Sonunda va olan 4 harfli 24 kelime var. VA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde va olan kelimeler listesine ya da başında va olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AV

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DEVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İlaç, çare
    • "Deva bulmaz bir can kaygısına düşer." (Falih Rıfkı Atay)

NOVA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Parlaklığı birdenbire artan, patlamalı değişen yıldız

SUVA
...
AĞVA
...
SAVA

  1. [isim] Haber
  2. Muştu

ENVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Türler, çeşitler

TAVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
  2. Bu kapta pişmiş yemek
    • "Balık tavası. Ciğer tavası."
  3. Maden eritilen saplı pota
    • "Kurşun tavası."
  4. Kireç karıştırılan tekne
  5. Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm
  6. Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık
  7. Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü

DİVA
...
LEVA

Kelime Kökeni : Bulgarca

  1. [isim] Bulgar para birimi

CIVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,5, yoğunluğu 13,59 olan, donma noktası -38,8 °C olduğundan, normal sıcaklıkta sıvı olarak bulunan, gümüş renginde bir element (simgesi Hg)

AKVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kuvvetli, sağlam

KOVA

  1. [isim] Genellikle su ve sulu şeyler taşımaya, kuyudan veya denizden su çekmeye yarayan üstünden kulplu kap
    • "Suyu Pire Mahmut bir kovayla getirip kaptanın başından aşağı boşaltıyor." (Zeyyat Selimoğlu)
  2. [sıfat] Futbolda çok gol yiyen (kaleci veya takım)

HAVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
    • "Biraz hava almak için niye Hürriyet tepesine kadar bir gezinti yapmasınlar?" (Aka Gündüz)
    • "Hava birden bozmuş, daha doğrusu poyraza çevirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hekimleri Seniha'ya biraz yer ve hava değiştirmeyi, biraz kırlarda ve denizlerde gezip eğlenmeyi tavsiye ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı." (Peyami Safa)
  2. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü
    • "Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yine de bir öğretmenin iyi niyetinin, ilgisinin böyle havada kalışından acı duydu." (Adalet Ağaoğlu)
  3. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu
    • "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hava alalım diye beni bir akşam bir yazlık bahçeye götürdüler." (Burhan Felek)
  4. Gökyüzü
    • "Havada bir tek bulut yok."
  5. Çevreyi kuşatan boşluk
    • "Tozlar havada uçuşuyordu."
  6. Esinti
    • "Bugün hava olursa yelkenli kalkacak."
  7. Müzik parçalarında tür
    • "Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi
  9. [sıfat] Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)
    • "Bu sözlerin sonu hava."
  10. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik
    • "Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar." (Haldun Taner)
  11. Tarz, üslup
    • "Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla..." (Yusuf Ziya Ortaç)
  12. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans
    • "Bugünlük, bu masal havası içinde onunla beraber yaşamalıyız." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Çekicilik, albeni, alım, cazibe
    • "Kadın güzel değil ama havası var."
  14. Keyif, âlem
    • "Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz."

LAVA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [ünlem] Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen buyruk

NEVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ses, ahenk, nağme
  2. Klasik Türk müziğinde bir makam adı ve yegâhtan bir oktav tiz olan "re" perdesi

TUVA
...
REVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yakışır, yerinde, uygun
    • "Reva mı hiddetin, reva mı şiddetin / Zulmeden sen misin, bilmem ki ben miyim?" (Şarkı)
    • "İstanbul'da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DAVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
    • "Dayak yiyen kadın kimi, kime dava edecek?" (Aka Gündüz)
    • "Danıştay, davaları görmek ... ve kanunlarla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir." (Anayasa)
    • "Davayı kazanamazlar, kanunlar kiracıdan yana." (Ayşe Kulin)
    • "Bütün edebiyatım, Tanin gazetesinin cumartesi sayılarında garpçılık davasını gütmekle geçiyor." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Sav
    • "Erkekler davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  3. Sorun
    • "O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. Ülkü
    • "Ankara'nın bırakılışını Türkiye'nin ve davanın bırakılışı sayanlar vardı." (Tarık Buğra)
  5. Sevgili

YIVA
...
FAVA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytinyağlı yemek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü