Sonunda t olan 3 harfli 61 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tarih öncesinden günümüze kadar değişik çağların ve uygarlıkların kültür değerlerini temsil eden eser veya kalıntı

JÜT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bangladeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki (Corchorus capsularis)
  2. Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma

NOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
    • "Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Not alıyorum, Türkçeye mısra mısra hemen tercüme ediyorum." (Refik Halit Karay)
    • "Cevdet Paşa tezkeresine şöyle bir not düşmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
    • "Bunu not edin de unutmayın."
  2. Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece
  3. Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı

ALT

  1. [isim] Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı
    • "Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." (Zeki Ömer Defne)
    • "İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik?" (Ahmet Cemal)
    • "Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye korktum." (Burhan Felek)
    • "Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?" (Orhan Kemal)
  2. Bir nesnenin tabanı
    • "Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler."
  3. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
    • "Altına sandalye çekmek."
  4. Bir şeyin yere yakın bölümü
  5. Yanan ocağın alevi
    • "Fokurdamaya başlayan çaydanlığın altını kapadı." (Haldun Taner)
  6. Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
  7. Sınıflamalarda ikinci derecede olan
    • "Alt sınıf. Alt cins. Alt takım."
  8. [sıfat] Birkaç şeyden aşağıda olan
    • "Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş." (Haldun Taner)

KET

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Engel

PAT

  1. [sıfat] Yassı, basık
    • "Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş." (Mehmet Akif Ersoy)

RET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme
    • "Dostundan ve ötekilerden kuvvetli bir ret bekliyordu." (Peyami Safa)
  2. Aile bireylerinden birinin sorumluluğunu üstünden atma, varlığını tanımama, aileden saymama
    • "Evlatlıktan ret."

BET

  1. [isim] Beniz kelimesi ile birlikte, "yüz rengi" anlamında ikileme oluşturan bir söz
    • "... haykırıyordu. Müşterim bu sesi duyunca arabayı durdurdu. Beti benzi kalmadı. Eli ayağı titremeye başladı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Baksana, beti benzi kül kesildi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Paranın beti bereketi kalmadı."
  2. Bereket kelimesi ile birlikte "bolluk" anlamında ikileme oluşturan bir söz
    • "Ucuzluklarına hayret ettiğimiz her çeşit satıcılar, o bet bereket nereye kaybolmuş?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KUT

  1. [isim] Mutluluk

TAT

  1. [isim] Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum
    • "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." (Refik Halit Karay)
    • "Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ana çorbaya tuz atıyor, baba mancanın tadına bakıyor." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Tatlılık
    • "Eski seyahat hürriyeti, yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş." (Refik Halit Karay)
    • "Bir orman, tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Hoşa giden durum, lezzet, zevk
    • "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." (Şevket Rado)

POT

  1. [isim] Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
    • "Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Gri redingotlu efendi, bir pot kırdığını hemen anlamış olacak ki sözünü çevirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Poker vb. iskambil oyunlarında oyuncuların tümünce ortaya sürülen eşit miktardaki para veya fiş
  3. Yanlışlık, hata, gaf

MAT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi
    • "İki kişiyi birden satrançta mat ettim." (Aka Gündüz)

AİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili
    • "Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı." (Kemal Tahir)

GÖT

  1. [isim] Anüs
  2. Alt taraf, dip
  3. Kaba et, kıç, popo
  4. Güç veya yüreklilik

AST

  1. [isim] Alt
  2. Birinin buyruğu altında olan görevli, madun
  3. Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
  4. Rütbe veya kıdemce küçük olan asker

ZIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Karşıt, ters
    • "... devam ediyor, birbirine zıt birçok şeyler söylüyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "... ahlakını az çok bilirim, onunla zıt gitmeye gelmez." (Ahmet Haşim)
    • "Niçin babanın zıddına basıyorsun evladım, seni hiç incitmemiş bir baba, bir gün bir fiske vurmadı, bir dediğin iki olmuyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "Yalnız akrep kuyruğu gibi bükülmüş pomatlı ibrişim bıyıklar zıddıma gidiyor." (Reşat Nuri Güntekin)

ZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kimse, kişi
    • "Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." (Ahmet Haşim)
  2. Kendi, öz
    • "Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış." (Sermet Muhtar Alus)

ART

  1. [isim] Arka, geri
    • "Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu." (Tarık Buğra)
    • "Gidiş gelişin ardı hiç kesilmiyor."
    • "Muhatabı da olmayan gecikmiş hesapların ardına düşüyordu." (Murathan Mungan)
  2. Bir şeyin öbür yüzü
  3. [sıfat] Arkada bulunan
    • "Art damak ünsüzü. Art teker."

ÇAT

  1. [isim] Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
    • "Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır." (Osman Cemal Kaygılı)

VAT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Saniyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü