Sonunda u olan 4 harfli 88 kelime var. U harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da başında u harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOKU
-
-
[isim]
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu
- "Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." (Sabahattin Ali)
- "O yokken anası tarafından gönderildiğine şüphe olmayan bütün bu şeylere anasının kokusu sinmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Yaz yağmuru yağdığı vakit burada toprağın güzel kokusunu duymak mümkündür." (Memduh Şevket Esendal)
-
Güzel kokmak için sürülen esans
- "Koku sürünmek."
- "Yılların gazetecisisin oğlum, iyi haberin kokusunu kilometrelerce uzaktan alırsın." (Ahmet Ümit)
-
Belirti, işaret
- "Ortalıkta bir savaş kokusu var."
-
[isim]
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu
- VUKU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olma, meydana gelme
-
[isim]
Olma, meydana gelme
- UYKU
-
-
[isim]
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu
- "Rahat bir uyku uyumuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İkimiz de esniyorduk, uyku bastırıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Uykumu dağıtmak için birkaç fincan kahve içtim."
- "Yorgunsun, uyku gözlerinden akıyor." (Aka Gündüz)
-
Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
- "Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak çoktan uykuya varmışlardı." (Refik Halit Karay)
-
Doğada görülen sükûnet durumu
- "Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı."
-
[isim]
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu
- TOFU
-
Kelime Kökeni : Japonca
-
[isim]
Soya eti
-
[isim]
Soya eti
- TOPU
-
-
[zamir]
Hepsi
- "Sarf edilen gayretlerin topu, halkımıza turizmin önemini, yararlarını belletmeye yönelmiş görünüyor." (Necati Cumalı)
-
[zamir]
Hepsi
- AVLU
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan, hayat (II)
- "O dar, o şekilsiz avluya bir masa, iki sandalye koydu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan, hayat (II)
- BUĞU
-
-
[isim]
Su buharı
- "İçimde buz gibi bir buğu, gittikçe yayılarak beni ürperte ürperte öldürmeye çalışıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı
- "Biz bile kendimizi en sadık bir aynada görmek istesek nefesimizin buğusu aynamızı bulandırır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Su buharı
- KOŞU
-
-
[isim]
Koşarak yapılan yarış
- "Sonra elinde boş tasla çeşmeye doğru bir koşu koparıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
At yarışı
- "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Koşarak yapılan yarış
- UTLU
-
-
[sıfat]
İffetli
-
[sıfat]
İffetli
- GURU
-
-
[isim]
Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse
-
Herhangi bir sanat dalında veya işte en üst derecede değerlendirilen usta, pir
-
[isim]
Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse
- KUTU
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap
- "Enfiyesini, üstü mineli bir kutudan çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi / Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[sıfat]
Bu kabın alabildiği miktarda olan
- "Bir kutu lokum."
-
Elektrik veya telefon tellerinin toplanıp bağlandığı kap
-
Bir kimsede, bir yerde, bir şeyde iyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz
- "Akıl kutusu. Fesat kutusu."
-
[isim]
İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap
- OTÇU
-
-
[isim]
Köylerde hekimlik yapan kimse
- "Sonbahar sonları olduğu için orada ancak iki ihtiyar otçu ile bir bahçıvan iskambil oynuyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Köylerde hekimlik yapan kimse
- KOYU
-
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
- "Koyu pekmez. Koyu süt."
-
Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı
- "Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi
-
Aşırı (davranış, düşünce vb.)
- "Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Derin, hararetli
- "Koyu bir sohbet."
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
- TAPU
-
-
[isim]
Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge
-
Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş
-
[isim]
Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge
- BURU
-
-
[isim]
Sancı, buruntu
-
[isim]
Sancı, buruntu
- SUNU
-
-
[isim]
Sunulan şey
- "İlk Çağın insanları sunu niyetine öd ağacı gibi, günlük gibi güzel koku saçan bitkiler yakarlardı." (Azra Erhat)
-
Ön söz, takdim
-
Piyasaya mal çıkartma, arz
-
[isim]
Sunulan şey
- SUCU
-
-
[isim]
Su satan veya evlere su taşıyan kimse, saka
-
[isim]
Su satan veya evlere su taşıyan kimse, saka
- TUTU
-
-
[isim]
Bir borcun ödeneceğine teminat olarak, ödenince, geri alınmak şartıyla borçlunun alacaklıya verdiği değerli şey, rehin, ipotek
-
[isim]
Bir borcun ödeneceğine teminat olarak, ödenince, geri alınmak şartıyla borçlunun alacaklıya verdiği değerli şey, rehin, ipotek
- KUĞU
-
-
[isim]
Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)
-
[isim]
Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)
- ONLU
-
-
[sıfat]
On parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden on tane bulunan
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda on işaretini taşıyan kâğıt veya pul
-
[sıfat]
On parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden on tane bulunan