Başında so olan 5 harfli 44 kelime var. So ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde so olan kelimeler listesine ya da sonu so ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında so bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SOLCU

  1. Sol görüşlü partilerin yandaşı olan (kimse)

SOYLU

  1. [sıfat] Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
    • "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
  2. İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
    • "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
  3. Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
    • "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)

SORUM

  1. [isim] Sorumluluk
    • "Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız." (Orhan Veli Kanık)

SONKİ
...
SOLUK

  1. [isim] Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
    • "Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Soluk aldığı bile hissedilmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ben, Falih'in tavsiyesi üzerine o gün saat üçe doğru soluğu başyaver Celal'in yanında almıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Ciğerlere hava alıp verme
    • "Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum." (Sermet Muhtar Alus)
  3. Tarz
    • "Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler."

SOMYA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylı kerevet
    • "Onu uyandıran hafif bir somya gıcırtısı olmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)

SORİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım
    • "A=B, B=C, C=D ise A=D'dir."

SOKRA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Güverte döşemelerinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık

SONDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Suyun herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç
  2. Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan uzunca ve ucu küt demir araç
  3. Vücudun içinde birikip dışarı atılamayan sıvıyı çekmek için kullanılan araç

SORTİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elektrik tesisatında lamba veya fiş konacak kolların her biri
    • "Bu evde yirmi sorti vardır."
  2. Çıkış

SOMAK

  1. [isim] Hayvanlarda yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü

SOYKA

  1. [isim] Ölünün üzerinden çıkan giysi

SOFYA
...
SOMUN

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yuvarlak ve şişkin ekmek
    • "Çocuk işe başlamadan Şaban amca bir çanak yoğurtla bir yarım somunu getiriyordu." (Halide Edip Adıvar)

SONUÇ

  1. [isim] Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
    • "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi." (Necati Cumalı)
    • "Çalışmaları sonuç vermedi."
  2. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
    • "Sınav sonucu."
    • "Görüşmelerden sonuç alınamadı."
  3. Öz, özet
  4. Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor
  5. Yazının veya sözün bitim bölümü

SONAR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Batmış olan nesnenin, yüzeye yakın balıkların yerini ve durumunu akustik dalgalarla belirleyen sistem
  2. Bu sistemden yararlanılarak yapılmış, denizaltılarda kullanılan cihaz

SOLOZ
...
SOĞUK

  1. [sıfat] Isısı düşük olan, sıcak karşıtı
    • "Bu el soğuktu ve titriyordu." (Peyami Safa)
    • "Soğuk almak yahut hırsızlara soyulmak tehlikesi de yok." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Suat ilgilerine heyecanla karşılık vermiyor, biraz uzak ve soğuk duruyordu." (Atilla İlhan)
    • "Bir cenaze alayında böyle bir latife az buçuk soğuk kaçmakla beraber pek yersiz de sayılmazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Üşütecek derecede ısısı olan
    • "Güneşli, soğuk bir gündü." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [isim] Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu
    • "Karın soğuğu başka bir tür soğuktur." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. [zarf] İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek
  5. Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz
    • "Soğuk tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar." (Refik Halit Karay)
  6. Sevimsiz veya yersiz, antipatik
    • "Bu soğuk, yavan sözler zevkimi rencide ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  7. Cinsel istek duymayan
    • "Soğuk bir kadın."

SOYMA

  1. [isim] Soymak işi

SOYUM
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü