Sonunda tan olan 6 harfli 21 kelime var. TAN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tan olan kelimeler listesine ya da başında tan olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ANT, TAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SULTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- "Kanuni Sultan Süleyman."
-
Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan
- "Naciye Sultan. Hürrem Sultan."
-
Bektaşi azizi
- "Balım Sultan. Kaygusuz Sultan."
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- LANTAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)
-
[isim]
Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)
- BOKTAN
-
-
[sıfat]
Temelsiz, derme çatma, yararsız
-
[sıfat]
Temelsiz, derme çatma, yararsız
- ÇOKTAN
-
-
[zarf]
Çok zaman önce, çok zamandan beri, öteden beri, uzun süreden beri
- "İçeri girdiklerinde birinci film çoktan başlamış hatta sonuna bile yaklaşmıştı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Çok zaman önce, çok zamandan beri, öteden beri, uzun süreden beri
- MİNTAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yakasız, uzun kollu erkek gömleği
- "Cepkenini, damalı mintanını çıkarmış, kolalı gömleğine kravatını bağlıyordu." (Tarık Buğra)
-
Gömlek üzerine giyilen kollu yelek
-
[isim]
Yakasız, uzun kollu erkek gömleği
- KAYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- "Nefise titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- HILTAN
-
-
[isim]
Top biçimindeki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki
-
[isim]
Top biçimindeki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki
- PENTAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Formülü C5H12 olan doymuş hidrokarbon
-
[isim]
Formülü C5H12 olan doymuş hidrokarbon
- FİSTAN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tek parça kadın giysisi
- "Büyük balerinler gibi tülden, kısa bir fistanı var." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İskoç, Arnavut ve Yunan erkeklerinin giydikleri kısa, pilili eteklik
-
[isim]
Tek parça kadın giysisi
- BOSTAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sebze bahçesi
- "Babası küçük bostanda yere eğilmiş, salatalıkları koparıyor." (Peyami Safa)
-
Kavun, karpuz tarlası
-
Kavun ve karpuza verilen ortak ad
-
[isim]
Sebze bahçesi
- FETTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
-
Gönül ayartıcı, cilveli
- "Bunun için değil mi ki senin kadın tanıdıklarının hepsi fettandırlar." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
- BÜHTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kara çalma, iftira
-
[isim]
Kara çalma, iftira
- BHUTAN
- ...
- DIŞTAN
-
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
- KAPTAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- "Raşit çocuk Denizyolları vapurlarından birinde kaptandı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse
-
Kaptan pilot
-
Yolcu otobüsü sürücüsü
-
Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe
- "Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan." (Halk türküsü)
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- RATTAN
- ...
- KAFTAN
-
-
[isim]
Çoğu ipekten yapılan, bir çeşit uzun, süslü üst giysisi
- "Başkasına ait sırmalı kaftanı giymektense kendi malım olan eski hırkayı tercih ederim." (Ömer Seyfettin)
-
Padişahların, gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaş veya kürkten yapılmış giysi, hilat
-
[isim]
Çoğu ipekten yapılan, bir çeşit uzun, süslü üst giysisi
- BAŞTAN
-
-
[zarf]
Başından alarak, bir kez daha, yeniden
- "Konuyu baştan anlatayım."
- "Perihan adında bir bayan, bizim güveyi dans arasında ayartıp baştan çıkarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Başından alarak, bir kez daha, yeniden
- ŞEYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis
- "Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Ama çocukluk işte, şeytan dürttü, ya herrü ya merrü diyerek birden yukarı baktım." (Haldun Taner)
- "Birden, şeytan geçmiş gibi bir sükût oldu." (Haldun Taner)
- "Şeytan kulağına kurşun, hiçbirimiz hasta olmadık."
-
Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse
- "O gecenin sabahı şeytanın aldattığı vücudunu soğuk suda temizlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Çok kurnaz, uyanık (kimse)
-
[isim]
Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis
- TOPTAN
-
-
[sıfat]
Büyük ölçüde, çok miktarda yapılan (alışveriş), perakende karşıtı
- "Mahalle halkının şehirden toptan aldıklarını taşıyan ... pazar kayıkları gider gelirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Toplu bir biçimde olan, global
-
[sıfat]
Büyük ölçüde, çok miktarda yapılan (alışveriş), perakende karşıtı