Sonunda t olan 6 harfli 461 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BATSAT
-
-
[zarf]
Ara sıra, seyrek olarak, tek tük
-
[zarf]
Ara sıra, seyrek olarak, tek tük
- BEYRUT
- ...
- EMANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- "Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." (Salâh Birsel)
- "Bavullarımı otele emanet bıraktım."
- "Değirmenimi evvel Allah, sonra size emanet ediyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse ile birine gönderilen şey
- "İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız."
-
Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
-
Can, ruh
- "Allah emanetini alsın da kurtulayım."
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- DİPNOT
-
-
[isim]
Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi, haşiye
-
[isim]
Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi, haşiye
- TULUAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğaçlama
-
[isim]
Doğaçlama
- TUTSAT
-
-
[isim]
Tutulu satış
-
[isim]
Tutulu satış
- BERBAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kötü
- "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Bu işi nasıl berbat ettinse gel yine öyle kendin temizle." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bozuk
- "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
Çirkin, beğenilmeyen
- "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." (Burhan Felek)
- "Muhitin değişen, bozulan her şeyi gibi terbiyesi de berbat olmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
Darmadağın, bakımsız, perişan, viran
- "Berbat bir han odası." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Kötü
- İBADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma
- "Babamla gittiğim bayram namazlarından başka ibadet bilmezdim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma
- PATPAT
-
-
[isim]
Kökü yumru biçimde şişkin, Doğu Anadolu'da yetişen bir bitki
-
[isim]
Kökü yumru biçimde şişkin, Doğu Anadolu'da yetişen bir bitki
- SİLÜET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölge
- "Bir kadın silüetinin koşarak silindiğini de görür gibi olmuştum." (Refik Halit Karay)
-
Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, gölge
-
[isim]
Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölge
- ATEİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Tanrıtanımaz
-
[sıfat]
Tanrıtanımaz
- GOFRET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzeri petek biçiminde, arasında krema bulunan, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek
-
[isim]
Üzeri petek biçiminde, arasında krema bulunan, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek
- DEFAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kereler, kezler
-
[isim]
Kereler, kezler
- MAİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
-
[isim]
Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
- ŞECAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiğitlik
- "Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler." (Koca Ragıp Paşa)
-
[isim]
Yiğitlik
- EBONİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde
-
[isim]
Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde
- EDEVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir iş için gerekli olan malzemelerin, parçaların tümü
- "Taş binanın bir odasını mantarlardan, çivilerden ve balıkçı edevatından bir döşeme bürümüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir iş için gerekli olan malzemelerin, parçaların tümü
- RAHMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme
- "Allah rahmet eylesin."
-
Yağmur
- "Kubbedeki açıktan rahmet yağar, güneş vurur." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme
- ENSEST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aile içi yasak ilişki
-
[isim]
Aile içi yasak ilişki
- CENNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- "Kitap cenneti."
-
[sıfat]
Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt