Başında tan olan 7 harfli 30 kelime var. Tan ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tan olan kelimeler listesine ya da sonu tan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında tan bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ANT, TAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TANECİK
-
-
[isim]
Küçük tane
-
Çok küçük boyutlu madde, cisim
-
[isim]
Küçük tane
- TANILMA
-
-
[isim]
Tanılmak işi
-
[isim]
Tanılmak işi
- TANIŞIŞ
-
-
[isim]
Tanışma işi veya biçimi
-
[isim]
Tanışma işi veya biçimi
- TANJANT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Başka bir çizgiye, eğriye ve yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri veya yüzey
-
[sıfat]
Bir şeye yalnız bir noktada değen
-
[isim]
Başka bir çizgiye, eğriye ve yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri veya yüzey
- TANRIÇA
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
- TANIDIK
-
-
[sıfat]
Tanışılıp konuşulan (kimse), bildik, tanış
- "Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı." (Ahmet Haşim)
-
Daha önceden bilinen, görülen, aşina
- "Yanaştığımız iskeleden birtakım dost ve tanıdık çehreler bana doğru uzanmış, gülümsüyor..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sırrı Bey, bu iki ada hemen tanıdık çıktı ve artık oturduğu koltukta büsbütün uzanarak -Bekliyoruz paşam- dedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Tanışılıp konuşulan (kimse), bildik, tanış
- TANIKLI
- ...
- TANLAMA
-
-
[isim]
Tanlamak işi
-
[isim]
Tanlamak işi
- TANYELİ
- ...
- TANRICI
- ...
- TANİNLİ
-
-
[sıfat]
Tınlamalı
- "O kadar ahenkli, taninli idi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tınlamalı
- TANIMAK
-
-
[-i]
Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- "Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek
- "Onu bir de eski polisler tanır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
- "Sincapları yakından tanırım." (Ahmet Haşim)
-
Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek
-
Varlığını kabul etmek
-
Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak
-
Sorumlu bilmek
- "Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim."
-
Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek
- "Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım."
-
[-i]
Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- TANECİL
-
-
[sıfat]
Tahılla beslenen
-
[sıfat]
Tahılla beslenen
- TANIMLI
- ...
- TANISIZ
-
-
[sıfat]
Tanısı olmayan
-
[sıfat]
Tanısı olmayan
- TANIMAZ
-
-
[sıfat]
Tanımayan
-
[sıfat]
Tanımayan
- TANTUNİ
-
-
[isim]
Kuşbaşından daha küçük et parçalarının soğan, biber, maydanoz, domates vb. ile bir sac üzerinde pişirilmesi sonunda hazırlanan kebap türü
-
[isim]
Kuşbaşından daha küçük et parçalarının soğan, biber, maydanoz, domates vb. ile bir sac üzerinde pişirilmesi sonunda hazırlanan kebap türü
- TANITMA
-
-
[isim]
Tanıtmak işi, takdim
- "Prenses tanıtmasını bitirmedi, yanımıza genç süvari zabiti geldi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Tanıtmak işi, takdim
- TANESİZ
-
-
[sıfat]
Tanesi olmayan
-
[sıfat]
Tanesi olmayan
- TANITIŞ
-
-
[isim]
Tanıtma işi veya biçimi
-
[isim]
Tanıtma işi veya biçimi