Başında t olan 5 harfli 385 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TÖRPÜ
-
-
[isim]
Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe
-
Bir şeyin yüzündeki pürüzleri gidermek, düzgünleştirmek için kullanılan kısa, ince, pürtüklü eğe
- "Tırnak törpüsü."
-
[isim]
Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe
- TUTUK
-
-
[sıfat]
Akıcı, rahat konuşamayan
-
Eski işlevini göremez duruma gelmiş
- "Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk." (Atilla İlhan)
-
Kısılmış, tutulmuş, kesik
- "Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu." (Peyami Safa)
-
Tutuklu
-
Kapalı, tıkalı
-
Sıkıntılı
- "Bu tutuk hava içinde saat ona doğru Meclisin zili uzun uzun çaldı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Durgun, çekingen, sıkılgan
-
[sıfat]
Akıcı, rahat konuşamayan
- TOMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kâğıt
-
Topun içini silmekte kullanılan, ucu fırçalı çubuk
-
Yığın, küme
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kâğıt
- TEMAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- "Etrafımda uçları birbirine temas etmiş hilallerden müteşekkil bir daire vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet
- "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şiiri iyi okuyanlarla fena okuyanlar arasındaki esaslı farka temas ettik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Değinme, sözünü etme, bahsetme
- "O konuya hiç temas edilmedi."
-
Gidip gelme, ulaşım, bağlantı
- "İki şehir arasında temas kesildi."
-
Dokunma
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- TEMPO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş
- "Bu melodinin temposu çok ağır, biraz daha hızlı çalınmalı."
- "Sonra kafasındaki bir şarkıya parmaklarıyla candan tempo tutmaya başladı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz
- "Maiyetindekiler onun çalışma temposuna yetişemezlerdi." (Haldun Taner)
-
Vücut alıştırmalarının belirli süre içinde tekrarlanma hızı
-
[isim]
Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş
- TIRIS
-
-
[isim]
Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
- "Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
- TEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- TİRİZ
-
-
[isim]
Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası
-
Ensiz tahta
-
Çarpma ve sürtüşmelerden korunmak için güvertesiz teknelerin, direklerin ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahtadan veya halat örgüsüyle yapılmış çıkıntı
-
[isim]
Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası
- TONYA
- ...
- TALEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- "Bu davanın sukutunu talep ederim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İstek
- "... din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- TOKLU
-
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
- TAŞIM
-
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
- TAVUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavus kuşu
-
[isim]
Tavus kuşu
- TAYFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçisi
- "Kayıkta hem ben hem de tayfam uyandık." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Aynı işi yapan topluluk
- "Esrarkeş, serseri tayfası hava almak için çıkar, balık tutar, getirir kasabaya, satarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zeytin toplayan işçi
-
Bir adamın yanında bulunan yardakçılar, koşuntu
-
[isim]
Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçisi
- TESİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Etki
- "Orta malı bayağı birinin tesiri altında..." (Refik Halit Karay)
- "Aynı kanunlar, aynı şeylere tesir edince neticeler de aynı olur." (Ömer Seyfettin)
- "Namus sözü, bu saf, temiz ev kadınında her vakit büyük tesir yapardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Etki
- TIRIK
-
-
[isim]
Bir nesnenin art arda iki yere çarpmasından çıkan ince ve kuru ses
- "Kapı tırık diye kapandı."
-
[isim]
Bir nesnenin art arda iki yere çarpmasından çıkan ince ve kuru ses
- TEKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
- "Bu sözü bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
- TERME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir tür yaban turpu
-
[isim]
Bir tür yaban turpu
- TARAŞ
-
-
[isim]
Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar
-
[isim]
Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar
- TURTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta çeşidi
-
[isim]
Üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta çeşidi