Başında re olan 5 harfli 36 kelime var. Re ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde re olan kelimeler listesine ya da sonu re ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında re bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- REFLÜ
- ...
- RECİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşa tutma, taşa tutarak öldürme
-
[isim]
Taşa tutma, taşa tutarak öldürme
- RESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- "Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." (Tarık Buğra)
- "Beş dakika beklerse vapuru kaçırdığının resmidir." (Haldun Taner)
-
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat
- "Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Fotoğraf
- "Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı." (Aka Gündüz)
-
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç
- "Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tören
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- REJİM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yönetme, düzenleme biçimi, düzen
- "Hiç kimse Türkiye'de normal, sürekli ve dengeli bir basın rejimi yaşamış olduğunu iddia edemez." (Burhan Felek)
-
Diyet
- "Sıkı bir rejim takip etmelidir." (Refik Halit Karay)
-
Bir devletin yönetim biçimi
- "Birinci Dünya Harbi'nden beri dünyanın temellerini sarsan totaliter rejimlerin hiçbiri lehinde beyanatta bulunmuş değildir." (Halide Edip Adıvar)
-
Akarsu debisinin yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümü
-
[isim]
Yönetme, düzenleme biçimi, düzen
- REVAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstü örtülü, önü açık yer, sundurma
-
[isim]
Üstü örtülü, önü açık yer, sundurma
- RESMİ
- ...
- REVAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürüm
- "Geniş pencereli, manzaralı salonlar revaçta." (Refik Halit Karay)
- "Yememek herkesin elinden geldiği için sıskalaşmak revaç buldu." (Refik Halit Karay)
- "Sakal ve bıyığın revaçta olduğu bir dönemden geçmedik değil!" (Haldun Taner)
-
[isim]
Sürüm
- RESİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Su düzeyindeki sıra kayalar
-
[isim]
Su düzeyindeki sıra kayalar
- REMİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sembol, rumuz
- "Acaba iki kişi oturup birtakım remizler mi düşündüler?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Sembol, rumuz
- REAYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
-
Tanzimat'tan önce Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslüman olmayan uyrukları
- "Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Hristiyan
-
[isim]
Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
- RESEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Kendi başına, kendiliğinden
-
Bağımsız olarak, kimseye bağlı olmaksızın
- "Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine ... yargı mercilerine başvurulamaz." (Anayasa)
-
[zarf]
Kendi başına, kendiliğinden
- REZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- "Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım." (Peyami Safa)
- "Parmaklarının bileğime yapışacağından ve daha fazla rezil olacağımdan şüphe etmiyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hasan, bu dediğini yapsaydı, dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Şu gömleğe bak, rezili çıkmış!" (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- REFAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- "Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- REVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Giden, yürüyen
- "Arabalarımıza binip Tiran yoluna revan, âdeta, kır gezintisine çıkmış bir aile hâlinde idik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Giden, yürüyen
- RESTO
- ...
- RENDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
-
Üzerinde küçük delik ve kesici çıkıntıları bulunan, peynir, soğan, havuç vb.ni ufak parçalara ayırmak için kullanılan mutfak aleti
-
Bu aletle ufak parçalara ayrılmış şey
- "Peynir rendesi. Sabun rendesi."
-
[isim]
Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
- REMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
- "Ondan sonra bakıcı hoca remil atsa nerede olduğumu bulamaz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bu biçimde bakılan fal
-
[isim]
Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
- REŞİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ergin
-
[sıfat]
Ergin
- REÇEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Meyvelerin şekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı
- "Onlar kahve, süt hatta kışın salep içmeyi, zeytin, peynir, reçel ve ekmek yemeyi tercih ederler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Meyvelerin şekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı
- REVİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş
-
Üslup
-
Tutum, yol
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş