Başında s olan 5 harfli 505 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SASON
- ...
- SEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
-
Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
- SÖLOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
- SAKIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Düşen, düşmüş
-
Hükmü kalmamış, eski önemini yitirmiş
-
[isim]
Düşük
-
[sıfat]
Düşen, düşmüş
- SALTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu
-
[isim]
Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu
- SESLİ
-
-
[sıfat]
Sesi olan, ses çıkaran
-
[zarf]
Ses çıkararak
-
Ünlü
-
[sıfat]
Sesi olan, ses çıkaran
- SIRMA
-
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- "Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan
- "Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır." (Salâh Birsel)
-
Rütbe gösteren şerit
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- SONAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri
-
[isim]
Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri
- SALMA
-
-
[isim]
Salmak işi
- "Sokaklarda salma geziyor."
- "Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar." (Ragıp Akyavaş)
-
Pirinçle pişirilen bir tür yemek
- "Midye salması."
-
Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
-
Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
-
Kuşların üretilmesine ayrılan oda
-
[sıfat]
Başıboş gezen (hayvan)
- "Salma sığır."
-
[sıfat]
Sürekli akan (su)
-
Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri
-
[isim]
Salmak işi
- SAVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
- SÜNGÜ
-
-
[isim]
Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah
- "Cephane suyunu çekti. Süngü hücumuna kalkılacak." (Atilla İlhan)
-
Mezar başına nişan olarak dikilen sırık
-
Isıtma kazanında kömürün karıştırılmasını sağlayan demir çubuk
-
Kavlakları düşürmek için kullanılan sivri uçlu, uzun çelik çubuk
-
[isim]
Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah
- SABAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sabahleyin
- "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu koskoca şehirde açlıktan ölecek değilim ya? Sabah ola hayrola. Bir çaresini bulurum elbet." (Orhan Hançerlioğlu)
- "Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sabah ezanı
-
Sabah namazı
- "Sabahı kıldım."
-
[zarf]
Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman
- "Bütün ev işlerini sabah bitirdim."
-
[isim]
Sabahleyin
- SİNLE
-
-
[isim]
Mezarlık
-
[isim]
Mezarlık
- SORİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım
- "A=B, B=C, C=D ise A=D'dir."
-
[isim]
Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım
- SOYUŞ
-
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
- SİCİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Resmî belgelerin kaydedildiği kütük
-
Görevlilerin her türlü durumlarının işlendiği dosya
- "Sicil ve bürokrasi baskı ve sıkısına pek gelemezdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Resmî belgelerin kaydedildiği kütük
- SINAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sanayi ile ilgili
-
[sıfat]
Sanayi ile ilgili
- SİVRİ
-
-
[sıfat]
Ucu keskin ve batıcı olan
- "Sivri gagasından kelimeler çıkarken sanki birer ok oluyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ucuna doğru gittikçe incelen
- "Aşağıda gördüğümüz dik ve sivri bir binanın üst katında çay içmeye gideceğiz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Palamut
-
Genel tutumun veya geleneklerin dışında kalan, göze batıcı özelliği olan, aşırı
- "Sivri uçlar. Sivri bir adam."
-
[sıfat]
Ucu keskin ve batıcı olan
- SİYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
- STEPS
- ...