Sonunda rak olan 5 harfli 19 kelime var. RAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde rak olan kelimeler listesine ya da başında rak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ARK, KAR

2 Harfli Kelimeler

AK, AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇORAK

  1. [sıfat] Bitkisi iyi olmayan (toprak)
    • "Biz geçtiğimiz zamanlar, Sina Çölü, Peygamber Musa'nın geçtiği zaman kadar ıssız, boş, kuru ve çoraktı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Verimli olmayan (toprak)
  3. Acı (su)
  4. Verimsiz, kısır, bakımsız, yoksul
    • "Hayatımın en acı, en yaslı ve çorak zamanları başlamış oldu." (Tarık Buğra)
  5. [isim] Toprak damlara çekilen, su geçirmeyen killi toprak
  6. [isim] Bazı toprakların yüzünde beyaz bir katman durumunda toplanan ve eskiden barut yapmakta kullanılan potaslı, sutlu tuz

FİRAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ayrılış, ayrılık

BORAK

  1. [sıfat] Bor (I)

TARAK

  1. [isim] Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
    • "Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı." (Refik Halit Karay)
  2. Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  3. Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  4. Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
  5. İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
  6. Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
  7. Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

TORAK

  1. [isim] Kömürleştirilecek ağaç veya pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kümbet

TIRAK

  1. [isim] Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses

DURAK

  1. [isim] Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
    • "İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
  3. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
  4. Bir ölçü uzunluğunda susma
  5. Cümle sonundaki nokta

KURAK

  1. Yağışsız (hava, mevsim, yıl)
    • "Kurak bir yıl geçiriyoruz."
  2. Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak (toprak)
    • "Bulunduğu toprağın ve yerin sulak, kurak, sıcak ve soğuk olmasına göre gelişir." (Burhan Felek)

SERAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar sebebiyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi

BURAK
...
İDRAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
    • "Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var." (Çetin Altan)
    • "Yaşamak onun için sadece, tahminlerinin doğru çıkışını idrak etmek demektir." (Haldun Taner)
  2. Erişme, ulaşma
    • "Cumhuriyetin yetmiş beşinci yılını idrak ettik."
  3. Algı

MERAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek
    • "Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım." (Haldun Taner)
    • "Bir gün, böyle dalgın oynarken, anası onun elini bağlı gördü, merak etti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu iş bana merak oldu."
    • "Bu adama, her gördüğüm vakit, merhamet ve korku ile karışık bir merak duyuyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği
    • "Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hele okuyanı, araştıranı hatta sadece neler oluyor diye merak edeni hiç yoktu aralarında." (Tarık Buğra)
    • "Rica ederim söyleyiniz, merakımdan çatlayacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Düşkünlük, heves
  4. Kaygı, tasa

BARAK

  1. [isim] Tüylü, kıllı çuha, kebe
  2. Bir cins tüylü av köpeği

EVRAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kâğıt yaprakları, kitap sayfaları
  2. Resmî kurumlarda işlem gören belgeler
    • "Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi." (Samiha Ayverdi)
  3. Yazılmış kitaplar, mektuplar veya yazılar

ÇIRAK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse
    • "Bu çocuğu sekiz yaşındayken, araba boyacısına çırak vermişler." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Dükkânda ayak işlerine bakan kimse
    • "Ekseriya bahçıvan, uşak, bakkal çırağı ile karşılaşırdım." (Refik Halit Karay)
  3. Saray, daire vb. büyük yerlerde yıllarca hizmet ettikten sonra geçimi sağlanarak başka yerde yaşamasına izin verilen kimse

ŞIRAK

  1. [isim] Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses

VARAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yaprak
  2. Yazılı kâğıt, varaka
  3. Altın, gümüş veya başka madenler dövülerek oluşturulan ince, parlak yaprak

SARAK

  1. [isim] Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

UĞRAK

  1. [isim] Çok uğranılan yer
    • "Bingöl bugün de şahinlerin yaylağı, çobanın uğrağı ve Türk'ün sevgisidir." (Etem İzzet Benice)
  2. Yol uğrağı
    • "Yol boyundaki bütün uğraklarının aksine bu nahiyeye karşılanarak girmişlerdi." (Tarık Buğra)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü