Sonunda ur olan 6 harfli 50 kelime var. UR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ur olan kelimeler listesine ya da başında ur olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ETOBUR
-
-
[sıfat]
Dişleri et yiyecek biçimde olan, omurgalı, memeli (hayvan), etçil, karnivor
-
[sıfat]
Dişleri et yiyecek biçimde olan, omurgalı, memeli (hayvan), etçil, karnivor
- MEŞKUR
- ...
- MEŞHUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- "Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur kara dut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- MAHCUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kısıtlı
-
[sıfat]
Kısıtlı
- MAHZUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sakınca
- "Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Engel
-
[isim]
Sakınca
- PANJUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güneşi ve rüzgârı önlemeye, ışığı azaltmaya yarayan, açılır kapanır dar ve yatay tahtadan, plastikten veya metal gereçlerden yapılmış, pencereye takılan kapatma düzeneği
- "Açsam sonra tek panjuru / Yıllar yılı kapalı." (Behçet Necatigil)
-
[isim]
Güneşi ve rüzgârı önlemeye, ışığı azaltmaya yarayan, açılır kapanır dar ve yatay tahtadan, plastikten veya metal gereçlerden yapılmış, pencereye takılan kapatma düzeneği
- MECBUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan
- "Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu." (Atatürk)
-
Bağlı, düşkün, tutkun
-
[sıfat]
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan
- ŞAHTUR
-
-
[isim]
İnce donanma gemilerinden biri
-
[isim]
İnce donanma gemilerinden biri
- OTOBUR
-
-
[sıfat]
Otçul
-
[sıfat]
Otçul
- NALBUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
At nalı yapan demirci
-
Çivi, kilit, menteşe gibi yapı işlerinde kullanılan şeyleri satan kimse, hırdavatçı
-
[isim]
At nalı yapan demirci
- MEZMUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Makamla okunan Zebur suresi
-
[isim]
Makamla okunan Zebur suresi
- KANCUR
-
-
[isim]
İzmarit balığının küçüğü
-
[isim]
İzmarit balığının küçüğü
- KALBUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek
-
[isim]
Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek
- CUMHUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halk
-
Topluluk
- "Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Halk
- MEZKUR
- ...
- ANAMUR
- ...
- ÇURÇUR
-
-
[isim]
Lapina familyasından, eti pek sevilmeyen, küçük bir deniz balığı (Crenilabrus)
-
[sıfat]
Önemsiz, değersiz
- "Selçuk'u bu çurçur işlerden daha ciddilerine, piyes yazımına ben ittim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Lapina familyasından, eti pek sevilmeyen, küçük bir deniz balığı (Crenilabrus)
- YAĞMUR
-
-
[isim]
Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet
- "Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ben önde, Nezir arkada, çamurlu yoldan, yağmur yiye yiye elimdeki pilli fenerin ışığında yürüyoruz." (Refik Halit Karay)
-
Çok ve sık düşen, gelen şey
-
Çokluk, bolluk
- "Para yağmuru. Övgü yağmuru."
-
[isim]
Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet
- PARKUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol
-
Gezi ve yürüyüş yapılan özel yol
-
[isim]
Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol
- DESTUR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İzin, müsaade
-
[ünlem]
(destu:r) "Yol verin, savulun, izin verin" anlamlarında kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Karanlık, ıssız yerlere pis veya atık su dökerken cin çarpmasın diye yüksek sesle söylenen bir söz
-
[isim]
İzin, müsaade