Sonunda u olan 4 harfli 88 kelime var. U harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da başında u harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YAHU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [ünlem] "Hey, bana bak, baksana" anlamlarında bir seslenme sözü
    • "Yahu! Hâlâ işin bitmedi mi?" (Halide Edip Adıvar)
  2. Üzerine dikkati çekmek için söylenen söze katılan bir kelime
    • "İnsan bayağı üzülüyor yahu!" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Cümlede rica anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
    • "Yapmayın yahu!"

OKÇU

  1. [isim] Ok yapan veya satan kimse
  2. Okçuluk sporunu yapan kimse, kemankeş

HUŞU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alçak gönüllülük
  2. Tanrı'ya boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma
    • "Süleymaniye'yi olduğu kadar Köln katedralini de aynı huşu ile tavaf ettiklerini gözlerimle gördüm." (Haldun Taner)

UÇLU

  1. [sıfat] Ucu olan, ucu çıkan
    • "Bu iki uçlu davanın ise bence bir tek hedefi vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Filtreli (sigara)

UTÇU

  1. [isim] Ut yapan veya satan kimse
  2. Ut çalan kimse, udi

OLTU
...
UTLU

  1. [sıfat] İffetli

KOYU

  1. [sıfat] Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
    • "Koyu pekmez. Koyu süt."
  2. Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı
    • "Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)
  3. Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi
  4. Aşırı (davranış, düşünce vb.)
    • "Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. Derin, hararetli
    • "Koyu bir sohbet."

PUSU

  1. [isim] Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer
    • "Bir gece, pusuya düşürmek, arkasından vurmak tasarlanmıştı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Sakarya galibiyeti, o güne kadar pek farkına varılmayan korkunç bir düğümün çözülmesine, sinmiş, pusuya yatmış kuvvetlerin meydana çıkmasına yol açmıştı." (Tarık Buğra)
  2. Birine saldırmak için hazırlanma durumu
    • "Pencerenin kenarında pusuda bekleyen Sipsi, sinsice pencereye yaklaşır." (Haldun Taner)

DUDU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kadınlara verilen bir unvan, hanım
    • "Ayşe dudu."
  2. Yaşlı Ermeni kadını
  3. Papağan

KUZU

  1. [isim] Koyun yavrusu
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir meyve ve sebzeye bitişik olan küçük meyve veya sebze
  3. [sıfat] Kuzu etinden yapılmış olan (yiyecek)

DUYU

  1. [isim] İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
    • "Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." (Nazlı Eray)

DURU

  1. [sıfat] Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
    • "Duru su."
  2. Pürüzsüz (ten)
    • "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup)

AVLU

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan, hayat (II)
    • "O dar, o şekilsiz avluya bir masa, iki sandalye koydu." (Memduh Şevket Esendal)

KOŞU

  1. [isim] Koşarak yapılan yarış
    • "Sonra elinde boş tasla çeşmeye doğru bir koşu koparıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. At yarışı
    • "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş." (Necati Cumalı)

KUĞU

  1. [isim] Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)

BOLU
...
SORU

  1. [isim] Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual
    • "Minicik ellerini uzatarak bu taş nedir, diyen sorusu hâlâ hatırımızda!" (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual

BORU

  1. [isim] Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir
    • "Soba borusu kazanın içinden geçerdi." (Necati Cumalı)
    • "Ellerini burunlarına boru çalar gibi götürerek kümeler arasında geçit resmi yapıyorlardı." (Ömer Seyfettin)
    • "Gençlik bu, boru değil." (Atilla İlhan)
    • "Ben evin içinde zaten borusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. Borazan
    • "Ankara'da ilk sabah boru sesinden uyandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)

SOKU

  1. [isim] Taş dibek
    • "Evlerinin önü bulgur sokusu / Yel estikçe gelir yarin kokusu." (Halk türküsü)
  2. Dibekte, havanda tahıl dövmeye yarayan tokmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü