Sonunda ra olan 4 harfli 38 kelime var. RA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ra olan kelimeler listesine ya da başında ra olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DARA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı
  2. Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra
  3. İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı

VİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [zarf] Ara vermeksizin
    • "Vira söylüyor."
    • "Demiri vira edip açılmaya karar verdim." (Zeyyat Selimoğlu)
  2. [ünlem] Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut

ZARA
...
MİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata

İCRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
    • "Hiçbir felaket ona büyük bir tesir icra etmiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme
    • "Kirayı icra ile alabildim. İcra memuru."
    • "Ankara Radyosu sanatçıları Hacı Arif Bey'den kürdilihicazkâr makamını icra ediyorlardı." (Haldun Taner)
  3. Adliyenin bu işle görevli dairesi
  4. Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme

ÜCRA

  1. [sıfat] Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
    • "İşte, Marmara'nın uzak ve ücra bir köşesinde uyuyan bu küçük nahiyeciğe hürriyet böyle geldi." (Memduh Şevket Esendal)

SIRA

  1. [isim] Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
    • "Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Söz arasında, bir sırası düşünce Salim Bey feminist'i ondan da sordu." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bu biçimdeki topluluğun durumu
    • "Sırayı bozmayın."
    • "Hani bazen sırası geliyor da maziye merbutiyet, filan diyoruz." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
    • "Boy sırası. Yaş sırası."
  4. Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
    • "Bu sırada, elinde paketiyle gelen Mustafa Efendi yaklaştı." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Tahtadan oturak
    • "Oturacak yerler tahta sıralardan olur." (Salâh Birsel)
  6. Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılmış olan mobilya
  7. Düzen
    • "Sıraya girmek. Sıraya dizilmek."
  8. Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve "ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde" anlamlarında kullanılan bir söz
    • "Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek."

ZİRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [bağlaç] Çünkü
    • "Heykeli atölyede bırakmak mecburiyetinde kaldım. Zira bahçede yaptırdığım kaide henüz bitmemişti." (Haldun Taner)

KİRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar
    • "Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye." (Çetin Altan)
    • "Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Buradaki evimi de kiraya vermiştim." (Refik Halit Karay)
  2. Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para
    • "Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya!" (Refik Halit Karay)
  3. Bu biçimde tutulan taşınmaz
    • "O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken..." (Halit Ziya Uşaklıgil)

İBRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aklama, temize çıkarma

FORA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yelken açtırma, mayna karşıtı
    • "Diğeri ise yelkeni fora etti." (Ahmet Mithat)
  2. [ünlem] Yelkenleri açtırmak için verilen komut
    • "Fora yelken!"
    • "Arkadaşlar da derinliğine bir samimiyetle ceketlerini fora etmişler." (Çetin Altan)

BİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Arpa ile şerbetçi otunun mayalandırılmasıyla yapılan bir içki, arpa suyu
    • "Onu iki bardak bira içmeye razı etmişti." (Reşat Nuri Güntekin)

ABRA

  1. [isim] Dara
  2. Denge
  3. Bir değiş tokuşta üste verilen şey
  4. Angarya, yük

ÇIRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
  2. Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
  3. Lamba

UĞRA

  1. [isim] Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un

AKRA
...
AFRA
...
MERA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Otlak
    • "Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı." (Ömer Seyfettin)

LİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yüz kuruş değerinde Türk para birimi
    • "Bu pazarlığın yapıldığı zamanda liranın kıymeti vardı." (Refik Halit Karay)
  2. Bazı ülkelerin para birimi
    • "Mısır lirası. Suriye lirası."
  3. Yedi gram ağırlığında altın sikke, sarı lira

PARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
    • "Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın." (Peyami Safa)
  2. Kazanç
    • "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor." (Haldun Taner)
    • "Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Kuruşun kırkta biri

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü