Renk Vermek (Veya Katmak)
-
çamaşır rengi solmak
- "Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu." (Aka Gündüz)
- "Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi." (Ömer Seyfettin)
- "Fakat Hacı İlhami Efendi ile kızını en çok çekemeyenler bile onların vakur bir vaziyet aldıklarını, her ne olursa olsun, ele güne renk vermediklerini itirafa mecbur oldular." (Halide Edip Adıvar)
- "Rengi uçmuş kenarları yenmiş ... bir fotoğrafı var." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
neşe, canlılık veya değişiklik kazandırmak
- "İşin rengi değişti."
- "O bunu dostuna duyduğu hayranlığa yeni bir renk katmak sevinci ile yapıyordu." (Haldun Taner)
- "Kadınlar da bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar, Tevfik'in rengi uçtu, dudakları titredi." (Halide Edip Adıvar)