Sonunda sip olan 11 kelime var. SİP ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sip olan kelimeler listesine ya da başında sip olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
LİSANIMÜNASİP
MÜTENASİP, NAMÜNASİP
MUHTESİP, MÜNTESİP, PARTİSİP
MUHASİP, MÜNASİP, PRENSİP
TENSİP
NASİP
P S İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
PİS
2 Harfli Kelimeler
İP, İS, Pİ, Sİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LİSANIMÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşısındakinin kolayca anlayabileceği dil ve üslup
-
[isim]
Karşısındakinin kolayca anlayabileceği dil ve üslup
- MÜTENASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Orantılı, oranlı, uygun
-
[sıfat]
Orantılı, oranlı, uygun
- NAMÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uygunsuz
- "Bazı kimseler, bana müracaat ederek bu namünasip hâllerden şikâyet ettiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Uygunsuz
- MUHTESİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru
-
[isim]
İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru
- MÜNTESİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmiş olan
-
İlgisi bulunan, ilgili
-
[sıfat]
Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmiş olan
- PARTİSİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sıfat-fiil
-
[isim]
Sıfat-fiil
- MUHASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayman
-
[isim]
Sayman
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- PRENSİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İlke
- "Bunlar için esaslı bir prensip kararı alınmalıdır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İlke
- TENSİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaraştırma
- "Benim tensip edeceğim yerde, bir yüzümü görsün, kâfiymiş." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Yaraştırma
- NASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mı?" (Halide Edip Adıvar)
- "Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
- "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." (Aka Gündüz)
- "Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış." (Salâh Birsel)
- "Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." (Halide Edip Adıvar)
- "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." (Refik Halit Karay)
-
Kısmet, talih, baht
- "Tembellerin nasibi aç kalmaktır."
-
Günlük kazanç
-
[isim]
Birinin payına düşen şey