter
-
Özel veya kamu kuruluşlarında yazışmalardan sorumlu kimse, sekreter
-
[isim]
Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli, kâtip, sekreter
- YAYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
- "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Birçok kimseye duyurmak
- "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
-
Çevreye dağılmasına sebep olmak
- "Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir."
-
[-i]
Sınırı genişletmek
- "Tozu yaymak. Lekeyi yaymak."
-
[-i]
Koyun, inek vb.ni otlatmak
-
[-i]
Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak
-
[-i]
Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
- YÜĞRÜK
-
-
[sıfat]
İyi yürüyen, iyi koşan
- "Yüğrüktür bizim atımız." (H. Türküsü)
-
Çalışkan
-
Çevik, güçlü
-
[sıfat]
İyi yürüyen, iyi koşan
- YUMULU
-
-
[sıfat]
Yumuk
-
[sıfat]
Yumuk
- YUNMAK
-
-
[nsz]
Yıkanmak
- "Kuyunun başında mevtam yunuyor / Düşmanlarım kıs kıs olmuş gülüyor." (Halk türküsü)
-
[nsz]
Yıkanmak
- YEGANE
- ...
- YAMYAŞ
-
-
[sıfat]
Çok yaş, sırılsıklam
-
[sıfat]
Çok yaş, sırılsıklam
- YIRTIK
-
-
[sıfat]
Yırtılmış olan
- "Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi." (Ömer Seyfettin)
-
Eskimiş, parçalanmış
-
Cırlak, tiz, keskin (ses)
- "Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Utanması, çekinmesi olmayan
- "Becerikli, yırtık bir kız değil ki mağazalarda iş arasın, bulsun." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yırtılma sonucu oluşmuş yarık
- "Çorabın yırtığı."
-
[sıfat]
Yırtılmış olan
- YIĞILI
-
-
[sıfat]
Yığılmış olan
-
[sıfat]
Yığılmış olan
- YAĞSIZ
-
-
[sıfat]
Yağı olmayan
-
Yağı az
-
İçine yağ konulmamış, yağ ile yapılmamış
-
İnce, zayıf
-
[sıfat]
Yağı olmayan
- YEKSAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Düz
-
Bir, aynı düzeyde, eşit
-
[sıfat]
Düz
- YALPAK
-
-
[sıfat]
Sokulgan, cana yakın
-
[isim]
Dalkavuk
-
[isim]
Sarp yer, uçurum
-
[sıfat]
Sokulgan, cana yakın
- YÜZMEK
-
-
[nsz]
Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak
- "Yüzmek bilmediği için on dakika içinde boğulmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yüzme sporu yapmak
-
Bir sıvının yüzeyinde batmadan durmak
- "Tahta suda yüzer."
-
Herhangi bir durumun en aşırı derecesinde olmak
- "Hiçbir kaygının gölgelemediği bir saadet içinde yüzmektedir." (Haldun Taner)
-
Dalgalanmak
- "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Herhangi bir şeyle üzeri kaplanmak, bir şeye bulanmak
- "Kitaplar toz içinde yüzüyor. Ev pislik içinde yüzüyor."
-
[nsz]
Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak
- YALAKA
-
-
[isim]
Dalkavuk
-
[sıfat]
Arsız, sırnaşık
-
[isim]
Dalkavuk
- YELLOZ
-
-
[sıfat]
Ahlaksız, hafifmeşrep, şıllık (kadın)
- "Gülsüm adında, suratsız, yelloz bir kız bulmuştu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
Ahlaksız, hafifmeşrep, şıllık (kadın)