Sonunda u olan 5 harfli 127 kelime var. U harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da başında u harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YOLCU

  1. [isim] Yolculuğa çıkmış kimse
    • "Onu Bursa'ya yolcu ederken rıhtımda gittikçe küçülerek mendil sallayışı..." (Atilla İlhan)
  2. Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse
    • "Gişelerin önünde işsiz güçsüzler, erken gelen yolcular dolanıyordu." (Necati Cumalı)
  3. Doğması beklenen çocuk
  4. İyileşmesi umutsuz hasta
  5. İşten çıkarılması beklenen kimse

TUĞLU

  1. [sıfat] Tuğu olan

VURGU

  1. [isim] Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan

KOLLU

  1. [sıfat] Kolu olan
    • "Kollu sandalye."
  2. Herhangi bir biçimde kolu olan

TOKLU

  1. [isim] Bir yıllık kuzu

TUZSU

  1. [sıfat] Tuzu andıran, tuza benzeyen, tuz gibi, tuzumsu

BUTLU

  1. [sıfat] Budu olan

AKAJU

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Maun
    • "Akajudan yapılmış bu narin ve şık dolaplar otuz âşıklı bir kokotun elbise dolaplarına benziyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Maundan yapılmış
    • "Kenarda akaju bir yazıhane duruyordu." (Ömer Seyfettin)

COŞKU

  1. [isim] Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
    • "Coşku ile giriştiği işten, uykuda pişman olabilirdi." (Haldun Taner)
  2. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan
    • "Gençlerin coşkusu coşkuda kalıyor, yaratıcı bir tutarlığa bir türlü dönüşemiyordu." (Çetin Altan)
  3. Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu
  4. Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan

KOLCU

  1. [isim] Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız
    • "Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti." (Ömer Seyfettin)
  2. Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse
    • "Kolcuya hizmetçi ısmarladık."

OLURU

  1. [isim] Pazarlıkta olabilecek en düşük fiyat
  2. Bir işin yapılabilmesini sağlayacak çıkar yol

RUJLU

  1. [sıfat] Ruj sürülmüş

TUĞCU

  1. [isim] Osmanlı döneminde savaşlarda padişahın tuğlarını taşıyan kimse

HAVLU

  1. [isim] Vücudun çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarar dokuma bez
    • "Yüz havlusu. Hamam havlusu."

DOĞRU

  1. [sıfat] Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
    • "Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz?"
    • "Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur."
  2. Gerçek, yalan olmayan
    • "Doğru haber."
  3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
    • "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." (Aka Gündüz)
  4. [isim] Gerçek, hakikat
    • "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." (Nurullah ataç)
  5. [isim] İki nokta arasındaki en kısa çizgi
    • "İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir."
  6. [zarf] Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde
    • "Çocuk doğru okudu."
  7. [zarf] Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca
  8. [zarf] Yakın, yakınlarında
    • "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." (Falih Rıfkı Atay)
  9. [edat] Karşı yönünce
    • "Yüzü sapsarı bir kadın iskeleye doğru yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
  10. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu

SORGU

  1. [isim] Sorma işi
    • "Soracakları varmış yıllardır sorarlar / Anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek." (Atilla İlhan)
    • "Hayalimde polislerin beni karakola sürüklediklerini ve sıkı bir sorguya çektiklerini görüyordum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Ceza muhakemeleri usul kanununa göre, sanığın araştırma konusu olayla ilgili olarak yargıç karşısındaki beyanı, istintak

YOLLU

  1. [sıfat] Yolu herhangi bir nitelikte olan
    • "Bozuk yollu bir mahalle."
  2. Çizgili
    • "Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi." (Orhan Kemal)
  3. Hızlı giden (taşıt)
    • "Yollu gemi."
  4. Kuralına uygun
    • "Bu hiç de yollu bir iş değildi."
  5. [zarf] Herhangi bir nitelikte, biçimde
    • "İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım." (Falih Rıfkı Atay)
  6. [isim] Kolayca elde edilen kadın

RUHLU

  1. [sıfat] Görünüşü veya ruhsal durumu herhangi bir nitelikte olan
    • "Allah, ince ruhlu kibar yaratmıştı bu kızı." (Nezihe Araz)
  2. Canlı, etkili

DUŞLU
...
MEVZU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Konu
    • "Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü