Başında s olan 4 harfli 150 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ses
- "Alenen ortaya çıkmak ve milletin hukuku namına, yüksek seda ile bağırmak ve bütün milleti bu sedaya iştirak ettirmek lazımdır." (Atatürk)
-
[isim]
Ses
- SALA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanları bayram veya cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua
- "Su salası, gündüz, vakitli vakitsiz verilirdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Müslümanları bayram veya cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua
- SARİ
-
-
[isim]
Hint kadınlarına özgü giysi
-
Bu giysinin yapıldığı kumaş
- "Sari denir kumaşa bürünen, ayağı bilezikli ve burunları incili veya mücevherli kadınlar..." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Hint kadınlarına özgü giysi
- SABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük çocuk
- "İki yaşında bir sabi masumluğuyla annemin yanına gidecek ve dizlerine kapanacaktır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Küçük çocuk
- SEVİ
-
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk
- "Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için." (Yunus Emre)
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk
- SÖKE
- ...
- SAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Katıksız, duru, temiz
-
Net
-
[zarf]
(sa:'fi) Yalnız olarak, yalnız, sadece
-
[sıfat]
Katıksız, duru, temiz
- SAFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bakınız sefa
-
[isim]
Bakınız sefa
- SİNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Göğüs
- "Onlar hızla geçer veya düşer; musibeti sineye çekmek millete düşer." (Talât Halman)
-
Gönül, yürek
- "Elif kaşlarını çatar / Gamzesi sineme batar." (Karacaoğlan)
-
Bağır, iç
- "Hangi semtin eczanesi bu kadar değerli insanı sinesinde toplayabilmiştir?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Göğüs
- SIRF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yalnızca
- "Sırf vazife diye yaptığım bu ufak tefek hizmetler boşa gitti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tümüyle, bütün olarak, büsbütün
- "Kâhinliğimin sırf bir tesadüfe dayandığı oy birliği ile kabul edildi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Yalnızca
- SOPA
-
-
[isim]
Kalın değnek
- "Erkekler ellerine birer sopa aldılar, köy halkı peşlerinde dere içine koştular." (Halide Edip Adıvar)
- "Şu budalaya bir sopa çekin de bir daha para kazanmadan gurbette kalmayı öğrensin." (Ömer Seyfettin)
-
Dayak, kötek
-
[isim]
Kalın değnek
- SAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçkili toplantılarda içki dağıtan kimse
-
[isim]
İçkili toplantılarda içki dağıtan kimse
- SÖBE
-
-
[sıfat]
Biçimi yumurta gibi olan, beyzi, oval
-
[sıfat]
Biçimi yumurta gibi olan, beyzi, oval
- SOBE
-
-
[isim]
Genellikle kovalamaca, saklambaç vb. çocuk oyunlarında, ebeden önce davranıp daha önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığında söylenen söz
-
[isim]
Genellikle kovalamaca, saklambaç vb. çocuk oyunlarında, ebeden önce davranıp daha önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığında söylenen söz
- SEZÜ
-
-
[isim]
Mantar meşesi
-
[isim]
Mantar meşesi
- SLAV
- ...
- SAĞI
-
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
- SUVA
- ...
- SİTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi
-
Şehir
-
Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi
-
İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet
-
Kişi veya kuruluşların Genel Ağ'da oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici sayfalar
-
[isim]
Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi
- SPOT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü
-
Toptancıdan bir malı çok miktarda veresiye aldıktan sonra piyasada değerinden daha aşağıya peşin olarak satma
-
Dar bir alana çok güçlü ışık yöneltebilen stüdyo lambası, ışıntı lambası, reklam ışıntısı
- "İkinci bir spot yanmıştı şimdi, sahneyi şöyle bir tarayıp üst kısımları aydınlattı." (Nazlı Eray)
-
[isim]
Herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü