Sonunda s olan 5 harfli 162 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CÜLUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hükümdarlık tahtına çıkma, tahta oturma
-
[isim]
Hükümdarlık tahtına çıkma, tahta oturma
- LAHOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi
-
[isim]
Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi
- MEBUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Milletvekili
- "Söz istemişken unutulan bir mebus tekrar söz istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Milletvekili
- HALAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden, bir şeyden kurtulma, kurtuluş
-
[isim]
Bir yerden, bir şeyden kurtulma, kurtuluş
- KUDAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. İsa'nın havarileriyle birlikte yediği son yemeği anmak için, Hristiyanların kilisede bir kap içinde ekmek ve şarabı kutsayarak yaptıkları tören, liturya
-
[isim]
Hz. İsa'nın havarileriyle birlikte yediği son yemeği anmak için, Hristiyanların kilisede bir kap içinde ekmek ve şarabı kutsayarak yaptıkları tören, liturya
- SEANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir meslek veya sanat adamının yaptığı işle ilgili olarak harcadığı süre
- "Ressam portresini üç seansta tamamladı."
-
Gösterim
- "... film seansları için gruplar bir kapı aralığında kümeleşir." (Haldun Taner)
-
Aralıksız bir iş için harcanan süre
-
[isim]
Bir meslek veya sanat adamının yaptığı işle ilgili olarak harcadığı süre
- CASUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ajan
- "Ortalığı karıştırmak isteyen yabancı kimseler, askerlik casusları burada oturur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ajan
- TEMAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- "Etrafımda uçları birbirine temas etmiş hilallerden müteşekkil bir daire vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet
- "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şiiri iyi okuyanlarla fena okuyanlar arasındaki esaslı farka temas ettik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Değinme, sözünü etme, bahsetme
- "O konuya hiç temas edilmedi."
-
Gidip gelme, ulaşım, bağlantı
- "İki şehir arasında temas kesildi."
-
Dokunma
-
[isim]
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
- KISAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
- PİYES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oynanmak için yazılmış eser, tiyatro eseri veya oyunu, oyun
- "Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik, sevdiğimiz piyesleri seyrederdik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Oynanmak için yazılmış eser, tiyatro eseri veya oyunu, oyun
- KÜMES
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer
- "Ne kümeste tavuk bırakırmış ne ahırda hayvan ne de ağılda koyun..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Ufak ev
- "Biriktirdiğimiz para ile bir kümes edindik."
-
[isim]
Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer
- STEPS
- ...
- ELMAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
- "Elmas gibi kalbi var. Elmas gibi bir çocuk."
-
Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş
- "Eline geçen elması eve taşıyor, içi kasalı aynalı dolaba kutu kutu istif ediyormuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu taşlarla yapılmış
- "Elmas küpe."
-
Elmastıraş
-
[isim]
Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
- OFRİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Salepgillerden, çiçekleri sinek, örümcek gibi birtakım böcekleri andıran, yumrulu, otsu bir bitki (Ophrys)
-
[isim]
Salepgillerden, çiçekleri sinek, örümcek gibi birtakım böcekleri andıran, yumrulu, otsu bir bitki (Ophrys)
- MUNİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan
-
Cana yakın, uysal, sevimli
- "Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Uygun
- "Bu fikir birdenbire bana o kadar munis, yapılabilmesi o kadar kolay göründü ki hemen yola düştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan
- TALAS
- ...
- AKPAS
-
-
[isim]
Lahana, turp, şalgam, karnabahar vb. bitkilerin kök dışındaki bütün bölgelerine yerleşebilen, özellikle semizotugillerde karşılaşılan yosunumsu mantar (Albugo candida)
-
[isim]
Lahana, turp, şalgam, karnabahar vb. bitkilerin kök dışındaki bütün bölgelerine yerleşebilen, özellikle semizotugillerde karşılaşılan yosunumsu mantar (Albugo candida)
- EFSUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Yazık, eyvah
-
[ünlem]
Yazık, eyvah
- İHLAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temiz sevgi ve yürekten bağlılık
-
İbadetlerdeki içtenlik
-
[isim]
Temiz sevgi ve yürekten bağlılık
- İFLAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık
- "Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu." (Necati Cumalı)
- "Ayna ithal edermiş, sonra iflas etmiş, az buçuk oynatmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yenilgiye uğrama, değerini yitirme
-
İşlevini veya görevini yapamama
-
[isim]
Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık