Başında u olan 4 harfli 71 kelime var. U harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında u bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

URBA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Giysi
    • "Hemen belli olsun diye beyaz urbalar giyindi." (Nezihe Araz)

UMUŞ
...
UĞRU

  1. [isim] Hırsız
    • "Şehrin en korkunç uğruları, katilleri buradan dışarı çıkamaz." (Salâh Birsel)

ULAK

  1. [isim] Haberci, haber veren kimse
    • "Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı." (Nezihe Araz)

ULAÇ

  1. [isim] Zarf-fiil

UFAK

  1. [sıfat] Boyutları normalden küçük
    • "Ufak ev."
  2. Yaşça daha küçük olan
    • "İki ufak çocuk konuşarak Fener'e doğru gidiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Makam, derece bakımından geri olan
    • "Ufak bir memuriyet de olsa olurdu." (Orhan Kemal)
  4. Önemsiz, çok az
    • "Ufak bir ameliyatla yüzük kesilip alındı." (Reşat Nuri Güntekin)

UZUV

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Organ, üye
  2. Unsur
    • "Aruz, şiir lisanımızın vücudunda bel kemiği gibi esaslı bir uzuvdur." (Yahya Kemal Beyatlı)

UMUT

  1. [isim] Ummaktan doğan güven duygusu, ümit
    • "Bu umudum, şimdi yavaş yavaş ölüyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "Aradan dört beş yıl geçince bir yerden de haber gelmeyince sağlığından umutlarını kesmişler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "... onun bu sözleri de umutlarımı biraz daha kırdı ama susmak istemedim." (Atilla İlhan)
  2. Bu duyguyu veren kimse veya şey
    • "Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen bir isimdedir." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Senden umutlarını kesmişler, sağ olsun da zararı yok, yazmasın diyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)

UKDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düğüm, yumru
  2. İçe dert olan şey
    • "Geceleri bilhassa yatsı namazından sonra seccadede oturmuş, çocuk dilimle, içimde ukde olan meseleler hakkında Allah'la konuşur dururdum." (Halide Edip Adıvar)

UYDU

  1. [isim] Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk
    • "Ay, yerin uydusudur."
  2. Türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan araç
  3. [sıfat] İşlerini ve davranışlarını daha güçlü birinin isteğine uyduran (devlet, kurum, kişi)

UZAM

  1. [isim] Algılanan nesnelerin temel niteliği
  2. Bir nesnenin uzayda kapladığı yer, vüsat

UÇLU

  1. [sıfat] Ucu olan, ucu çıkan
    • "Bu iki uçlu davanın ise bence bir tek hedefi vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Filtreli (sigara)

UTÇU

  1. [isim] Ut yapan veya satan kimse
  2. Ut çalan kimse, udi

UTMA

  1. [isim] Utmak işi

UNCU

  1. [isim] Un satan kimse

ULAH
...
USTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse
    • "Sırtında koyu lacivert, usta elinden çıkmış bir kostüm." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Zanaat öğreticisi
  3. Zanaatçılar için unvan
    • "Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi." (Refik Halit Karay)
  4. [sıfat] Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir
    • "Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi." (Tarık Buğra)
  5. Osmanlı İmparatorluğu'nda saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi
  6. Akıl veren veya öğreten kimse
    • "Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?" (Refik Halit Karay)

USÇU

  1. Akılcı
  2. Aklını kullanmasını bilen

URUP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arşının sekizde biri uzunluğundaki ölçü

UZAK

  1. [sıfat] Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
    • "Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." (Peyami Safa)
    • "Çocuklar ilk günü senden uzak durmuşlardı, nasıl bir kişi olduğunu kestiremiyorlardı." (Tarık Dursun K)
    • "Ben uzak düşmemeye çalışır, karşılarında bir yere ilişirdim." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Arada çok zaman bulunan
    • "Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez."
  3. Eli, gücü veya hükmü yetişmez
    • "O böyle işlerden pek uzaktır."
  4. İhtimali az olan
    • "Ben bu işi çok uzak görüyorum."
  5. Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
    • "Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz." (Peyami Safa)
  6. [isim] Yakın olmayan yer
    • "Fazla uzağa gitme."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü