Başında v olan 6 harfli 77 kelime var. V harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde v harfi olan kelimeler listesine ya da sonu v harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında v bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VİTRİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen
- "Sarışın bir kız, pastacının vitrinine dikkatle bakıyordu." (Peyami Safa)
-
İçine konan şeylerin görünmesi için yapılmış camlı dolap
- "Vitrinin yan aynasında eşyayı seyreder gibi görünerek kendime de bakıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen
- VAKVAK
-
-
[isim]
Çocuk dilinde ördek
-
[isim]
Çocuk dilinde ördek
- VARİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelen şey
-
Gelen evrak
-
[isim]
Gelen şey
- VAKETA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İnek derisinden bir tür ince meşin
-
[isim]
İnek derisinden bir tür ince meşin
- VESİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sebep, bahane
- "Arkadaşlar birer vesile ile dağıldılar ve beni Besim Bey'le yalnız bıraktılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "İkide birde içimizden birine çatmak için vesile arıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir vesile bulup size takdim edilmek pek kolay bir iş oldu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Evinde bazen namaz kılar ancak bir vesile olursa camiye giderdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Elverişli durum, fırsat
- "Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile, kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sebep, bahane
- VİKONT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Batı ülkelerinde baron ile kont arasında bir soyluluk unvanı
-
[isim]
Batı ülkelerinde baron ile kont arasında bir soyluluk unvanı
- VASATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ortalama
- "Tıp kongresi, yaşlılık ve vasati insan ömrü üzerine eğilmiş." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Ortalama
- VESAİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Araçlar, vasıtalar
- "İki cephane depomuz vardır ki bunlar, seksen otomobil ve bütün ordu vesaitiyle altı ayda oraya depo edilmiştir." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Araçlar, vasıtalar
- VİKAYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma
-
[isim]
Koruma
- VARLIK
-
-
[isim]
Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşıtı
- "Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." (Orhan Veli Kanık)
-
Var olan her şey
- "Canlı varlıklar."
-
Para, mal, mülk, zenginlik, variyet
-
Önemli, yararlı, değerli şey
- "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar." (Anayasa)
-
Ömür, hayat
- "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben." (Ahmet Kutsi Tecer)
-
Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey
-
[isim]
Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşıtı
- VÜZERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vezirler
-
[isim]
Vezirler
- VİRANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- "Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor." (Peyami Safa)
-
Yıkılmış veya yanmış olan yapılardan geriye kalan, yıkıntı, ören
- "Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ... kucak kucak odun, çalı çırpı toplayıp getiriyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- VERMUT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
- VİDALA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
- VİDOLU
-
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- "Vidolu bezik partisi."
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- VARAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varak
- "Vazife esnasında hakaret diye zabıt varakası tutabilirdi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Varak
- VURGUN
-
-
[isim]
Kolayca ve haksız ele geçen kazanç
- "İkinci Dünya Savaşı yıllarında Harun'un paralarını kullanarak vurduğu vurgunlarla bugünkü mertebesine ulaşmıştır belki." (Atilla İlhan)
-
Sıcak, soğuk, dolu vb. etkilerle ürünlerde görülen zarar
- "Dolu vurgunu elma."
-
Çok derinlerdeki suyun basıncı dolayısıyla iki akıntı arasında sıkışıp kalma, düzenli hava alıp verememe, birden su yüzüne çıkma vb. durumlarda dalgıcın uğradığı inme veya ölüm
-
[sıfat]
Silahla yaralanmış olan
-
[sıfat]
Birine veya bir şeye vurulmuş, bağlanmış, sevmiş olan, sevdalı, âşık
- "Onun da kendisine vurgun olduğuna gönülden inanmaktadır." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Kolayca ve haksız ele geçen kazanç
- VOLTAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gerilim
-
[isim]
Gerilim
- VİZYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Görünüm
-
Ülkü
-
Gösterim
-
Geniş görüş, ileri görüş
-
[isim]
Görünüm
- VİCAHİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yüz yüze olan veya yapılan
- "Dostluğumuz gıyabi idi, bu kez vicahiye çevirdik." (Melih Cevdet Anday)
-
[sıfat]
Yüz yüze olan veya yapılan