Başında sok olan 25 kelime var. Sok ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sok olan kelimeler listesine ya da sonu sok ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sok bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
SOKULGANLIK, SOKUŞTURMAK
SOKUŞTURMA
SOKRANMAK, SOKTURMAK
SOKRANMA, SOKTURMA, SOKULGAN, SOKULMAK, SOKUŞMAK
SOKULMA, SOKULUŞ, SOKUŞMA
SOKMAK, SOKMAN, SOKUCU, SOKULU
SOKAK, SOKET, SOKMA, SOKRA, SOKUM, SOKUR, SOKUŞ
SOKU
K O S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SOKULGANLIK
-
-
[isim]
Sokulgan olma durumu
- "Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sokulgan olma durumu
- SOKUŞTURMAK
-
-
[-i]
Dar bir yere zorla veya iterek sokmak
-
Belli etmeden kötü bir malı vermek
- "Manav çürük elmaları sokuşturup çocuğa verdi."
-
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
- "İkide birde başlarında Selman gibi adamlar olduğunu sokuşturuyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Dar bir yere zorla veya iterek sokmak
- SOKUŞTURMA
-
-
[isim]
Sokuşturmak işi
-
[isim]
Sokuşturmak işi
- SOKTURMAK
-
-
[-i]
Sokma işini yaptırmak
-
[-i]
Sokma işini yaptırmak
- SOKRANMAK
-
-
[nsz]
Söylenmek, homurdanmak, isteksiz iş görmek
-
[nsz]
Söylenmek, homurdanmak, isteksiz iş görmek
- SOKTURMA
-
-
[isim]
Sokturmak işi veya durumu
-
[isim]
Sokturmak işi veya durumu
- SOKRANMA
-
-
[isim]
Sokranmak işi veya durumu
-
[isim]
Sokranmak işi veya durumu
- SOKULMAK
-
-
[nsz]
Sokma işine konu olmak
-
Girmek
- "Yorganın altına sokulmak."
-
Yanaşmak, yaklaşmak
- "Bazen de dayanamaz, yanına sokulur, saçlarını okşardı." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Sokma işine konu olmak
- SOKUŞMAK
-
-
[-e]
Dar bir yere sokulmak
-
Usulcacık araya girmek
-
[-e]
Dar bir yere sokulmak
- SOKULGAN
-
-
[sıfat]
Kısa sürede insanlarla kaynaşıp dost olabilen, kendini çabucak sevdiren
- "Kaçırmaktan korkar gibi pek hafif adımlar, pek sokulgan nazarlarla ona doğru yürüdü." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kısa sürede insanlarla kaynaşıp dost olabilen, kendini çabucak sevdiren
- SOKULUŞ
-
-
[isim]
Sokulma işi veya biçimi
- "Hepsinin bir sokuluşu ve birbirini sevişi vardı ki." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Sokulma işi veya biçimi
- SOKULMA
-
-
[isim]
Sokulmak işi
-
[isim]
Sokulmak işi
- SOKUŞMA
-
-
[isim]
Sokuşmak işi veya durumu
-
[isim]
Sokuşmak işi veya durumu
- SOKULU
-
-
[sıfat]
Sokulmuş olan
- "... tokmağın altındaki kilitte bir sarı pirinç anahtar sokulu idi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Sokulmuş olarak
-
[sıfat]
Sokulmuş olan
- SOKMAN
-
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
- SOKUCU
-
-
[isim]
Sokan, sokma işini yapan kimse
-
[isim]
Sokan, sokma işini yapan kimse
- SOKMAK
-
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
-
[-e]
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
- "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
-
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek
- "Otların arasında bacaklarını yılan sokar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-e]
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
- "Ülkeye kaçak eşya sokmak."
-
Belli etmeden kötü bir malı vermek
- "Satıcı, elmaların çürüklerini sokmuş."
-
[-e]
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
- "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu." (Refik Halit Karay)
-
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
- SOKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kısa çorap
-
[isim]
Kısa çorap
- SOKRA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Güverte döşemelerinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık
-
[isim]
Güverte döşemelerinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık
- SOKAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
- "Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." (Ömer Seyfettin)
- "İnsanı kolundan tutup sokağa atmazlar." (Halikarnas Balıkçısı)
- "Her zaman, saat on bir buçuk dedi mi kadın erkek, kol kola sokağa dökülürlerdi." (Peyami Safa)
- "Ben böyle şeye gelemem efendim... Ben canımı sokakta bulmadım efendim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol