Sonunda up olan 33 kelime var. UP ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde up olan kelimeler listesine ya da başında up olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
NAMAĞLUP
TAASSUP, TESAHUP, USTURUP
HARNUP, MADRUP, MAĞLUP, MAHBUP, MAHCUP, MAHSUP, MASLUP, MATLUP, MECLUP, MECZUP, MEKTUP, MENSUP, MERGUP, MERKUP, TEAKUP
CENUP, GURUP, KUTUP, RÜSUP, ŞURUP, TULUP, ÜSLUP
GRUP, TRUP, URUP
CUP, KUP, LUP, SUP
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NAMAĞLUP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
-
[sıfat]
Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
- TESAHUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Benimseme, sahip çıkma
-
Arkadaşlık etme
-
[isim]
Benimseme, sahip çıkma
- TAASSUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağnazlık
-
[isim]
Bağnazlık
- USTURUP
- ...
- MERGUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Sevilip aranan, istenilen, beğenilen
- "Böyle altı erkekli, iki kadınlı bir mecliste, kadınların en güzeli pek nadir ve merguptur." (Peyami Safa)
-
Sevilip aranan, istenilen, beğenilen
- MADRUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dövülmüş (kimse)
-
[isim]
Çarpılan
-
[sıfat]
Dövülmüş (kimse)
- MAHSUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş
-
[sıfat]
Hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş
- HARNUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Keçiboynuzu
-
[isim]
Keçiboynuzu
- MERKUP
- ...
- MASLUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Asılmış, asılarak öldürülmüş (kimse)
-
[sıfat]
Asılmış, asılarak öldürülmüş (kimse)
- MECZUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kimse
-
Aklını yitirmiş, deli, sapık
- "Bunlardan başka köyün iki meczubu, bir cücesi vardır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kimse
- MAĞLUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yenilen, yenik düşen, yenik
- "Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehâl mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır." (Atatürk)
- "Gelen imdat kuvvetinden vaktiyle haber alamıyor, mağlup oluyoruz." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[sıfat]
Yenilen, yenik düşen, yenik
- MAHBUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevilen erkek
-
[isim]
Sevilen erkek
- MENSUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse)
- "Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu." (Atatürk)
- "Bizde devlet ve devlete mensup olanlar imtiyazlıdır." (Burhan Felek)
-
Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse)
- MAHCUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Utangaç, sıkılgan
- "Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Her yazdığımı tutan hocayı mahcup çıkarmamak için yazdıklarımı daha ciddi bir öz eleştiri eleğinden geçirir olmuştum." (Haldun Taner)
- "Bu tekdir karşısında mahcup kalmak şöyle dursun, geniş geniş güldü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Utangaç, sıkılgan
- MATLUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İstenilen, aranılan
-
[isim]
Alacak
-
[sıfat]
İstenilen, aranılan
- MECLUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tutkun
-
[sıfat]
Tutkun
- TEAKUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Art arda gelme
-
[isim]
Art arda gelme
- MEKTUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name
- "Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
- "Bir gün, bilmediğim bir memleketten bir mektup aldım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name
- KUTUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri
- "Kutuplara gitmeği bile çok düşündüm." (Peyami Safa)
-
Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri
- "Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor." (Necati Cumalı)
-
Gök küresinin, dolayında döndüğü varsayılan eksenin iki ucundan her biri
-
Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
-
Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
-
Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
- "Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri