Başında so olan 5 harfli 44 kelime var. So ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde so olan kelimeler listesine ya da sonu so ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında so bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SORUŞ
- ...
- SOYUT
-
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- "En soyut konuları çok çarpıcı somut örneklerle herkesin anlayacağı bir yalınlığa getirirdi." (Haldun Taner)
-
Anlaşılması, kavranılması güç
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- SOMUN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yuvarlak ve şişkin ekmek
- "Çocuk işe başlamadan Şaban amca bir çanak yoğurtla bir yarım somunu getiriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Yuvarlak ve şişkin ekmek
- SONUÇ
-
-
[isim]
Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi." (Necati Cumalı)
- "Çalışmaları sonuç vermedi."
-
Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
- "Sınav sonucu."
- "Görüşmelerden sonuç alınamadı."
-
Öz, özet
-
Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor
-
Yazının veya sözün bitim bölümü
-
[isim]
Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- SOKRA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Güverte döşemelerinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık
-
[isim]
Güverte döşemelerinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık
- SOFYA
- ...
- SOKMA
-
-
[isim]
Sokmak işi
-
[isim]
Sokmak işi
- SOLUŞ
-
-
[isim]
Solma işi veya biçimi
-
[isim]
Solma işi veya biçimi
- SOYKA
-
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
- SOYMA
-
-
[isim]
Soymak işi
-
[isim]
Soymak işi
- SONAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri
-
[isim]
Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri
- SORTİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Elektrik tesisatında lamba veya fiş konacak kolların her biri
- "Bu evde yirmi sorti vardır."
-
Çıkış
-
[isim]
Elektrik tesisatında lamba veya fiş konacak kolların her biri
- SOKUM
-
-
[isim]
Lokma
-
Yufka ekmeğinden yapılan dürüm
-
[isim]
Lokma
- SOMYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylı kerevet
- "Onu uyandıran hafif bir somya gıcırtısı olmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylı kerevet
- SONKİ
- ...
- SOLAK
-
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
-
[isim]
Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
- SORİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım
- "A=B, B=C, C=D ise A=D'dir."
-
[isim]
Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım
- SORUM
-
-
[isim]
Sorumluluk
- "Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Sorumluluk
- SONRA
-
-
[zarf]
Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı
- "Hadi sen git yağmur bastırmadan ben sonra gelirim." (Atilla İlhan)
-
Daha uzak ve ileri bir yerde
- "Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz
- "Evvela arabada, sonra sundurmada uyuyup dinlendiğime fena etmiştim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yoksa, aksi hâlde
- "Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır."
-
[isim]
Arkadan gelen bölüm veya zaman
- "Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı."
-
[zarf]
Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı
- SOYLU
-
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
-
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
-
Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil