Başında t olan 5 harfli 385 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TACİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ticaretle uğraşan kimse, tüccar
    • "İhtiyar tacir kâtibine bir şeyler yazdırtıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

TURŞU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tuzlu suda, sirkede bırakılarak özel bir kıvama getirilmiş sebze veya meyve
    • "Bütün gün çocukların peşinde koşmaktan turşusu çıkmış ihtiyar lalanın karanlık bir köşede horladığı işitiliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bir kısmetin çıkar çıkmaz seni vereceğiz. Turşunu kuracak değiliz ya!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu." (Haldun Taner)
  2. [sıfat] Bitkin, yorgun
    • "Portakalların turşusu çıkmış."

TEMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Korkusunu giderme, inanç verme
    • "Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Sağlama, elde etme
    • "Halkın büyük kısmı temizlik ihtiyacını şehrin içinden akan çamur renkli bir kanaldan temin ediyor." (Haldun Taner)
  3. Gerçekleştirme
    • "Evde huzuru temin annenin görevidir."

TAKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
    • "Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı." (Aka Gündüz)
    • "Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Günahlarımızın icmaline gelince ben tutamam, takatim yetmez." (Atilla İlhan)

TEMEK

  1. [isim] Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere

TİTİZ

  1. [sıfat] Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen (kimse), memnun edilmesi güç, müşkülpesent
  2. Temizliğe aşırı düşkün olan (kimse)
    • "Kendisi gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar imiş." (Ahmet Rasim)
  3. Huysuz, öfkeli
    • "Hem bezgin hem titiz ve sinirli bir hâli var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

TADAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sayma
  2. Sayım
  3. Sayarak yoklama yapma

TEYZE

  1. [isim] Annenin kız kardeşi, ana yarısı
    • "İhtiyar halaların, teyzelerin, bütün bu hısım akrabanın fikrini sorduk." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [ünlem] Anne yaşıtı kadınlara söylenen bir seslenme sözü

TONOZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü
  2. Bir kemerin aralıksız devam etmesiyle oluşan örtü biçimi

TUTUK

  1. [sıfat] Akıcı, rahat konuşamayan
  2. Eski işlevini göremez duruma gelmiş
    • "Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk." (Atilla İlhan)
  3. Kısılmış, tutulmuş, kesik
    • "Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu." (Peyami Safa)
  4. Tutuklu
  5. Kapalı, tıkalı
  6. Sıkıntılı
    • "Bu tutuk hava içinde saat ona doğru Meclisin zili uzun uzun çaldı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  7. Durgun, çekingen, sıkılgan

TUZAK

  1. [isim] Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzen
    • "Sana bir tuzak kursak sen o tuzağa düşmezsin ey oğul!" (Sevinç Çokum)
  2. Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo
    • "Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "... bütün işi pişirmiş, tuzağı kurmuş, son darbeyi indirmek üzere idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TESİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kutlama

TABLO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
    • "Bu tablolardan biri gölge oyunu hâlinde karikatürize edilmişti." (Haldun Taner)
    • "Hırsından bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün, diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi
    • "Çarpım tablosu. Kronoloji tablosu."
  3. Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara
    • "Talebelik günlerimizden bazı tabloları çizmeye çalışacağım." (Halit Fahri Ozansoy)
  4. Bir perdenin dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü

TANGO

Kelime Kökeni : İspanyolca

  1. [isim] Özel ritimli ağır bir dans
  2. Bu dansın müziği
    • "Radyoda eski tangoları dinlemeyi severim."
  3. Aşırı bir biçimde son modaya uyarak giyinmiş (kadın)
    • "Yolda tangolara rast geldim, ne süslü, ne nazik..." (Aka Gündüz)

TOZLU

  1. [sıfat] Toza bulanmış veya tozu olan
    • "Çöl gibi tozlu yol bitmiyordu." (Ömer Seyfettin)

TAHIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat

TREND

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bakınız eğilim

TEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğrulama, doğruluğunu onaylama
    • "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

TÜZÜK

  1. [isim] Herhangi bir kurumun veya kuruluşun tutacağı yolu ve uygulayacağı hükümleri sırasıyla gösteren maddelerin hepsi, nizamname, statü

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü