Sonunda uk olan 5 harfli 60 kelime var. UK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde uk olan kelimeler listesine ya da başında uk olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVUK
-
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- "Vezir kavuğu."
- "Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
İçi boş şey
-
İdrar torbası
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- KABUK
-
-
[isim]
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
- "Ağaç kabuğu."
- "Meyve kabuğu."
- "Midye kabuğu."
- "Hani, insanın bir yerinde bir çıban çıkar da kabuk tutar." (Burhan Felek)
-
Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü
-
Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman
- "Yer kabuğu."
-
Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
-
Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı
- "Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
- AYYUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğün en yüksek yeri
-
Göğün kuzey yarım küresinde bulunan bir takımyıldızın en parlak yıldızı
- "İktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah." (Haldun Taner)
-
[isim]
Göğün en yüksek yeri
- KOVUK
-
-
[isim]
Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü
- "Arada sırada ben de sığınacak kovuk ararım." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü
- SULUK
-
-
[isim]
Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
-
Kuş kafeslerinde su konan kap
-
Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen
-
Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz
- "Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış." (Tarık Dursun K)
-
Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suları koymalarına yarayan su kabı
-
Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı
-
Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane
-
[isim]
Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
- VURUK
-
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
- GUGUK
-
-
[isim]
"Tek başına kalmak veya oturmak" anlamında kullanılan guguk gibi kalmak veya guguk gibi oturmak deyimlerinde geçer
-
[isim]
"Tek başına kalmak veya oturmak" anlamında kullanılan guguk gibi kalmak veya guguk gibi oturmak deyimlerinde geçer
- MORUK
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Gençlere göre yaşlı anne, baba
- "Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yaşlı erkek
-
[isim]
Gençlere göre yaşlı anne, baba
- SUYUK
-
-
[isim]
Organizmanın kan, lenf vb. sıvı bölümü
-
[isim]
Organizmanın kan, lenf vb. sıvı bölümü
- ÇOTUK
-
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
-
Kesilen ağacın topraktan yukarıda kalan bölümü
-
Asma kütüğü, tevek
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
- OKRUK
- ...
- HALUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Temiz huylu, iyi ahlaklı
- "Ahmet Naci, ağırbaşlı, çalışkan ve haluk bir gençti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Temiz huylu, iyi ahlaklı
- YUMUK
-
-
[sıfat]
Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran, yumulu
- "Uyandı, silkindi, yumuk gözlerini açarak yere sıçradı." (Peyami Safa)
-
Tombul
- "Şen, kara gözlü, yumuk, renkli bir çehre!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran, yumulu
- PAMUK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
-
Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı
-
Bu tellerin işlenmiş biçimi
- "Yaraya pamuk koydu."
-
[sıfat]
Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış
- "Pamuk iplik. Pamuk bez."
-
Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri, hav
-
[isim]
Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
- BOZUK
-
-
[sıfat]
Bozulmuş olan
- "Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." (Tarık Buğra)
-
Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ)
- "Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Madenî para, bozuk para
- "Hiç olmazsa birkaç kuruş bozuk ver!" (Memduh Şevket Esendal)
-
Kötümser, gergin, huzursuz, karışık
- "Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kızgın, sıkıntılı
- "Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Bozulmuş olan
- BURUK
-
-
[sıfat]
Burulmuş olan
-
Tadı kekre olan (meyve)
- "Vişne şerbetinin bu buruk tadı gerçek midir?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Uygun olmayan şartlar sonucu dönerek büyüyen ağacın kerestesi
-
Alınarak küskünlük gösteren, gücenmiş (kimse)
- "Rahmi'ye karşı o da ötekiler gibi buruktu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Burulmuş olan
- BOĞUK
-
-
[sıfat]
Kısılmış (ses)
- "Zeyno'nun birdenbire boğazından boğuk bir ses çıktı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kısılmış (ses)
- BORUK
-
-
[isim]
Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir ot türü
-
[isim]
Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir ot türü
- KONUK
-
-
[isim]
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
- "Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış." (Salâh Birsel)
- "Onun köyüne gittim, onun konuğu oldum orada on beş gün." (Yahya Kemal)
-
Konakçının üzerindeki asalak
-
[isim]
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
- OKLUK
-
-
[isim]
İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
-
[isim]
İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak