Sonunda u olan 5 harfli 127 kelime var. U harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da başında u harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YOKÇU
-
-
[isim]
Nihilist
-
[isim]
Nihilist
- TUZLU
-
-
[sıfat]
Tuzu olan
- "Dudaklarımda Boğaz havasının tuzlu lezzetiyle uyandım." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "... kendisine tuzluya patlamıştı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Yapılışında tuz bulunan, tuzu çok olan
- "Bu yemek tuzlu olmuş."
-
Çok pahalı
-
[sıfat]
Tuzu olan
- YURDU
-
-
[isim]
İğnenin deliği
-
[isim]
İğnenin deliği
- MUŞTU
-
-
[isim]
Sevindiren haber, sava, müjde, erim, beşaret
-
[isim]
Sevindiren haber, sava, müjde, erim, beşaret
- RUJLU
-
-
[sıfat]
Ruj sürülmüş
-
[sıfat]
Ruj sürülmüş
- COŞKU
-
-
[isim]
Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
- "Coşku ile giriştiği işten, uykuda pişman olabilirdi." (Haldun Taner)
-
Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan
- "Gençlerin coşkusu coşkuda kalıyor, yaratıcı bir tutarlığa bir türlü dönüşemiyordu." (Çetin Altan)
-
Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu
-
Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan
-
[isim]
Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
- BURGU
-
-
[isim]
Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet
- "Yeşil gözlerini iki burgu gibi gözlerime batırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir alet, tirbuşon
-
Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici alet
-
Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal
-
[isim]
Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet
- GÜRSU
- ...
- BUZLU
-
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- "Buzlu dere."
-
Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
- "Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
- "Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- SUTLU
- ...
- KONDU
-
-
[isim]
Gecekondu
- "Bir kondum vardı, onu sattım ve yarışmaya katılmak için buraya geldim." (Muammer İzgü)
-
[isim]
Gecekondu
- DOĞRU
-
-
[sıfat]
Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- "Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz?"
- "Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur."
-
Gerçek, yalan olmayan
- "Doğru haber."
-
Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
- "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Gerçek, hakikat
- "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." (Nurullah ataç)
-
[isim]
İki nokta arasındaki en kısa çizgi
- "İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir."
-
[zarf]
Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde
- "Çocuk doğru okudu."
-
[zarf]
Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca
-
[zarf]
Yakın, yakınlarında
- "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[edat]
Karşı yönünce
- "Yüzü sapsarı bir kadın iskeleye doğru yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu
-
[sıfat]
Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- HUYLU
-
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- "Oğlum benden daha iyi huylu, daha ciddi olsun." (Refik Halit Karay)
-
İşkilli, kuşkulu
-
Ürkek, sinirli (binek hayvanı)
- "Bu at huyludur."
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- TOPLU
-
-
[sıfat]
Topu olan
- "Toplu tabanca."
-
Hepsi bir arada bulunan, toplanmış
- "Yol, toplu yaşamanın doğurduğu bir gereksinmeyi karşılamak için yapılır." (Necati Cumalı)
-
Birlikte yapılan, kombine
-
Düzenlenmiş, dağınık olmayan
- "Toplu bir oda."
-
Topunu, tamamını, bütününü içine alan
- "Toplu bir bakış."
-
Vücutça dolgun
-
[sıfat]
Topu olan
- ÇORLU
-
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
- DUYGU
-
-
[isim]
Duyularla algılama, his
- "Bitkilerde duygu var mı?"
- "Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
- "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir." (Burhan Felek)
-
Önsezi
- "Yolunuzu değiştirmeniz lazım geldiğini de sezecek kadar bir duygum vardır." (Aka Gündüz)
-
Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği
-
Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik
- "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum, çok fenayım duygusu kapladı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Duyularla algılama, his
- KUŞKU
-
-
[isim]
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba
- "Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı." (Tarık Buğra)
- "Fakat bu mektubun yazısı önceki gün gelen zarf üzerindeki yazıya çok benzediği için genç adamın yüreğinde bir kuşku uyanıyor..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Tek kuşkum kalmamış evrende, hangi konu açılsa tek sözle ağzını tıkarım bütün bilgilerin." (Turan Oflazoğlu)
-
Başkalarının iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak işkillenme duygusu
-
[isim]
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba
- POZLU
- ...
- DOYGU
-
-
[isim]
Yaşamayı sağlayacak besin, rızık
-
[isim]
Yaşamayı sağlayacak besin, rızık
- ZORLU
-
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, şiddetli
- "Zorlu bir yağmur."
-
Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse)
- "Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." (Haldun Taner)
-
Zor, güç yapılan
- "Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Zorbalık yapan
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, şiddetli