Başında sı olan 6 harfli 34 kelime var. Sı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sı olan kelimeler listesine ya da sonu sı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIVAMA
-
-
[isim]
Sıvamak işi
-
[sıfat]
Sıvanır gibi üstüne kaplanmış, örtülmüş veya çok sık takılmış
- "Sıvama pırlanta bir taç."
-
[zarf]
Zemini hemen hiç görülmeyecek kadar kaplanmış, örtülmüş veya takılmış olarak
-
[zarf]
Ağzına kadar, silme
- "Bardağı sıvama doldurdu."
-
[isim]
Sıvamak işi
- SIZILI
-
-
[sıfat]
Sızısı olan
- "Yazıya geçirmiş olduğu dinmez sızılı aşkı okudukça kendi hayatlarımızın belki başka bir rüyada solumaya koyulduklarını hissediyoruz." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Sızısı olan
- SIHHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlık, esenlik
- "Sıhhati yerinde imiş, bir çocuğu daha olmuş." (Refik Halit Karay)
- "Bir adım geriye çekilir, iç rahatlığıyla koltuktan kalkan müşteriye sıhhatler olsun, derdi." (Necati Cumalı)
-
Doğruluk
-
[isim]
Sağlık, esenlik
- SIĞMAK
-
-
[-e]
Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek
- "Bir tavla zarı kadar küçücük eve / Bir kadın iki çocuk nasıl sığar?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Uygun olmak
- "Bu davranışın ne akla ne mantığa ne de insanlığa sığar!"
- "Kin başka, aşk başkadır, kızım! Muhabbete cinayet sığmaz." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek
- SIKICA
-
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- "İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- SIYRIK
-
-
[isim]
Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
-
Sıyrılmış yer
-
[sıfat]
Yüzeyinden bir parça sıyrılmış olan
-
[sıfat]
Utanması olmayan
-
[isim]
Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
- SIRTÇI
-
-
[isim]
Hamal
-
[isim]
Hamal
- SIRALI
-
-
[sıfat]
Sıralanmış, düzenlenmiş, dizili
- "İki yanda uzun boylu narin andızlar sıralıydı." (Cahit Uçuk)
-
Yere, zamana, konuya, yönteme uygun olan
- "Sıralı konuşma."
-
[sıfat]
Sıralanmış, düzenlenmiş, dizili
- SIVACI
-
-
[isim]
Duvarları sıvayan kimse
-
[isim]
Duvarları sıvayan kimse
- SIRSIZ
-
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmemiş, sırı (I) olmayan
- "Sırsız küp."
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmemiş, sırı (I) olmayan
- SIRIMA
-
-
[isim]
Sırımak işi
-
[isim]
Sırımak işi
- SIRACI
-
-
[isim]
Dört kişilik saz heyeti
-
Esas çalgı takımı gelmediğinde onların yerine saz çalan ve türkü okuyan kimse
- "Sıracı elinde kemanla ayağa kalkarak..." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Dört kişilik saz heyeti
- SINCAN
-
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
- SINAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zanaat
-
[isim]
Zanaat
- SIRPÇA
- ...
- SIÇMAK
-
-
[nsz]
Dışkıyı vücuttan dışarı atmak
-
Bozmak, berbat etmek
-
[nsz]
Dışkıyı vücuttan dışarı atmak
- SILACI
-
-
[isim]
Memleketine, doğup büyüdüğü yere dönerek yakınlarına kavuşan kimse
- "Sılacıların hepsi, Durmuş gibi on parasız evlerine döndüler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Memleketine, doğup büyüdüğü yere dönerek yakınlarına kavuşan kimse
- SIKMAK
-
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
- "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."
-
Dar gelmek
- "Belimi sıktı kemer." (Halk türküsü)
-
Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
- "Yangına su sıkmak."
-
Silahla ateş etmek
- "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
- "Çocuğu çok sıkıyorlar."
-
Sıkıntı vermek
- "... ihtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım." (Ömer Seyfettin)
-
Yalan söylemek
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- SIZICI
-
-
[sıfat]
Sızma niteliği olan
-
[sıfat]
Sızma niteliği olan
- SIĞLIK
-
-
[isim]
Sığ olma durumu
-
Sığ yer
- "İskelenin beri yanındaki sığlıktan yürüdük." (Mahmut Yesari)
-
Yüzeyde kalma durumu, derine inmeme durumu
-
[isim]
Sığ olma durumu