Başında te olan 5 harfli 90 kelime var. Te ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde te olan kelimeler listesine ya da sonu te ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında te bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TECİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erteleme
-
[isim]
Erteleme
- TEKLİ
-
-
[isim]
Bir sanatçının tek eserini seslendirdiği kaset
-
Tek yataklı otel odası
-
[isim]
Bir sanatçının tek eserini seslendirdiği kaset
- TEVKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
-
Bu tuğrayı taşıyan ferman
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
- TEDAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çağrışım
-
[isim]
Çağrışım
- TENTE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez, naylon vb.nden yapılmış örtü
- "En üst setin bir özelliği ağaçtan ağaca tente gerilmiş olmasıdır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez, naylon vb.nden yapılmış örtü
- TETİR
-
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
-
Yeşil ceviz kabuğu, nar vb. bitkilerin bıraktığı kalıcı boya lekesi
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
- TELEK
-
-
[isim]
Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy
-
[isim]
Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy
- TERKİ
-
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- "Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu." (Yahya Kemal)
- "Sonra atlarının terkisine aldılar, benimle beraber kaçtılar." (Haldun Taner)
-
Binek hayvanının sağrısı
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- TERES
-
-
[isim]
Pezevenk
-
[isim]
Pezevenk
- TERAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- "Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı." (Çetin Altan)
-
Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
-
Seki
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- TEİST
- ...
- TELİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bitkisel tellerden yapılmış, kaba örgülü büyük çuval
-
[isim]
Bitkisel tellerden yapılmış, kaba örgülü büyük çuval
- TEKİL
-
-
[isim]
Teklik: Çocuk, ev, geldim, geldin gibi
-
[isim]
Teklik: Çocuk, ev, geldim, geldin gibi
- TEPİŞ
-
-
[isim]
Tepme işi veya biçimi
-
[isim]
Tepme işi veya biçimi
- TESİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutlama
-
[isim]
Kutlama
- TEVSİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genişletme, yayma
-
[isim]
Genişletme, yayma
- TEPİR
-
-
[isim]
Tahılı saman ve kavuzlardan ayırmaya yarayan, kıldan veya kamıştan yapılmış elek
-
[isim]
Tahılı saman ve kavuzlardan ayırmaya yarayan, kıldan veya kamıştan yapılmış elek
- TERÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş
- "Fransız ihtilalinin teröründen kaçanlar da bunlara eklenmiş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş
- TEMAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- "Etrafımda uçları birbirine temas etmiş hilallerden müteşekkil bir daire vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet
- "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şiiri iyi okuyanlarla fena okuyanlar arasındaki esaslı farka temas ettik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Değinme, sözünü etme, bahsetme
- "O konuya hiç temas edilmedi."
-
Gidip gelme, ulaşım, bağlantı
- "İki şehir arasında temas kesildi."
-
Dokunma
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- TEKNE
-
-
[isim]
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
- "Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti." (Yahya Kemal)
-
Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
-
Bir tür küçük deniz taşıtı
- "Kayıkçı, deniz suyu vura vura boyası çürüyen teknesini, Bostan İskelesi'nin basamağına bağladı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
-
Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
-
Havza
-
[isim]
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap