Sonunda s olan 5 harfli 162 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜŞES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dükün karısı
-
[isim]
Dükün karısı
- KİMÜS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yemeklerin mide öz suyuyla karıştıktan sonra aldığı durum
-
[isim]
Yemeklerin mide öz suyuyla karıştıktan sonra aldığı durum
- PİNES
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
- MİTOS
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Mit
-
[isim]
Mit
- KİLÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan
-
[isim]
Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan
- MAPUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mahpus
-
Mapushane, cezaevi, hapishane
- "Mapuslarda çürüyemem / Başımı belaya sokma benim." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Mahpus
- HARİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açgözlü
-
[sıfat]
Açgözlü
- NEFİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öz varlık, kişilik
- "Çoğunu kendi nefsini kurtarmak için öldürmüştü." (Ömer Seyfettin)
- "Nefsine uyanların, zevkten başka bir şey tanımayanların, hayvanlardan ne farkı var?" (Ömer Seyfettin)
- "Riyakârlığı da bir türlü nefsine yediremiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İnsanın yeme içme vb. gereksinimlerinin bütünü
-
[isim]
Öz varlık, kişilik
- MELAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
- TERES
-
-
[isim]
Pezevenk
-
[isim]
Pezevenk
- ELİPS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bütün noktalarının odak denilen belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan kapalı eğri, oval
-
Eksilti
-
[isim]
Bütün noktalarının odak denilen belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan kapalı eğri, oval
- HUSUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konu, madde
- "Mallarımın idaresi hususunda kendisinden hiçbir yardım esirgemiyorlar." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Özellik, yön
- "Şu hususu da gözden uzak tutmamalı."
-
[isim]
Konu, madde
- BEKAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çulluk
-
[isim]
Çulluk
- FETÜS
-
-
[isim]
Embriyonun gelişimini büyük ölçüde tamamladığı, bütün organ taslaklarının oluştuğu üçüncü aydan doğuma kadarki durumu
-
[isim]
Embriyonun gelişimini büyük ölçüde tamamladığı, bütün organ taslaklarının oluştuğu üçüncü aydan doğuma kadarki durumu
- ATLAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş, saten
-
[isim]
Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş, saten
- HAVAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelikler, özellikler
-
Kendilerini halktan ayrı ve üstün sayan, kendilerinde bir çeşit ayrıcalık gören kimseler, avam karşıtı
-
[isim]
Nitelikler, özellikler
- PAYAS
- ...
- LEMİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma
-
[isim]
El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma
- AFTOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gönül eğlendiren kimse
- "Delikanlının sarı kıvırcık saçlı aftosu bile bu seslere alışık olduğu hâlde ürktü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gönül eğlendiren kimse
- MAKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
- "Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını." (Necati Cumalı)
-
Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
-
Birbirini kesen demir yolu kavşağı
-
Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
-
Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
-
Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
-
Çalma, kırpma
-
Dirsek
-
Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
-
Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı