Başında t olan 5 harfli 385 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEVEK
-
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
-
Üzüm kütüğü, çotuk
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
- TONOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü
-
Bir kemerin aralıksız devam etmesiyle oluşan örtü biçimi
-
[isim]
Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü
- TARAZ
-
-
[isim]
İpek gibi düz ve parlak bir kumaşın üzerinde bulunan tel tel iplik
-
[isim]
İpek gibi düz ve parlak bir kumaşın üzerinde bulunan tel tel iplik
- TÖREL
-
-
[sıfat]
Töreye uygun olan
- "Eski Boğaziçi'nde törel bir yaşama belirmiş, sürmüş, artık sona ermiş." (Selim İleri)
-
Töre ile ilgili
-
[sıfat]
Töreye uygun olan
- TUĞLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Balçığın kalıplara dökülüp güneşte kurutulduktan sonra özel ocaklarda pişirilmesiyle yapılan ve duvar örmekte kullanılan yapı malzemesi
- "Tuğla büyüklüğünde bir delikten aydınlık giriyordu içeri." (Çetin Altan)
-
[isim]
Balçığın kalıplara dökülüp güneşte kurutulduktan sonra özel ocaklarda pişirilmesiyle yapılan ve duvar örmekte kullanılan yapı malzemesi
- TUZLA
-
-
[isim]
Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz veya göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer, memleha
-
Davarlara kırda tuz verilen düz, taşlık ve kayalık yerler
-
Tuzlak
-
[isim]
Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz veya göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer, memleha
- TEVDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verme, bırakma
-
[isim]
Verme, bırakma
- TESİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapma, kurma, temelini atma
- "Ayşe derhâl dostluk tesis eden bir İstanbul kızıydı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kuruluş
-
[isim]
Yapma, kurma, temelini atma
- TONER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bilgisayar yazıcısı veya fotokopi makinesinde kullanılan toz durumundaki mürekkep
-
[isim]
Bilgisayar yazıcısı veya fotokopi makinesinde kullanılan toz durumundaki mürekkep
- TOYGA
-
-
[isim]
Toyga çorbası
-
[isim]
Toyga çorbası
- TERME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir tür yaban turpu
-
[isim]
Bir tür yaban turpu
- TEŞNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Susamış
- "Güngörmüş varlıklı bir ailenin kültüre teşne zeki bir kızıdır." (Haldun Taner)
- "Şiirde şan ve şerefe teşne olan şairlerimizden biri ismini Nedim'in kasidesinde görseydi başı dönerdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Çok istekli
- "Ne kadar da teşne imiş askerliğe..." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Susamış
- TETİR
-
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
-
Yeşil ceviz kabuğu, nar vb. bitkilerin bıraktığı kalıcı boya lekesi
-
[isim]
Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
- TRÖST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim teşkilatına teslim edilmesi ve yönetimin bir teşkilatı yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği
-
[isim]
Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim teşkilatına teslim edilmesi ve yönetimin bir teşkilatı yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği
- TAŞMA
-
-
[isim]
Taşmak işi
-
Akarsu yatağından çıkarak çevresini kaplama
-
[isim]
Taşmak işi
- TALAS
- ...
- TELEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, öldürme
-
Boş yere harcama, yıpratma
-
[isim]
Yok etme, öldürme
- TABAN
-
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
- "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
- "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
- "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
-
Ayakkabının alt bölümü
-
Kaide
-
Bir şeyin en alt bölümü
-
Değerlendirmede en alt derece
-
Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
- "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
-
Temel, temel ilke, baz
-
Bir ırmağın en derin olan orta yeri
-
Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
-
Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
- "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
-
Tarlanın düz ve verimli kesimi
-
Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- TABLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
- "Bu tablolardan biri gölge oyunu hâlinde karikatürize edilmişti." (Haldun Taner)
- "Hırsından bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün, diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi
- "Çarpım tablosu. Kronoloji tablosu."
-
Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara
- "Talebelik günlerimizden bazı tabloları çizmeye çalışacağım." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Bir perdenin dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü
-
[isim]
Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
- TOZLU
-
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan
- "Çöl gibi tozlu yol bitmiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan