Başında va olan 5 harfli 39 kelime var. Va ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde va olan kelimeler listesine ya da sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında va bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VATAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yurt
- "Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir." (Ncmettin Halil Onan)
- "Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz / İlleri var bizim ile benzemez." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Yurt
- VAZIH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık, aydın, belli
- "Bir sözü ve bir fikri sevmeniz için onun mutlaka vazıh olması lazım gelmez." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Açık, aydın, belli
- VANLI
- ...
- VASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- "Biraz sonra tren Menemen'e vasıl oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- VAŞAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
- VARİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olabileceği akla gelen
- "Bu sizin söylediğiniz varit değil."
- "İster birinci, ister ikinci ihtimal varit olsun, bunun o kadar önemi yoktur." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Olabileceği akla gelen
- VALLA
- ...
- VARAN
-
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- "Varan bir. Varan iki."
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- VAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir, tek
-
[sıfat]
Bir, tek
- VARTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tehlikeli durum
- "O insanlar ki hayatın bir bakıma ne korkunç vartaları olabileceğini vaktinde anlamışlar, işlerini becerip kılıçlarını kuşanmışlar..." (Peyami Safa)
- "Bu uzun zaman boyunca, kim bilir neler çekmiş, ne vartalardan atlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Her türlü vartayı kazasız belasız atlatıp..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tehlikeli durum
- VARIŞ
-
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
-
Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
-
Bir yarışın son bulduğu yer, finiş
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
- VARİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çoğunlukla sıvı maddeleri koymak için kullanılan, metalden yapılmış, silindir biçiminde, üstü kapalı kap
- "Yetmişer kiloluk varilleri raylar üzerinde yuvarlayarak tıngır tıngır getiriyorlar." (Aka Gündüz)
-
Petrol ölçü birimi (158,8l litre)
-
Bir kabın içine aldığı madde miktarı
- "Petrolün varili 25 dolara yükseldi."
-
[isim]
Çoğunlukla sıvı maddeleri koymak için kullanılan, metalden yapılmış, silindir biçiminde, üstü kapalı kap
- VADUZ
- ...
- VARİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
- VAKIA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olgu
- "Bu bir vakıadır, inkâr edilemez."
-
[zarf]
(va:'kıa) Gerçi, her ne kadar ... ise de
- "Vakıa, bunlardan bir kısmını unutmamıştım." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Olgu
- VARAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaprak
-
Yazılı kâğıt, varaka
-
Altın, gümüş veya başka madenler dövülerek oluşturulan ince, parlak yaprak
-
[isim]
Yaprak
- VAKIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para
- "Siyasi partiler vakıf kuramazlar." (Anayasa)
-
Bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk ve paranın idare edildiği yer
- "Dernekler, vakıflar ... kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler." (Anayasa)
-
Birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para
- VASIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik
- "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitelik
- VAKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zaman
- "Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (Burhan Felek)
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler
- "Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil."
-
Çağ
- "Vaktin bilginleri."
-
Belirlenmiş olan zaman
- "Kâhya - vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi - demişti." (Samim Kocagöz)
-
Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz
-
Geçim, para bakımından elverişli durum
- "Onun bu kadar para vermeye vakti yok."
-
[isim]
Zaman
- VAGON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı
- "O, biraz sonra bineceği vagonun önünde duruyor ve ... el sıkışarak veda ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı