Başında y olan 4 harfli 44 kelime var. Y harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde y harfi olan kelimeler listesine ya da sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında y bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YOMA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Sabit manevralarda ve gemileri bağlamada kullanılan, üç veya dört kollu halat
  2. Birçok ipin örülmesiyle oluşturulan, balıkçılıkta kullanılan halat

YABA

  1. [isim] Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı

YAPI

  1. [isim] Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina
  2. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat
  3. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme
    • "Kırıkkale yapısı bir tabanca."
  4. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür
    • "Yapısı sağlam, güzel bir erkekti." (Yusuf Ziya Ortaç)
  5. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür
    • "Dil yapısı. Cümle yapısı."
  6. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün
  7. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür

YETİ

  1. [isim] İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke
    • "Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz." (Azra Erhat)
  2. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke

YAMA

  1. [isim] Delik ve yırtığı uygun bir parça ile onarma, kapatma
    • "Hacının kız kardeşi bir çoraba yama vuruyordu." (Reşat Enis)
  2. Bu iş için kullanılan parça
    • "Bereket versin benim tente yaması içindeki paracıklara." (Aka Gündüz)
  3. Deride geniş leke

YAFA

  1. [isim] Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal

YELE

  1. [isim] At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar
    • "O aslan yelesine benzer saçlar şimdi süt beyaz olmuş." (Haldun Taner)
  2. Balıklarda sırt yüzgeci

YOGİ

  1. [isim] Yoga felsefesini uygulayan kimse

YONT

  1. [isim] Başıboş hayvan

YARI

  1. [sıfat] Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf
  2. Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan
    • "Yarı yolu aldık. Yarı mesafede."
  3. [isim] Futbolda 45 dakikalık her iki devreden biri
    • "Birinci yarıda dört gol attık."
  4. [zarf] Gereğinden az, tam olmayarak
    • "Arkasından yarı şaka, yarı sitem ilave ediyor." (Atilla İlhan)

YUKA
...
YEİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü
    • "Seni bu derece derin bir ıstıraba, karanlık bir yeise düşüren şey nedir?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Bu kelimeyi işitince derin bir yeis, anlatılmaz bir elem duyarım." (Ömer Seyfettin)
    • "Omuzları bir ihtiyar gibi çökmüş, sesi yeise bürünmüş, kendi kendine söyleniyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Şimdi bu ümidin boşa çıktığını anlayınca birden yeise kapıldı." (Refik Halit Karay)

YOGA

  1. [isim] Ruhsal yaşama ve bedene egemen olmayı amaçlayan Hint felsefe sistemi

YARA

  1. [isim] Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik
    • "Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım." (Refik Halit Karay)
    • "Beyzade sağ salim kurtulacak ama İbiş ağır bir yara alacaktı." (Tarık Buğra)
  2. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
    • "Geminin omurgasındaki yara."
    • "Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi?" (Haldun Taner)
  3. Dert, üzüntü, acı
    • "Bu yarayı deşmeyin."

YASA

  1. [isim] Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural
    • "Doğa yasaları."
  2. Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun
    • "Ceza yasası."
  3. Bilimde çok sayıda deney ve gözlemden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum
    • "Yer çekimi yasası. Mendel yasaları."
  4. Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması toplum içinde yaşamanın bir mecburiyeti olan alışkıların bütünü
    • "Ahlak yasası."
  5. Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel
    • "Düşünme yasaları."

YAHU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [ünlem] "Hey, bana bak, baksana" anlamlarında bir seslenme sözü
    • "Yahu! Hâlâ işin bitmedi mi?" (Halide Edip Adıvar)
  2. Üzerine dikkati çekmek için söylenen söze katılan bir kelime
    • "İnsan bayağı üzülüyor yahu!" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Cümlede rica anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
    • "Yapmayın yahu!"

YISA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [ünlem] Birçok kişinin birlikte yaptığı işte gayret vermek için söylenen bir söz

YAKI

  1. [isim] Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp vücudun bazı yerlerine konulan, koyuca lapa veya özel biçimde yapılmış eczalı parça
    • "Hardal yakısı."

YENİ

  1. [sıfat] Kullanılmamış olan, eski karşıtı
    • "Yeni giysi. Yeni ayakkabı."
  2. Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
    • "Yeni haber. Yeni moda."
  3. En son edinilen
    • "Yeni eve taşındık."
  4. İşe henüz başlamış
    • "Yeni öğrenci. Yeni asker."
  5. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
    • "Yeni bir buluş. Yeni bir düşünce."
  6. Tanınmayan, bilinmeyen
    • "Yeni imzalara rastlıyoruz."
  7. Daha öncekilerden farklı olan
    • "Yeni ihtiyaçlarımız var."
  8. [zarf] Biraz önce, çok zaman geçmeden
    • "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı." (Çetin Altan)

YUVA

  1. [isim] Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak
    • "O zamanlar ... mezarlıkların serviliklerine gizlenen eski bülbül yuvaları meşhurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Gerçi birçok flörtleri olmuş ama karar verip de içlerinden biriyle yuva kurmak cesaretini gösterememişti." (Haldun Taner)
    • "Hiç canını sıkma dedi, ben şimdi onun yuvasını yaparım!" (Orhan Kemal)
  2. Genellikle ailenin oturduğu ev
    • "İnsanın kendi yuvasından daha sıcak ... ve samimi; hiçbir yer olmazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hâlbuki genç bir kızla yuva yapmak, ölünceye kadar bahtiyar yaşamak için..." (Ömer Seyfettin)
  3. İki buçukla dört yaş arası çocukların bakıldığı, okul öncesi eğitim kurumu
  4. Kimsesizlere veya yoksullara yardım etmek ve onları barındırmak amacıyla açılan yer
  5. Bir şeyin içinde yerleşmiş olduğu veya yerleştirildiği oyuk
    • "Diş yuvası. Kilit yuvası."
  6. Bazı kötü nitelikli kimselerin çok bulunduğu, toplandığı yer
    • "Hırsız yuvası."
  7. Bir şeyin öğretildiği yer
    • "İrfan yuvası."
  8. Bir şeyin çok bulunduğu yer
    • "Bu oda böcek yuvası."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü