Sonunda re olan 4 harfli 38 kelime var. RE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde re olan kelimeler listesine ya da başında re olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞİRE
- ...
- PARE
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Parça, kısım
                    
                    
- 
                    
                        Tane, adet
                    
                    - "Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi / Yeni doğmuş ayı gördükleri yerden geliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Parça, kısım
                    
                    
- İBRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne
                    
                    - "Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor." (Çetin Altan)
 
- 
                    
                        Çam, ardıç, sedir vb. ağaçların yaprağı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne
                    
                    
- PÜRE
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Sebzeyi, eti ezerek veya süzgeçten geçirerek elde edilen ezme
                    
                    - "Patates püresi. Kestane püresi."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sebzeyi, eti ezerek veya süzgeçten geçirerek elde edilen ezme
                    
                    
- TÜRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Adalet
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Adalet
                    
                    
- İÇRE
- 
    - 
                        [zarf]
                    
                        İçinde
                    
                    - "Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." (Muhibbî)
 
 
- 
                        [zarf]
                    
                        İçinde
                    
                    
- SÜRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
                    
                    - "Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız." (Turan Oflazoğlu)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
                    
                    
- KORE
- ...
- KÜRE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Bütün noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı cisim
                    
                    
- 
                    
                        Yeryüzü, dünya
                    
                    - "Ben de yıldızlar gibi, küre gibi, ben de yalnız ve herkese uzaktım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bütün noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı cisim
                    
                    
- TÖRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet
                    
                    - "Töre anlayışları bu bilinçlilikleriyle pekişmiştir." (Necati Cumalı)
 
- 
                    
                        Bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet
                    
                    
- ÇARE
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
                    
                    - "Sonra aklına daha emin bir çare gelmiş gibi ters yüzü geri döndü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.." (Mahmut Yesari)
 
- 
                    
                        Tedavi yolu, deva
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
                    
                    
- DERE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu
                    
                    
- 
                    
                        Bu akarsuyun yatağı
                    
                    
- 
                    
                        İki dağ arasındaki uzun çukur
                    
                    
- 
                    
                        Damlarda yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko veya kiremit yol
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu
                    
                    
- SERE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele
                    
                    
- BERE
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık
                    
                    - "Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık
                    
                    
- FİRE
- 
    Kelime Kökeni : Rumca - 
                        [isim]
                    
                        Her tür ticari malda kuruma, dökülme, bozulma vb. sebeplerle eksilme, ağırlık yitimi
                    
                    - "Sabun kuruyunca çok fire verir."
 
- 
                    
                        Bir iş yapılırken çıkan artık parça
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Her tür ticari malda kuruma, dökülme, bozulma vb. sebeplerle eksilme, ağırlık yitimi
                    
                    
- PİRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
                    
                    - "Onların başıboş duygusallıklarının deve yaptığı pireleri, büyüttükleri sorunlarını çözümlemeye çaba harcamıyor muyuz?" (Haldun Taner)
- "Hem o kadar nişancıdır ki pireyi gözünden vurur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
                    
                    
- ÜZRE
- 
    - 
                        [edat]
                    
                        Bakınız üzere
                    
                    
 
- 
                        [edat]
                    
                        Bakınız üzere
                    
                    
- İARE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Eğreti, ödünç
                    
                    - "Bu iare tuvaletiyle, kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı." (Peyami Safa)
 
- 
                    
                        Eğreti verme, ödünç verme
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Eğreti, ödünç
                    
                    
- GÜRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Çiftleşmek isteyen kısrak veya dişi eşek
                    
                    
- 
                    
                        Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kuvvetli, dinç
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Çekingen, korkak, ürkek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Çiftleşmek isteyen kısrak veya dişi eşek
                    
                    
- ESRE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
                    
                    
