Sonunda re olan 5 harfli 51 kelime var. RE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde re olan kelimeler listesine ya da başında re olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÜKRE
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Öfke veya cinsel istek yüzünden saldırıcı bir durum alan (hayvan)
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Öfke veya cinsel istek yüzünden saldırıcı bir durum alan (hayvan)
                    
                    
- ANTRE
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Giriş
                    
                    - "Antrede duran portmantonun aynasına göz attı." (Refik Halit Karay)
 
- 
                    
                        Başlangıç yemeği
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Giriş
                    
                    
- İDARE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Yönetme, yönetim, çekip çevirme
                    
                    - "Aramızdan biri mesela ev sahibi Kâzım Bey müzakereyi idare etsin." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Ülke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü
                    
                    - "Lakin siz, yine sabaha kadar kalacakmışız gibi idare edin mumu." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya makam
                    
                    - "Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanım'ın Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı." (Haldun Taner)
- "Evler ve dükkânların Ahmet'i idare edeceği belli idi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Bir kurumun işlerini yürüten kurul
                    
                    - "Gazete idaresi tarafından zarf kazara açılmış." (Peyami Safa)
- "Bu kumaşı o fiyata veremem; idare etmez."
 
- 
                    
                        Tutum
                    
                    - "Bir şeyi idare ile kullanmak."
 
- 
                    
                        İdare kandili veya lambası
                    
                    
- 
                    
                        Hoş görme, göz yumma
                    
                    
- 
                    
                        Yetinme
                    
                    - "Bu son hatıralarla sonuna kadar idareye çalışıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yönetme, yönetim, çekip çevirme
                    
                    
- KEKRE
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
                    
                    
- OMBRE
- ...
- DAİRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
                    
                    - "Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş." (Halit Fahri Ozansoy)
 
- 
                    
                        Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri
                    
                    - "Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi." (Refik Halit Karay)
 
- 
                    
                        Bu kuruluşların içinde çalıştıkları yapı
                    
                    
- 
                    
                        Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
                    
                    - "Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler." (Memduh Şevket Esendal)
 
- 
                    
                        Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü
                    
                    - "Mantık dairesinde konuşmak."
 
- 
                    
                        Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
                    
                    
- 
                    
                        Saz takımında usul vurmaya yarayan tef
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
                    
                    
- GEBRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Atı tımar etmekte kullanılan kıldan kese
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Atı tımar etmekte kullanılan kıldan kese
                    
                    
- GÜBRE
- 
    Kelime Kökeni : Rumca - 
                        [isim]
                    
                        Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
                    
                    - "Dünyanın masrafını yapmış, araba araba toprak, gübre taşıtmıştır." (Tarık Buğra)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
                    
                    
- LİBRE
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi
                    
                    
- KEMRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Gübre, tezek
                    
                    
- 
                    
                        Deride kalınlaşmış kir tabakası
                    
                    
- 
                    
                        Başta olan kepek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Gübre, tezek
                    
                    
- AŞURE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
                    
                    
- LİTRE
- 
    Kelime Kökeni : Yunanca - 
                        [isim]
                    
                        Sıvıları ölçmede kullanılan, bir desimetreküp hacminde ölçü birimi
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bu birimde bir kabın alabileceği miktarda olan
                    
                    - "Şimdi yedek iki litre kan var elimizde." (Necati Cumalı)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sıvıları ölçmede kullanılan, bir desimetreküp hacminde ölçü birimi
                    
                    
- NEKRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci
                    
                    - "Nekre ve zarif, iyi bir hatipti." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci
                    
                    
- FİTRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası
                    
                    
- DEVRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Dönem
                    
                    - "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." (Aka Gündüz)
- "Devlet Bakanı borçların eritileceğini, dış borçlanma için bankaların ve özel sektörün devreye alınacağını kaydetti."
 
- 
                    
                        Çevrim
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Dönem
                    
                    
- SÜTRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Perde, örtü
                    
                    
- 
                    
                        Evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne
                    
                    
- 
                    
                        Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Perde, örtü
                    
                    
- AVARE
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak
                    
                    - "Avare insanlar."
- "Aşkıyla avare olduğum komşu güzeli." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak
                    
                    
- ESİRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Dişi tutsak
                    
                    
- 
                    
                        Cariye, dişi köle
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Dişi tutsak
                    
                    
- ZÜHRE
- ...
- KİTRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Gevenden çıkarılan bir tür zamk, kestere
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Gevenden çıkarılan bir tür zamk, kestere
                    
                    
