Başında te olan 5 harfli 90 kelime var. Te ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde te olan kelimeler listesine ya da sonu te ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında te bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
- "Bu sözü bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
- TEİST
- ...
- TEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- TEBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Balta
-
Bazı dervişlerin taşıdıkları sapı uzun, keskisi ayça biçiminde, küçük ve hafif balta
-
Meşin kesmek için kullanılan araç
-
[isim]
Balta
- TEDİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uslandırma, yola getirme, terbiye etme
- "Emirlerini dinlemeyen milletleri hep bu cezalarla tedip ettiğini söylemiyor muydu?" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uslandırma, yola getirme, terbiye etme
- TESİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapma, kurma, temelini atma
- "Ayşe derhâl dostluk tesis eden bir İstanbul kızıydı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kuruluş
-
[isim]
Yapma, kurma, temelini atma
- TETİR
-
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
-
Yeşil ceviz kabuğu, nar vb. bitkilerin bıraktığı kalıcı boya lekesi
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
- TERAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- "Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı." (Çetin Altan)
-
Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
-
Seki
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- TEMPO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş
- "Bu melodinin temposu çok ağır, biraz daha hızlı çalınmalı."
- "Sonra kafasındaki bir şarkıya parmaklarıyla candan tempo tutmaya başladı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz
- "Maiyetindekiler onun çalışma temposuna yetişemezlerdi." (Haldun Taner)
-
Vücut alıştırmalarının belirli süre içinde tekrarlanma hızı
-
[isim]
Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş
- TEĞET
-
-
[isim]
Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru, mümas
-
[isim]
Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru, mümas
- TEKNE
-
-
[isim]
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
- "Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti." (Yahya Kemal)
-
Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
-
Bir tür küçük deniz taşıtı
- "Kayıkçı, deniz suyu vura vura boyası çürüyen teknesini, Bostan İskelesi'nin basamağına bağladı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
-
Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
-
Havza
-
[isim]
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
- TEVEK
-
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
-
Üzüm kütüğü, çotuk
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
- TERLİ
-
-
[sıfat]
Terlemiş olan
- "O günkü gibi terli değil, ateşli değil." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Terlemiş olan
- TEKLİ
-
-
[isim]
Bir sanatçının tek eserini seslendirdiği kaset
-
Tek yataklı otel odası
-
[isim]
Bir sanatçının tek eserini seslendirdiği kaset
- TEVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- "Bu münasebetsizliği tevil edecek kimsede kudret kalmamıştı." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne kadar inkâr etse hırsızlığı tevil götürmüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- TEMEK
-
-
[isim]
Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere
-
[isim]
Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere
- TETİK
-
-
[isim]
Ateşli silahlarda ateşlemeyi sağlamak için çekilen küçük parça
- "Tüfeği geze aldım, ses toprağa yakın geliyordu. Porsuktur sandım, tetiğe dokundum." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şimdi tetiğe bassam hiç doğmamışa dönersin." (Çetin Altan)
-
[isim]
Ateşli silahlarda ateşlemeyi sağlamak için çekilen küçük parça
- TEPME
-
-
[isim]
Tepmek işi
-
Tekme
-
Suda çiğnenerek keçeleştirilen yünden dokunmuş (kumaş, keçe vb.)
-
[isim]
Tepmek işi
- TEŞNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Susamış
- "Güngörmüş varlıklı bir ailenin kültüre teşne zeki bir kızıdır." (Haldun Taner)
- "Şiirde şan ve şerefe teşne olan şairlerimizden biri ismini Nedim'in kasidesinde görseydi başı dönerdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Çok istekli
- "Ne kadar da teşne imiş askerliğe..." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Susamış
- TEBAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uyruk
-
[isim]
Uyruk