Başında va olan 5 harfli 39 kelime var. Va ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde va olan kelimeler listesine ya da sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında va bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VAŞAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
- VARDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[ünlem]
"Dikkat et, savul, destur" anlamlarında bir seslenme sözü
-
[ünlem]
"Dikkat et, savul, destur" anlamlarında bir seslenme sözü
- VASAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Orta
-
[isim]
Ortam
-
[sıfat]
Orta
- VAHŞİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yabani
- "Adada vahşi bir kabile varmış, dikkatli davranalım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yırtıcı (hayvan)
-
Kaba, saygısız, uyum sağlayamayan (kimse)
-
[sıfat]
Yabani
- VAKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zaman
- "Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (Burhan Felek)
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler
- "Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil."
-
Çağ
- "Vaktin bilginleri."
-
Belirlenmiş olan zaman
- "Kâhya - vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi - demişti." (Samim Kocagöz)
-
Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz
-
Geçim, para bakımından elverişli durum
- "Onun bu kadar para vermeye vakti yok."
-
[isim]
Zaman
- VAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir, tek
-
[sıfat]
Bir, tek
- VAGON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı
- "O, biraz sonra bineceği vagonun önünde duruyor ve ... el sıkışarak veda ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı
- VATOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Köpek balıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık (Raja clavata)
- "Sahilin üç metre gerisinde vatoz ölüleri, iri iri şeytan minareleri..." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Köpek balıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık (Raja clavata)
- VARİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
- VADUZ
- ...
- VARAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaprak
-
Yazılı kâğıt, varaka
-
Altın, gümüş veya başka madenler dövülerek oluşturulan ince, parlak yaprak
-
[isim]
Yaprak
- VATKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
- VANLI
- ...
- VALLA
- ...
- VAKIA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olgu
- "Bu bir vakıadır, inkâr edilemez."
-
[zarf]
(va:'kıa) Gerçi, her ne kadar ... ise de
- "Vakıa, bunlardan bir kısmını unutmamıştım." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Olgu
- VAHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- "Siz sağlam bir vücutta mutlaka vahim bir illet bulmak hevesine düşmüşsünüz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- VARMA
-
-
[isim]
Varmak işi
- "Küçük kızımın, bir baytara nişanlıyken bir mektep çocuğu ile sevişip ona varmaya kalkıştığından tutturmuş, dedikodu ediyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Varmak işi
- VARIŞ
-
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
-
Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
-
Bir yarışın son bulduğu yer, finiş
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
- VAKUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Boşluk
-
[isim]
Boşluk
- VAKIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para
- "Siyasi partiler vakıf kuramazlar." (Anayasa)
-
Bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk ve paranın idare edildiği yer
- "Dernekler, vakıflar ... kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler." (Anayasa)
-
Birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para