Sonunda rar olan 22 kelime var. RAR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde rar olan kelimeler listesine ya da başında rar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
TASHİHİKARAR
BETONKARAR, KAVLÜKARAR
İSTİKRAR, İSTİMRAR
BİKARAR, İĞBİRAR, ISTIRAR, IZTIRAR
CERRAR, TEKRAR
ESRAR, FİRAR, HARAR, İDRAR, İKRAR, ISRAR, IZRAR, KARAR, KÜRAR, YARAR, ZARAR
A R R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TASHİHİKARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kararın düzeltilmesi
-
[isim]
Kararın düzeltilmesi
- KAVLÜKARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz, sözleşme
- "Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya." (Halk türküsü)
-
[isim]
Söz, sözleşme
- BETONKARAR
-
-
[isim]
Beton karma makinesi, betoniyer
-
[isim]
Beton karma makinesi, betoniyer
- İSTİKRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
- "Devletini, sağlam bir iman ve istikrar müessesesi olarak teşkilatlandırmıştır." (Samiha Ayverdi)
-
Yerleşme, oturma
-
Denge
-
Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
-
[isim]
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
- İSTİMRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürüp gitme, süreklilik
-
[isim]
Sürüp gitme, süreklilik
- BİKARAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kararsız, tereddütlü
-
[sıfat]
Kararsız, tereddütlü
- İĞBİRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gücenme, güceniklik, kırgınlık
-
[isim]
Gücenme, güceniklik, kırgınlık
- ISTIRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zorunluluk
-
[isim]
Zorunluluk
- IZTIRAR
- ...
- TEKRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynı olayın, işin, hareketin yeniden ortaya çıkışı, tekrarlanması
- "Gerçi hayat kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekrarlarla doludur." (Ahmet Haşim)
- "Sözünü hemen her gün tekrar etmekten kendimi alamıyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir konuşma veya yazıda aynı düşünceyi, kelimeyi birçok defa söyleme
-
[zarf]
Bir daha, yine, yeniden, gene
- "Kimi yaralandı geldi, tekrar gitti, kimi şehit oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Aynı olayın, işin, hareketin yeniden ortaya çıkışı, tekrarlanması
- CERRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çekici, sürükleyici
-
[isim]
Zorla para alan kimse
-
[isim]
Savaş araçlarıyla donatılmış kalabalık ordu
-
[isim]
Dilenci
-
[sıfat]
Çekici, sürükleyici
- ISRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- KÜRAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri bitkisel zehir
-
[isim]
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri bitkisel zehir
- IZRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zarar verme, zarara sokma
-
[isim]
Zarar verme, zarara sokma
- HARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- "Yedi harar malı bir seferde kamyona yükledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- ZARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
- "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bizden hiç kimseye zarar gelmez." (Ömer Seyfettin)
- "Usulleri, kaideleri bozanların zarar görecekleri muhakkaktı." (Ömer Seyfettin)
- "Bu davaya zarar verecek ihtiyarları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
- FİRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaçma, kurtulma
- "Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz." (Aka Gündüz)
-
Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması
- "Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra, kendim de pişman oldum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kaçma, kurtulma
- YARAR
-
-
[isim]
Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda
- "Bu çalışmamızın bir yararı olmadı."
-
Çıkar
- "Kızılay yararına bir balo."
-
[sıfat]
Yarayan, elverişli, uygun
- "Çiçek koymaya yarar bir kap."
-
[isim]
Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda
- KARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
- "Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu." (Refik Halit Karay)
- "Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almıştık." (Halit Ziya Uşaklıgil)
- "Tekrar masa başına dönmekten zevkli bir iş bulamayacağımda karar kıldım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm
- "Yargıç kararı."
-
Bu yargıyı bildiren belge
- "Mahkeme kararını aldı."
-
Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
-
Değişmez olma
- "Havanın hiç kararı yok."
-
Tam ölçüsünde, ne az ne çok
- "Yemeğin tuzu karar."
-
Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş
-
[isim]
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
- İDRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Böbreklerde kandan süzülerek idrar yolları aracılığıyla dışarıya atılan sıvı, sidik
- "Kan, idrar, bilmem ne tahlilleri filan bile bize esaslı bir şey söylemez." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Böbreklerde kandan süzülerek idrar yolları aracılığıyla dışarıya atılan sıvı, sidik