Sonunda tü olan 62 kelime var. TÜ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tü olan kelimeler listesine ya da başında tü olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ELTİELTİYEKÜSTÜ
BAYRAMÜSTÜ, GERÇEKÜSTÜ, İKİNDİÜSTÜ, KALBURÜSTÜ, NORMALÜSTÜ, OLAĞANÜSTÜ, TABİATÜSTÜ
AKŞAMÜSTÜ, BİREYÜSTÜ, DENEYÜSTÜ, İNSANÜSTÜ, TAVUKGÖTÜ, YAŞAMÜSTÜ
AYAKÜSTÜ, DOĞAÜSTÜ, DUYUÜSTÜ, GÜMBÜRTÜ, HÜNGÜRTÜ, MASAÜSTÜ, ÖĞLEÜSTÜ, PÜSKÜRTÜ, SIRTÜSTÜ, SÜPRÜNTÜ, TEPEÜSTÜ
BAŞÖRTÜ, BÖBÜRTÜ, BÖĞÜRTÜ, BÖLÜNTÜ, BÜKÜNTÜ, ÇÖKÜNTÜ, ÇÖZÜNTÜ, DİZÜSTÜ, DÖKÜNTÜ, ENSTİTÜ, GÖMÜLTÜ, GÖRÜNTÜ, GÜRÜLTÜ, HÖPÜRTÜ, KIÇÜSTÜ, KÜMÜLTÜ, KÜTÜRTÜ, SÖKÜNTÜ, SÖVÜNTÜ, SUÇÜSTÜ, SÜZÜNTÜ, TEMETTÜ, ÜRKÜNTÜ, YÜZÜSTÜ
AMENTÜ, ÖĞÜRTÜ, ÖRÜNTÜ, ÖVÜNTÜ, ÜŞÜNTÜ, ÜZÜNTÜ
ÇÖRTÜ, DÜRTÜ, MÜFTÜ, STATÜ
KÖTÜ, ÖRTÜ
ÜTÜ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ELTİELTİYEKÜSTÜ
-
-
[isim]
Bir tür bitki
-
[isim]
Bir tür bitki
- KALBURÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Seçkin, sivrilmiş, önde gelen
- "Beylerbeyi, eski Boğaziçi'nin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir." (Haldun Taner)
- "Merkez azaları, âyandan birkaç kişi, mebusların hatırlıları ile ateşlilerden kalburüstüne gelenleri oradaydı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Değerli, güzel
- "Bugün dahi kalburüstü üç dört oyunu hâlâ, başta Viyana ve Peşte olmak üzere, oynanır durur." (Haldun Taner)
-
Başarılı
-
[sıfat]
Seçkin, sivrilmiş, önde gelen
- BAYRAMÜSTÜ
-
-
[zarf]
Bayrama yakın
-
[zarf]
Bayrama yakın
- TABİATÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Doğaüstü
-
[sıfat]
Doğaüstü
- NORMALÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Olağan dışı
-
[sıfat]
Olağan dışı
- OLAĞANÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade
- "Bazı kentlerin, insanın üstünde olağanüstü bir etkisi oluyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Beklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmamış olan, fevkalade
- "İlk önemli dedikodu, olağanüstü vergiler yüzünden çıkmış." (Kemal Tahir)
-
Büyük bir hayranlığa yol açan, harikulade
- "Kadın milletinin bu gibi ince hesaplarda olağanüstü bir kabiliyeti var." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade
- GERÇEKÜSTÜ
-
-
[isim]
Gerçeği aşan, gerçeğin üstündeki gerçek, sürrealite
-
[isim]
Gerçeği aşan, gerçeğin üstündeki gerçek, sürrealite
- İKİNDİÜSTÜ
-
-
İkindiye doğru, ikindiüzeri
-
İkindiye doğru, ikindiüzeri
- AKŞAMÜSTÜ
-
-
[zarf]
Güneşin battığı sıralarda, akşama doğru, akşam yaklaşırken
- "Akşamüstü iki çikolatayı geveleyiverdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Güneşin battığı sıralarda, akşama doğru, akşam yaklaşırken
- DENEYÜSTÜ
-
-
Deneyle kazanılması imkânsız, akılla ilgili olan bilgi, transandantal
-
Deneyle kazanılması imkânsız, akılla ilgili olan bilgi, transandantal
- TAVUKGÖTÜ
-
-
[isim]
Siğil
-
[isim]
Siğil
- İNSANÜSTÜ
-
-
[sıfat]
İnsan gücünü ve yeteneklerini aşan, fevkalbeşer
- "Hasan, onun için isteklerine boyun eğilir, ölünceye kadar ayaklarının altında yaşamış, insanüstü bir erkekti." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
İnsan gücünü ve yeteneklerini aşan, fevkalbeşer
- BİREYÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Tek bir bireyi aşan
-
Genellikle fertlerin çevresini aşan, bireylerin bilincinden bağımsız olan
-
[sıfat]
Tek bir bireyi aşan
- YAŞAMÜSTÜ
-
-
[sıfat]
İnsan ömrünü aşan
- "Felsefeyi yaşamüstü yükseklere ulaştıran, çığır açıcı büyük filozof Platon..." (Azra Erhat)
-
[sıfat]
İnsan ömrünü aşan
- SIRTÜSTÜ
-
-
[zarf]
Sırtı yerde olmak üzere
- "İkide bir kendini sırtüstü saman dalgalarının içine atarak yüzme taklidi yapıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sırtüstü yatıp gözlerinizi kara bir bezle bağlayın." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Sırtı yerde olmak üzere
- AYAKÜSTÜ
-
-
[zarf]
Oturmadan, ayakta durarak
- "Makasçı, ayaküstü bana gayet basit kelimelerle bir dram anlattı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kısa sürede, acele olarak, ayaküzeri
-
[isim]
Hazır yemek
-
[zarf]
Oturmadan, ayakta durarak
- DUYUÜSTÜ
-
-
[sıfat]
Duyularla verilmeyen
-
Algılama yoluyla değil, düşünme ile kavranan
-
[sıfat]
Duyularla verilmeyen
- HÜNGÜRTÜ
-
-
[isim]
Hüngürderken çıkan ses
-
[isim]
Hüngürderken çıkan ses
- MASAÜSTÜ
-
-
[isim]
Bilgisayar açıldığında klasör, program vb. simgeler ile genel görüntülerin yer aldığı çalışma ortamı
-
[isim]
Bilgisayar açıldığında klasör, program vb. simgeler ile genel görüntülerin yer aldığı çalışma ortamı
- ÖĞLEÜSTÜ
-
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- "Öğleüstü güreş başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri