Başında v olan 6 harfli 83 kelime var. V harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde v harfi olan kelimeler listesine ya da sonu v harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında v bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VARGEL
-
-
[isim]
Herhangi bir makinenin bir doğrultuda gidip gelerek iş gören parçası
-
[isim]
Herhangi bir makinenin bir doğrultuda gidip gelerek iş gören parçası
- VECİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özdeyiş
- "Daima birtakım vecizeler zikreden eniştemiz yemeğe dair de böyle şeyler söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Özdeyiş
- VECİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ödev, boyun borcu
-
[isim]
Ödev, boyun borcu
- VİLADİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğuştan (olan)
-
[sıfat]
Doğuştan (olan)
- VARLIK
-
-
[isim]
Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşıtı
- "Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." (Orhan Veli Kanık)
-
Var olan her şey
- "Canlı varlıklar."
-
Para, mal, mülk, zenginlik, variyet
-
Önemli, yararlı, değerli şey
- "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar." (Anayasa)
-
Ömür, hayat
- "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben." (Ahmet Kutsi Tecer)
-
Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey
-
[isim]
Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşıtı
- VAZİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ödev
- "Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür." (Anayasa)
- "Biz burada beklemişiz, onun vazifesi mi?"
-
Görev
- "Nedim bugün vazifesine geç geldi." (Aka Gündüz)
-
Günlük ücret, yevmiye
-
[isim]
Ödev
- VOMBAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Keselilerden, Avustralya'da yaşayan, ağır gövdeli, kısa bacaklı hayvan (Phascolomys ursinus)
-
[isim]
Keselilerden, Avustralya'da yaşayan, ağır gövdeli, kısa bacaklı hayvan (Phascolomys ursinus)
- VİNTER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçimindeki balık ağı
-
[isim]
Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçimindeki balık ağı
- VİDALA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
- VİNYET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif
-
[isim]
Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif
- VÜKELA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda bakanlar, vekiller
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda bakanlar, vekiller
- VESAİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belgeler, vesikalar
-
[isim]
Belgeler, vesikalar
- VURKAÇ
- ...
- VERİCİ
-
-
[isim]
Veren, verme yanlısı kimse
- "Cahilden kral olur ama tarihe vesika verici olmaz." (Aka Gündüz)
-
Çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen kimse
-
Elektromanyetik dalgalar yardımıyla işaret, ses ve görüntü iletmeye yarayan cihazların genel adı
- "Anten olursa verici istasyonları da kurulabilir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Başkasına aktarılmak üzere kan, doku veya organ veren kimse, donör
-
[isim]
Veren, verme yanlısı kimse
- VAHDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir olma, tek olma, birlik, teklik
-
[isim]
Bir olma, tek olma, birlik, teklik
- VERKAÇ
-
-
[isim]
Futbol ve basketbolda topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun karşı takım kalesine veya uygun bir yöne koşarak aynı kişiden topu geri alması
-
[isim]
Futbol ve basketbolda topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun karşı takım kalesine veya uygun bir yöne koşarak aynı kişiden topu geri alması
- VERMUT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
- VARSIL
-
-
[sıfat]
Parası, malı çok olan, zengin, yoksul karşıtı
-
[sıfat]
Parası, malı çok olan, zengin, yoksul karşıtı
- VASITA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Araç
- "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." (Atatürk)
-
Aracı
- "Geçim bakımından da aynı yolu tutanlar vardır; memur kayırmak, mümkünse vasıta olmak suretiyle!" (Refik Halit Karay)
-
Aracılık
-
Taşıt
-
[isim]
Araç
- VİNÇLİ
- ...