Sonunda s olan 3 harfli 38 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FOS
-
-
[sıfat]
Çürük, temelsiz, boş, kof
-
[sıfat]
Çürük, temelsiz, boş, kof
- NAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklık, açık ve kesin yargı
-
Dogma
-
[isim]
Açıklık, açık ve kesin yargı
- KÖS
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul
- "Politikacılar onun olumlu isteklerini kös dinler mi, dinlemezler mi o zaman görürüz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul
- MİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel koku
- "Hava mis gibi çam kokuyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Güzel koku
- HİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygu
- "Birisi duygularına, hislerine kulak verir, öteki hile ve desise seslerine ..." (Burhan Felek)
- "Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim." (Ömer Seyfettin)
- "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı bir garson hemen yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Duyu
-
Sezgi, sezme
-
[isim]
Duygu
- SÜS
-
-
[isim]
Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek
- "Bu zannını bir çeşit materyalist felsefeye uydurarak ona yüksek bir entelektüalizm süsü verirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Süsleme veya süslenme işi
- "Süse düşkün."
-
Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı
- "Divan şiiri süse önem vermiştir."
-
Güzellik veren, güzelleştiren şey
- "Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek
- PAS
-
-
[isim]
Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde
- "Kapılardan ve kilitlerden paslar dökülüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı veya kahverengi lekeler
- "Hokkaların içinde mürekkep kurumuş, kalemler pas tutmuştu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı
-
Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka, bar
- "Hastanın dilindeki pas."
-
[isim]
Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde
- TIS
-
-
[isim]
Kaz, kedi, yılan vb.nin çıkardığı ses
-
[isim]
Kaz, kedi, yılan vb.nin çıkardığı ses
- TOS
-
-
[isim]
Alın veya boynuzla vuruş
- "Bir tos vurduğu gibi kapıyı darmadağın ederek fırlıyor."
-
[isim]
Alın veya boynuzla vuruş
- BAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
En kalın erkek sesi
-
Sesi böyle olan sanatçı
-
En kalın sesli orkestra çalgısı
-
[isim]
En kalın erkek sesi
- POS
-
-
[sıfat]
Gür ve uzun (bıyık)
-
[sıfat]
Gür ve uzun (bıyık)
- PİS
-
-
[sıfat]
Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
-
Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan
- "Lağım suları pistir."
-
Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı
- "Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çirkin, sevimsiz olan
- "Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Dinleyenleri utandıracak durumda olan (söz)
- "Pis sözler."
-
İçinden çıkılması çok güç, karışık
- "Pis bir iş."
-
[sıfat]
Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
- PUS
-
-
[isim]
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
- "Ortalığa ilk pus düşer düşmez dönüş saatini sezmiş gibi köy yönüne geçti ve bekledi." (Abbas Sayar )
-
Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk veya sakıza benzeyen madde
-
Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek veya kurt yuvası
-
Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun
-
Bazen meme başında oluşan kabuk
-
[isim]
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
- SİS
-
-
[isim]
Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman
- "Kalkuta'yı süt mavisi bir akşam sisi kaplıyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman
- KÜS
-
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- "Bu sınıfta küs çocuklar var."
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- KAS
-
-
[isim]
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
- "Kol kasları. Kalp kası."
-
[isim]
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
- KES
-
-
[isim]
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
-
[isim]
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
- ÇİS
-
-
[isim]
Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
- "Çis, hekimlikte müshil olarak kullanılır."
-
[isim]
Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
- RUS
- ...
- TAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap
- "Tası tarağı toplayıp ortalıktan usul usul tüyüyorsunuz." (Tomris Uyar)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
- "İki tas pirinç."
-
Başa giyilen metal koruyucu
- "Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap