Sonunda uk olan 5 harfli 60 kelime var. UK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde uk olan kelimeler listesine ya da başında uk olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NUTUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz, konuşma
- "Onun nutkundan sonra bu meselenin artık münakaşa edilmemesi, bitmesi lazımdı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kıyıda dalgalara nutuk çekip kekemeliğini düzeltmeye çalışıyor." (Haldun Taner)
- "Kapıdan içeri bir adım attıktan sonra durdu, nutuk verir gibi elini sallayarak..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Fakat işte onu karşısında görünce nutku tutulmuş." (Haldun Taner)
-
Söylev
- "Atatürk'ün onuncu yıl nutku."
-
[isim]
Söz, konuşma
- DURUK
-
-
[sıfat]
Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
-
Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili olan
-
[isim]
Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri ile uğraşan bilim dalı, statik
-
[isim]
Dalgalı akımlı elektrik motor veya üreteçlerinde hareketsiz bölüm, stator
-
[sıfat]
Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
- KORUK
-
-
[isim]
Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm
- "Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm
- UYLUK
-
-
[isim]
Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü
- "Kalçalarının ve uyluklarının her basamakta aldığı şekil, kalbinde dayanılmaz heyecanlar alevlendiriyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü
- BOCUK
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Ortodokslarca kutlanan İsa'nın doğum yortusu
-
[isim]
Ortodokslarca kutlanan İsa'nın doğum yortusu
- OBRUK
-
-
[sıfat]
İçbükey
-
Çok yemek yiyen, çok iştahlı
-
[isim]
İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu
-
[sıfat]
İçbükey
- DORUK
-
-
[isim]
Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika
-
En üstün başarı düzeyi
- "Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer." (Tarık Buğra)
-
Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta
-
[isim]
Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika
- KONUK
-
-
[isim]
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
- "Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış." (Salâh Birsel)
- "Onun köyüne gittim, onun konuğu oldum orada on beş gün." (Yahya Kemal)
-
Konakçının üzerindeki asalak
-
[isim]
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
- TOPUK
-
-
[isim]
Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü
- "Topuklarına kadar uzun saçları vardı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Topuklarına kadar çamura batmış."
-
Ökçe
- "Sıska kız, alışık olmadığı yüksek topuklarla yürümeye çalışıyordu." (Çetin Altan)
-
Belli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde bırakılan kömür bloku veya cevher kütlesi
-
[isim]
Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü
- TULUK
-
-
[isim]
Tulum
- "Kar tuluğundan çıkarılıp sıcak yapağıya sarıldığı zaman Adil Gazi biraz konuşabiliyordu." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Tulum
- GUGUK
-
-
[isim]
"Tek başına kalmak veya oturmak" anlamında kullanılan guguk gibi kalmak veya guguk gibi oturmak deyimlerinde geçer
-
[isim]
"Tek başına kalmak veya oturmak" anlamında kullanılan guguk gibi kalmak veya guguk gibi oturmak deyimlerinde geçer
- YUMUK
-
-
[sıfat]
Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran, yumulu
- "Uyandı, silkindi, yumuk gözlerini açarak yere sıçradı." (Peyami Safa)
-
Tombul
- "Şen, kara gözlü, yumuk, renkli bir çehre!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran, yumulu
- KOPUK
-
-
[sıfat]
Kopmuş
- "Kopuk düğme."
-
Toplum kurallarına aldırmayan erkek, işsiz, güçsüz, serseri
- "Siz daha elinizin altındaki iki üç kopuğa söz geçiremiyorsunuz." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Kopmuş
- TAVUK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- "A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- LAVUK
-
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
- MORUK
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Gençlere göre yaşlı anne, baba
- "Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yaşlı erkek
-
[isim]
Gençlere göre yaşlı anne, baba
- SUCUK
-
-
[isim]
Şişirilip kurutulmuş bağırsak içine baharlı et kıyması doldurularak yapılan bir tür yiyecek
-
Ceviz, badem içi vb. şeyler, bir ipliğe dizildikten sonra nişasta ile koyulaştırılmış kaynar üzüm şırasına batırılarak yapılan tatlı yiyecek
-
[isim]
Şişirilip kurutulmuş bağırsak içine baharlı et kıyması doldurularak yapılan bir tür yiyecek
- UZLUK
-
-
[isim]
Ustalık, işinin eri olma durumu, hazakat, ehliyet
-
[isim]
Ustalık, işinin eri olma durumu, hazakat, ehliyet
- SULUK
-
-
[isim]
Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
-
Kuş kafeslerinde su konan kap
-
Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen
-
Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz
- "Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış." (Tarık Dursun K)
-
Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suları koymalarına yarayan su kabı
-
Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı
-
Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane
-
[isim]
Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
- NUBUK
- ...