Başında u olan 5 harfli 50 kelime var. U harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında u bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

UÇKUN

  1. [isim] Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım

UZZAL
...
UMACI

  1. [isim] Öcü
    • "Özellikle cinden, periden, umacıdan çok korkardım." (Halide Edip Adıvar)

UĞRUN

  1. [zarf] Gizlice

USARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öz su

UTMAK

  1. [-i] Yenmek
  2. Oyunda yenmek, ütmek (II)

UÇARI

  1. [sıfat] Ele avuca sığmaz (kimse)
    • "Ben azami derecede haşarı ve uçarı bir çocuktum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kendini çeşitli eğlencelere vermiş (kimse), sefih
    • "Yazar dediğin biraz uçarı, serseri mizaç olmalı değil midir?" (Haldun Taner)

ULAMA

  1. [isim] Ulamak işi
  2. Ulanan parça, ek, katkı, ilave
  3. Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi: Ayırt etmek, ağaç altı, tertip etmek, art arda gibi
  4. [sıfat] Ulanmış

UÇSUZ

  1. [sıfat] Ucu olmayan
    • "Geçen günlerim bana dalgaları sayılmayan uçsuz bir deniz gibi göründü." (Halide Edip Adıvar)

UŞŞAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Türk müziğinde ana makamlardan biri

UCUBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey
    • "Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler." (Halide Edip Adıvar)

USANÇ

  1. [isim] Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal
    • "Çehremde usanç alametlerinin arttığını sezen kâhya sustu." (Refik Halit Karay)
    • "Efendim, Tanrının günü aynı pilava kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Binlerce kahraman, bu yazın usanç veren günlerini de ateşe, ısınmış demire karşı ve kızgın toprak üstünde geçirecekler." (Falih Rıfkı Atay)

ULUFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Osmanlılarda kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret

UÇMAN

  1. [isim] Pilot

UKNUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hipostaz

UTANÇ

  1. [isim] Utanma duygusu, hicap
    • "O zaman, tuhaf bir utanca düşüp şaşırır, başımı önüme eğerdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bundan utanç duyuyor, utanılacak pek az şey yapan birisi olarak da gerginleşiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Süleymaniye'nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

UĞRAŞ

  1. [isim] Bir insanın yaptığı iş veya meslek, meşguliyet
  2. Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele

UÇMAK

  1. [nsz] Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
    • "Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ben kimsenin hususi hayatına karışmayı asla sevmem ama şu Şahin Paşa, uçan kuşa borcu olduğunu herkes bilirken nasıl oluyor da kumarda bu kadar para kaybediyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "O birkaç gün içinde uçan kuştan medet umdum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sağıma baktım. İhtiyar yoktu. Güneşin ilk ziyalarıyla beraber kaybolan hayalet gibi sanki silinmiş, uçmuş gitmişti." (Ömer Seyfettin)
  2. Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak
  3. Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek
  4. Rengi solmak
    • "Rengi birdenbire uçtu." (Peyami Safa)
  5. Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek
    • "Bu gece tahta perde uçmuş."
  6. Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak
  7. Belirmek
    • "Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Patlayıcı madde ile parçalanmak
  9. Uçar gibi dalgalanmak
    • "Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor." (Atilla İlhan)
  10. Çok hızlı gitmek
    • "Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür." (Reşat Nuri Güntekin)
  11. Hava yolu ile gitmek
    • "Yarın İstanbul'a uçuyorum."
  12. Yok olmak, ortadan kaybolmak
    • "Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Çok sevinmek
  14. Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra hayal âlemine dalıp gitmek
  15. Aşırılmak
    • "Bizim kitaplar uçmuş."
  16. Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek

UMUMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Genel

USKUR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Pervane
    • "Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış." (Atilla İlhan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü