Sonunda t olan 3 harfli 61 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TAT

  1. [isim] Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum
    • "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." (Refik Halit Karay)
    • "Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ana çorbaya tuz atıyor, baba mancanın tadına bakıyor." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Tatlılık
    • "Eski seyahat hürriyeti, yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş." (Refik Halit Karay)
    • "Bir orman, tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Hoşa giden durum, lezzet, zevk
    • "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." (Şevket Rado)

AST

  1. [isim] Alt
  2. Birinin buyruğu altında olan görevli, madun
  3. Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
  4. Rütbe veya kıdemce küçük olan asker

KUT

  1. [isim] Mutluluk

ÇAT

  1. [isim] Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
    • "Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır." (Osman Cemal Kaygılı)

ÜST

  1. [isim] Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı
    • "Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "... önlerine katıp köyün üst başındaki pınar yerine çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Böyle üstü başı dökülen bir adama bu kadar yakınlık göstermesi karşısında şaşırıp kaldı." (Tahsin Yücel)
    • "Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde." (Azra Erhat)
  2. Bir şeyin görülen yanı, yüzü
    • "Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Behiç'le Siyret benden gizlediler, kabahat bizim üstümüzde kalır." (Peyami Safa)
    • "Her biri, ayrı bir defter sayfasının gözden geçirilmesini üstüne aldı." (Peyami Safa)
    • "Üstüne basa basa olmaz, dedi."
  3. Bir şeyin dış yüzü, yüzey
    • "Ağzında lokmayı birdenbire yutmaya kıyamıyor, dilinin üstünde gezdiriyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Kız belli ki seni gözüne kestirmiş. Üstüne yıkılmak istiyor." (Erhan Bener)
  4. Giyecek, giysi
    • "Üstünü değiştirmek."
  5. Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk
  6. Vücut, beden
  7. Artan, geriye kalan bölüm
    • "Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  8. [sıfat] Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan
    • "Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
  9. [sıfat] Öte, arka
    • "Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım." (Yusuf Ziya Ortaç)
  10. [sıfat] Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan
    • "Üst makam. Üst rütbedekiler."

BİT

  1. [isim] Yarım kanatlılar alt takımına giren, insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan böcek, kehle (Pediculus)
    • "Baş biti. Vücut biti. Tavuk biti. Ağaç biti. Çiçek biti."
    • "Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref, paranın da üstündedir." (Reşat Nuri Güntekin)

GÖT

  1. [isim] Anüs
  2. Alt taraf, dip
  3. Kaba et, kıç, popo
  4. Güç veya yüreklilik

MİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili hayalî, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos
    • "Ergenekon efsanesi bir mittir."
  2. Efsaneleşen kavram veya kişi

PAT

  1. [sıfat] Yassı, basık
    • "Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş." (Mehmet Akif Ersoy)

HÖT

  1. [ünlem] Korkutmak veya dikkati kendi üzerine çekmek için söylenen bir söz

ZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kimse, kişi
    • "Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." (Ahmet Haşim)
  2. Kendi, öz
    • "Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış." (Sermet Muhtar Alus)

KAT

  1. [isim] Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
    • "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey
    • "Bir kat yufka, bir kat peynir."
  3. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
  4. Giyeceklerde takım
    • "Birer kat elbise ile kalacağız." (Aka Gündüz)
  5. Apartman dairesi
  6. Ön, yan
    • "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır." (Salâh Birsel)
  7. Huzur
  8. Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
    • "Kumaşın katı."
  9. Makam, mevki
  10. Kez, defa, misil
    • "Bu, ondan iki kat pahalı."
  11. Katman
  12. Tekrarlanan bir sayının toplamı
    • "6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır."

BUT

  1. [isim] İnsan vücudunun kalça ile diz arasındaki bölümü
  2. Hayvanların, arka bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü
    • "Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına." (Reşat Enis)

VAT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Saniyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi

MUT

  1. [isim] Bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut, saadet

SUT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı

PET
...
FİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Birini başkasına karşı kışkırtma

POT

  1. [isim] Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
    • "Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Gri redingotlu efendi, bir pot kırdığını hemen anlamış olacak ki sözünü çevirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Poker vb. iskambil oyunlarında oyuncuların tümünce ortaya sürülen eşit miktardaki para veya fiş
  3. Yanlışlık, hata, gaf

HİT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Liste başı
    • "Her şarkı hit oluyordu."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü