Başında sar olan 8 harfli 38 kelime var. Sar ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sar olan kelimeler listesine ya da sonu sar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında sar bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A R S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AR, AS, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SARIASMA

  1. [isim] Ötücü kuşlar takımının, sarıasmagiller familyasından, parlak sarı tüylü, kara kuyruklu bir kuş türü, sarıcık (Oriolus oriolus)

SARAYÖNÜ
...
SARIÇALI

  1. [isim] Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, çiçekleri sarı, meyvesi ekşi ve kırmızı renkte, kabuğu ve kökü solucan düşürücü ilaç olarak kullanılan bir bitki, kadıntuzluğu, çobantuzluğu, amberbaris (Berberis vulgaris)

SARSILMA

  1. [isim] Sarsılmak işi
  2. Etkilenme
    • "Onu kaybettiğimiz zaman sarsılmamız da hayatımızda büyük bir yeri olduğunu gösterir." (Hasan Âli Yücel)

SARMAŞIK

  1. [isim] Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
    • "Rüzgârın balkon sarmaşıklarında ıslıklar çaldığı bir akşamdı." (Atilla İlhan)

SARDOĞAN

  1. [isim] Sarı renkli bir tür doğan

SARSINTI

  1. [isim] Sarsılma işi, birden sallanma
    • "Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi." (Haldun Taner)
  2. Titreme, titreyiş
    • "Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Deprem
  4. Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri
    • "İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı."
  5. Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
    • "Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar." (Necati Cumalı)
  6. Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü, sadme

SARIAĞIZ

  1. [isim] Gölge balığıgillerden, ağzının içi sarı, büyük pullarla örtülü bir balık türü, denizgüzeli (Sciaena aquilla)

SARACİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Deri, muşamba vb.nden yapılan bavul, çanta cüzdan, kemer vb. ürün
  2. Deri, muşamba vb.nden bavul, çanta cüzdan, kemer vb. ürün yapma işi

SARDALYA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Hamsigillerden, konservesi ve tuzlaması yapılan, gümüş renginde, pullu ve 10-15 cm boyunda, küçük bir balık, ateş balığı (Clupea pilchardus)

SARDIRMA

  1. [isim] Sardırmak işi

SARDUNYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çoğunlukla pembe çiçekler açan, sardunyagillerden bir süs bitkisi (Geranium)

SARILMAK

  1. [nsz] Sarma işi yapılmak
    • "Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." (Refik Halit Karay)
  2. [-e] Bir şeyin üzerine bir veya birkaç kez dolanmak
  3. [-e] Kollarını dolamak, kucaklamak
    • "Hasan tiril tiril titriyor, anasına sarılıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Bütün gücü ile ele almak
  5. Hemen yapmaya koyulmak, girişmek
    • "Hemen kaleme sarıldım, benim güzel kardeşim, sana geçen bir ayda başımdan geçenleri yazacağım." (Memduh Şevket Esendal)
  6. Büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek
    • "İkinci sınıfa geçtikten sonra derslerine daha fazla sarılmıştır." (Falih Rıfkı Atay)

SARARTIŞ
...
SARAÇLIK

  1. [isim] Saracın işi veya mesleği

SARGISIZ

  1. [sıfat] Sargısı olmayan

SARFİYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Harcanan şeylerin tümü, harcama, masraf
    • "Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar." (Refik Halit Karay)

SARİHLİK
...
SARIHANİ

  1. [isim] Hanigillerden, uzunluğu 25 cm kadar olan bir Akdeniz balığı (Epinepheles gigas)

SARARMAK

  1. [nsz] Sarı olmak, rengi sarıya dönmek
    • "Her sabah ağaçların sararan yapraklarıyla pek güzel olan karşıki dağlara bakarak uyanıyorum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Sokakları dolduran sayılmaz şapkaların zalimce, kurnaz ve namussuz gölgelerinde sararmış solmuş." (Ömer Seyfettin)
  2. Korku, üzüntü, coşku vb. sebeplerle yüzün rengi solmak
    • "Malı mülkü varken, hiçbir sıkıntısı yokken üzüntüsünden zayıflıyor, sararıp soluyordu." (Ömer Seyfettin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü