Sonunda tı olan 6 harfli 27 kelime var. TI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tı olan kelimeler listesine ya da başında tı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAYATI
-
-
[isim]
Azeri ve Türkmen halk şiirinde mâni türü
-
[isim]
Azeri ve Türkmen halk şiirinde mâni türü
- ASINTI
-
-
[isim]
Bir işi hemen yapmayıp bekleterek geri bırakma, tehir, tavik
- "İşi asıntıya bıraktı. İş asıntıda kaldı."
-
Birini tedirgin edecek kadar üzerine düşme
-
Sırnaşan, tebelleş olan kimse
-
[isim]
Bir işi hemen yapmayıp bekleterek geri bırakma, tehir, tavik
- ALINTI
-
-
[isim]
Bir yazıya başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma, iktibas
-
Başka bir dilden alınmış kelime
-
[isim]
Bir yazıya başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma, iktibas
- AYILTI
-
-
[isim]
Mahmurluk
- "Sarhoşluğun ayıltısı içindeydi."
-
[isim]
Mahmurluk
- TANITI
-
-
[isim]
İletişim araçları yoluyla tanıtma işi
-
Duvar duyurusu
-
[isim]
İletişim araçları yoluyla tanıtma işi
- AYARTI
-
-
[isim]
Baştan çıkarma
-
[isim]
Baştan çıkarma
- YARATI
-
-
[isim]
Yaratım
-
[isim]
Yaratım
- AĞLATI
-
-
[isim]
Trajedi
-
[isim]
Trajedi
- USANTI
-
-
[isim]
Usanç, usanma durumu
-
[isim]
Usanç, usanma durumu
- IŞINTI
-
-
[isim]
Işıltı
-
[isim]
Işıltı
- AKINTI
-
-
[isim]
Akma işi
- "Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- "Ancak bugün anlıyoruz ki Mithat Paşa'dan beri o kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan
- "Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum." (Ömer Seyfettin)
-
Eğiklik, eğim, meyil
- "Bu damın akıntısı az gelmiş."
-
Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
-
Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum
-
Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması
- "Ertesi sabah, sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Akma işi
- AŞINTI
-
-
[isim]
Aşınmış yer
-
[isim]
Aşınmış yer
- IŞILTI
-
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- "Bu kâğıtlara gözleri tuhaf bir ışıltı ile parlayarak baktığına dikkat etti." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık
- "Hâlâ yeni bir sır aramakta / Yıldızlar ışıltıyla uzakta." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- UYARTI
-
-
[isim]
Uyarmak için söylenen söz, uyarı, ihtar
-
Uyaran kimse veya şey
-
[isim]
Uyarmak için söylenen söz, uyarı, ihtar
- ARANTI
-
-
[isim]
Aranılan çözüm
- "Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı." (Ahmet Altan)
-
[isim]
Aranılan çözüm
- ASILTI
-
-
[isim]
Çözünemeyen madde parçacıklarının dibe çökmeden bir sıvı ortamda kalmış durumu, süspansiyon
-
Böyle bir sıvı karışımı, süspansiyon
-
[isim]
Çözünemeyen madde parçacıklarının dibe çökmeden bir sıvı ortamda kalmış durumu, süspansiyon
- IKINTI
-
-
[isim]
ıkınma işi
-
[isim]
ıkınma işi
- AĞARTI
-
-
[isim]
Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık
-
Süt, yoğurt, peynir, ayran vb. yiyecek ve içecekler
-
[isim]
Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık
- UZANTI
-
-
[isim]
Bazı nesnelerin herhangi bir yerinde görülen uzamış bölüm
-
Ana konumdaki bir bütünün, özün veya durumun, kendisinden ayrı görülen ancak aynı yapısal özellikleri içeren parçası
- "Bu mutluluğu uzatmak, onun uzantısı ile kanınıza dolan sıcaklığı uzun süre muhafaza etmek istiyorsunuz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bazı nesnelerin herhangi bir yerinde görülen uzamış bölüm
- ABARTI
-
-
[isim]
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa
-
[isim]
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa