Başında y olan 5 harfli 241 kelime var. Y harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde y harfi olan kelimeler listesine ya da sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında y bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAHNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kavrulmuş soğan ve salça ile pişirilen, sade veya sebzeli et yemeği
-
[isim]
Kavrulmuş soğan ve salça ile pişirilen, sade veya sebzeli et yemeği
- YALAZ
-
-
[isim]
Alev
- "Hâlâ parıldayan hafif bir yalaz aydınlığında eşyalar vakit vakit olduğundan daha fazla büyüyüp küçülüyor." (Peyami Safa)
- "Kendisinin bizzat itiraf ettiği gibi yalaz yalaz yanıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Alev
- YALIM
-
-
[isim]
Alev
- "Kuru otların yalımı çabuk geçti." (Necati Cumalı)
-
Kılıç, bıçak gibi kesici araçların keskin yüzü
-
[isim]
Alev
- YAYIM
-
-
[isim]
Yayma işi
-
Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir
- "Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir
-
[isim]
Yayma işi
- YEGAH
- ...
- YANAL
-
-
[sıfat]
Yanda olan, yana düşen
-
Alaca, iki renkli
- "Yanal elma. Yanal keçi."
-
[sıfat]
Yanda olan, yana düşen
- YAĞMA
-
-
[isim]
Yağmak işi
-
[isim]
Yağmak işi
- YÖNEY
- ...
- YEĞEN
-
-
[isim]
Birine göre, kardeş, amca, hala, dayı veya teyzenin çocuğu
- "Ama yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." (Tarık Buğra)
-
Tüylü dişi deve ile tek hörgüçlü erkek devenin geriye melezlenmesiyle elde edilen bir deve türü
-
[isim]
Birine göre, kardeş, amca, hala, dayı veya teyzenin çocuğu
- YEKUN
- ...
- YUMAK
-
-
[-i]
Yıkamak
-
[-i]
Yıkamak
- YAZAR
-
-
[isim]
Yazma özelliği olan şey
-
Bilim, edebiyat, sanat alanında kitap yazan kimse, müellif
-
Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, muharrir
-
[isim]
Yazma özelliği olan şey
- YALAK
-
-
[isim]
Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap
- "Bir de hayvanları sulamak için yalak vardı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Akan suyun çevreye sıçramasını veya akıp gitmesini önlemek için çeşme, musluk vb.nin altına konulan delikli taş tekne
- "Az ileride yolun solunda, küçük bir çeşmenin suyu, önündeki yalağa dökülüyordu." (Necati Cumalı)
-
Buz yalağı
-
[sıfat]
Boşboğaz, söz taşıyan
-
[isim]
Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap
- YELLİ
-
-
[sıfat]
Yeli çok olan, rüzgârlı
- "Yelli bir tepe."
-
Çok yellenen
-
İşveli, fıkırdak
-
[sıfat]
Yeli çok olan, rüzgârlı
- YENGİ
-
-
[isim]
Yenme işi, utku, zafer, galibiyet, galebe
-
[isim]
Yenme işi, utku, zafer, galibiyet, galebe
- YAZIT
-
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- "Orhon yazıtları."
-
Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- YELEÇ
-
-
[sıfat]
Havadar
-
[sıfat]
Havadar
- YAĞLI
-
-
[sıfat]
Üzerinde veya içinde yağı olan
-
Yağı çok olan
-
Yağla yapılmış
- "Yağlı çörek."
-
Besili, semiz
- "Bir de olaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan
- "Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor." (Ömer Seyfettin)
-
Parası bol, zengin
- "Dükkâna yağlı bir müşteri arıyordu." (Refik Halit Karay)
-
Bol ve kolay kazanç sağlayan
- "Yağlı bir iş."
-
[sıfat]
Üzerinde veya içinde yağı olan
- YANSI
-
-
[isim]
Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs
-
Tepke
-
[isim]
Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs
- YETKE
-
-
[isim]
Otorite
- "Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim." (Tomris Uyar)
-
Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet
-
[isim]
Otorite