Başında tab olan 5 harfli 10 kelime var. Tab ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tab olan kelimeler listesine ya da sonu tab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında tab bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A B T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BAT, TAB

2 Harfli Kelimeler

AB, AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TABLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
    • "Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. [sıfat] Bir tepsinin aldığı miktarda olan
    • "Bir tabla balık döküldü."
  3. Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
  4. Bir şeyin düz ve geniş bölümü
    • "Hokka takımı tablası. Çadır direği tablası."
  5. Küllük
    • "Tablada ruj izli sigara artıkları var." (Refik Halit Karay)
  6. Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
  7. Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir tür çalgı
  8. Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri

TABİİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Doğada olan, doğada bulunan
  2. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
    • "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." (Ahmet Rasim)
  3. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
    • "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." (Atatürk)
  4. Yapmacık olmayan, doğal
    • "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz." (Peyami Safa)
  5. Katıksız, saf, doğal
    • "Tabii meyve suları."
  6. [zarf] Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak
    • "Tabii siz de geleceksiniz."

TABUR

  1. [isim] Dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği
    • "Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır." (Salâh Birsel)
  2. Küme, yığın, grup

TABUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
    • "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. İçine yumurta konan uzun sandık

TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

TABİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Rüya yorma, yorumlama
    • "Sana yolculuk, millete de şenlik var, diye tabir etti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Tabiri caizse, medyatik olanların adlarını duymuşlar elbette." (Nezihe Meriç)
  2. Deyiş, anlatım, ifade
    • "Diplomatik lehçede böyle bir tabir yoktur bile." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Deyim
    • "Müfit için bu kaçmak tabirinin kullanılması da Perviz'e dokunmuştu." (Peyami Safa)

TABYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı

TABİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hekim

TABLO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
    • "Bu tablolardan biri gölge oyunu hâlinde karikatürize edilmişti." (Haldun Taner)
    • "Hırsından bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün, diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi
    • "Çarpım tablosu. Kronoloji tablosu."
  3. Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara
    • "Talebelik günlerimizden bazı tabloları çizmeye çalışacağım." (Halit Fahri Ozansoy)
  4. Bir perdenin dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü

TABAN

  1. [isim] Ayağın alt yüzü, aya
    • "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
    • "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
    • "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
    • "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
  3. Ayakkabının alt bölümü
  4. Kaide
  5. Bir şeyin en alt bölümü
  6. Değerlendirmede en alt derece
  7. Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
    • "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
  8. Temel, temel ilke, baz
  9. Bir ırmağın en derin olan orta yeri
  10. Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
  11. Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
    • "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
  12. Tarlanın düz ve verimli kesimi
  13. Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü