Sonunda tı olan 8 harfli 46 kelime var. TI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tı olan kelimeler listesine ya da başında tı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOLBASTI
-
-
[isim]
Güreşte ayağı kapılan güreşçinin, rakibinin ayağını tutmasıyla ortaya çıkan geçersizlik durumu
-
[isim]
Güreşte ayağı kapılan güreşçinin, rakibinin ayağını tutmasıyla ortaya çıkan geçersizlik durumu
- MIYMINTI
-
-
[sıfat]
İnsanın sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören (kimse)
- "Sen gençliğinde de böyle mıymıntının biri imişsin ya!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
İnsanın sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören (kimse)
- TOPLANTI
-
-
[isim]
Birden çok kimsenin türlü amaçlarla bir araya gelmesi, içtima
- "Komisyon toplantısı bitsin de görürsünüz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir gündem üzerinde görüşmek amacıyla ilgililerin katılmasıyla yapılan birleşim
-
Bir meclisin bir yıl içindeki birleşimlerinin tümü
-
Toplanma, bir araya gelme, kabarıklık oluşturma
- "Gür kaşları başlangıçlarında kıvrık toplantılar yaparak incele incele uçlarında büsbütün sivrilirdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Birden çok kimsenin türlü amaçlarla bir araya gelmesi, içtima
- KEPBASTI
-
-
[isim]
Çift katlı büyük dalyan ağı
-
[isim]
Çift katlı büyük dalyan ağı
- ŞINGIRTI
-
-
[isim]
Şıngırdama sonucu çıkan ses
-
[isim]
Şıngırdama sonucu çıkan ses
- ŞIRFINTI
-
-
Seviyesi düşük, bayağı (kadın)
- "Raba şırfıntısını ballandıra ballandıra methetti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Seviyesi düşük, bayağı (kadın)
- ŞUURALTI
-
-
[isim]
Bilinçaltı
- "Şuuraltında yaşayan senaryo, kocasının yanlış rol oynaması ile baştan aşağı değişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bilinçaltı
- SARKINTI
-
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- "... kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Sataşma, takılma
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- ZINGIRTI
-
-
[isim]
Zangırdama sesi
-
[isim]
Zangırdama sesi
- ÇALKANTI
-
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma
-
Çalkanmış şey
- "Yumurta çalkantısı."
-
Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
-
Coşku
- "Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı." (Behçet Necatigil)
-
Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum
- "Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında." (Çetin Altan)
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma
- SIYRINTI
-
-
[isim]
Kapta kalan yemek, yemek artığı
-
Bir bezden el ile koparılan uzunca parça
-
Sıyrık
-
[isim]
Kapta kalan yemek, yemek artığı
- KÜLBASTI
-
-
[isim]
Közde veya ızgarada pişirilen kemiksiz et
- "Biraz et suyu ile iki parça külbastı yiyebildim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Közde veya ızgarada pişirilen kemiksiz et
- BAĞLANTI
-
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak
- "Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi."
- "Ne kadar çabalarsa çabalasın, hasta, içinde çırpındığı anla bağlantı kuramıyor." (Atilla İlhan)
-
İki şey arasında ilişki sağlayan bağ
- "Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yüklenme, üstlenme, angajman
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak
- ÇIRPINTI
-
-
[isim]
Çırpınma
-
Suların ufak ve oynak dalgalarla kaynaşması
-
Ruhsal gerginliğin dışa vurması, ajitasyon
-
Aşırı uykusuzluk, titreme, silkinme durumu
-
[isim]
Çırpınma
- SAKLANTI
-
-
[isim]
Saklanan şey
-
[isim]
Saklanan şey
- TANGIRTI
-
-
[isim]
Madenî şeylerin çıkardığı kuru ve gürültülü ses
-
[isim]
Madenî şeylerin çıkardığı kuru ve gürültülü ses
- BAYGINTI
-
-
[isim]
Baygınlık
-
İpek böceklerinin sindirim organlarında görülen ve yemden kesilmelerine yol açan bir hastalık
-
Bu sebeple koza yapamama durumu
-
[isim]
Baygınlık
- ZIPÇIKTI
-
-
[isim]
Görgüsüz, fırsatçı kimse
- "Bu kadar milyon nasıl olur da bu eğlenceler zıpçıktısına milyonlar yağdırır?" (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Türedi
- "Bu devir kâtipliğin itibardan düştüğü devirdir; halk arasında sünepe kâtip, zıpçıktı kâtip gibi tabirler kullanılır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Görgüsüz, fırsatçı kimse
- ÇINGIRTI
-
-
[isim]
Çıngırağın sesine benzer keskin ve kesik ses
-
[isim]
Çıngırağın sesine benzer keskin ve kesik ses
- DALBASTI
-
-
[isim]
Bir tür iri, aşılı kiraz
-
[isim]
Bir tür iri, aşılı kiraz