Başında sı olan 6 harfli 34 kelime var. Sı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sı olan kelimeler listesine ya da sonu sı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SINGIN
-
-
[sıfat]
Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)
-
Çekingen, ürkek
-
Üzgün, düşünceli
-
[sıfat]
Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)
- SIVAMA
-
-
[isim]
Sıvamak işi
-
[sıfat]
Sıvanır gibi üstüne kaplanmış, örtülmüş veya çok sık takılmış
- "Sıvama pırlanta bir taç."
-
[zarf]
Zemini hemen hiç görülmeyecek kadar kaplanmış, örtülmüş veya takılmış olarak
-
[zarf]
Ağzına kadar, silme
- "Bardağı sıvama doldurdu."
-
[isim]
Sıvamak işi
- SIRTÇI
-
-
[isim]
Hamal
-
[isim]
Hamal
- SIRTAR
-
-
[isim]
Kelergillerden bir balık türü
-
[isim]
Kelergillerden bir balık türü
- SIZMAK
-
-
[nsz]
İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak
- "Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar." (Salâh Birsel)
-
Gizli tutulan haber, sır vb. şeyler duyulmak, yayılmak
-
Herhangi bir topluluğu, bir örgütü yolundan saptırmak için gizlice arasına girmek
-
[-e]
Gizlice, haber vermeden gitmek, sıvışmak
- "Bekir, kaşla göz arasında dışarıya sızdı." (Atilla İlhan)
-
İçki, yorgunluk vb. sebeplerle kendinden geçerek uyuyakalmak
- "İlacı konyağa döktüm. İki saat sonra Süleyman sızdı." (Aka Gündüz)
-
Düşman mevzileri arasına gizlice girmek ve ilerlemek
- "Dağlık bir hudut bölgesinde çıkan ve karşı topraktan sızan yabancı çetelerin yardımıyla günden güne ciddi bir hâl alan alçak bir isyanın bastırılmasıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak
- SIKICA
-
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- "İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- SIÇMAK
-
-
[nsz]
Dışkıyı vücuttan dışarı atmak
-
Bozmak, berbat etmek
-
[nsz]
Dışkıyı vücuttan dışarı atmak
- SIĞLIK
-
-
[isim]
Sığ olma durumu
-
Sığ yer
- "İskelenin beri yanındaki sığlıktan yürüdük." (Mahmut Yesari)
-
Yüzeyde kalma durumu, derine inmeme durumu
-
[isim]
Sığ olma durumu
- SIZICI
-
-
[sıfat]
Sızma niteliği olan
-
[sıfat]
Sızma niteliği olan
- SIVACI
-
-
[isim]
Duvarları sıvayan kimse
-
[isim]
Duvarları sıvayan kimse
- SIKICI
-
-
[sıfat]
İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden
- "Etrafında her şey ona sıkıcı ve manasız geliyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden
- SIKKIN
-
-
[sıfat]
Çok sıkılmış
-
Sıkıntılı, bungun
-
[sıfat]
Çok sıkılmış
- SIKMAK
-
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
- "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."
-
Dar gelmek
- "Belimi sıktı kemer." (Halk türküsü)
-
Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
- "Yangına su sıkmak."
-
Silahla ateş etmek
- "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
- "Çocuğu çok sıkıyorlar."
-
Sıkıntı vermek
- "... ihtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım." (Ömer Seyfettin)
-
Yalan söylemek
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- SINCAN
-
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
- SIRACA
-
-
[isim]
Deride ve genellikle boyunda görülen, lenf düğümlenmelerinin şişkinliğiyle beliren tüberküloz türü
- "Elif'i almış, başında keli, boynunda sıracası, sırtında da paçavra entarisiyle getirmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Deride ve genellikle boyunda görülen, lenf düğümlenmelerinin şişkinliğiyle beliren tüberküloz türü
- SIRPÇA
- ...
- SIĞMAK
-
-
[-e]
Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek
- "Bir tavla zarı kadar küçücük eve / Bir kadın iki çocuk nasıl sığar?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Uygun olmak
- "Bu davranışın ne akla ne mantığa ne de insanlığa sığar!"
- "Kin başka, aşk başkadır, kızım! Muhabbete cinayet sığmaz." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek
- SIKLIK
-
-
[isim]
Sık olma durumu
-
Sıkça geçme, kullanımı sık olma
-
Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans
-
[isim]
Sık olma durumu
- SIKLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlık, yük
-
Sıkıntı
-
[isim]
Ağırlık, yük
- SINAMA
-
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe