Sonunda ra olan 4 harfli 38 kelime var. RA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ra olan kelimeler listesine ya da başında ra olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FORA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelken açtırma, mayna karşıtı
- "Diğeri ise yelkeni fora etti." (Ahmet Mithat)
-
[ünlem]
Yelkenleri açtırmak için verilen komut
- "Fora yelken!"
- "Arkadaşlar da derinliğine bir samimiyetle ceketlerini fora etmişler." (Çetin Altan)
-
[isim]
Yelken açtırma, mayna karşıtı
- TURA
-
-
[isim]
Tuğra
-
Halat gibi örülmüş iplik çilesi
-
Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil
-
Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan veya yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu
-
Metal paranın resimli yüzü
-
[isim]
Tuğra
- ŞURA
-
-
[isim]
Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer
- "Şuraya oturmuştu."
-
[isim]
Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer
- SERA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)
-
[isim]
Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)
- MERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Otlak
- "Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Otlak
- MİRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata
-
[isim]
Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata
- BİRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Arpa ile şerbetçi otunun mayalandırılmasıyla yapılan bir içki, arpa suyu
- "Onu iki bardak bira içmeye razı etmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Arpa ile şerbetçi otunun mayalandırılmasıyla yapılan bir içki, arpa suyu
- HARA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
At üretilen çiftlik, aygır deposu
- "Karacabey harası."
-
[isim]
At üretilen çiftlik, aygır deposu
- PARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- "Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu." (Tarık Buğra)
- "Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." (Refik Halit Karay)
- "Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın." (Peyami Safa)
-
Kazanç
- "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor." (Haldun Taner)
- "Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kuruşun kırkta biri
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- ABRA
-
-
[isim]
Dara
-
Denge
-
Bir değiş tokuşta üste verilen şey
-
Angarya, yük
-
[isim]
Dara
- BARA
-
-
[isim]
Aynı gerilimdeki besleme hattı veya çıkışların toplandığı ve dağıtıldığı boru veya iletken çubuk veya lama
-
[isim]
Aynı gerilimdeki besleme hattı veya çıkışların toplandığı ve dağıtıldığı boru veya iletken çubuk veya lama
- ZİRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Çünkü
- "Heykeli atölyede bırakmak mecburiyetinde kaldım. Zira bahçede yaptırdığım kaide henüz bitmemişti." (Haldun Taner)
-
[bağlaç]
Çünkü
- KARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
- "Havamız da karamız da denizlerimiz de kirli olduğuna göre..." (Haldun Taner)
- "Sizi kaptan bir filika ile karaya çıkarır." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
- "Olan olmuş, bizim teknenin bir yanı, pamuk şiltelere serilir gibi karaya oturmuş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
- AFRA
- ...
- İCRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
- "Hiçbir felaket ona büyük bir tesir icra etmiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme
- "Kirayı icra ile alabildim. İcra memuru."
- "Ankara Radyosu sanatçıları Hacı Arif Bey'den kürdilihicazkâr makamını icra ediyorlardı." (Haldun Taner)
-
Adliyenin bu işle görevli dairesi
-
Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme
-
[isim]
Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
- SIRA
-
-
[isim]
Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
- "Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Söz arasında, bir sırası düşünce Salim Bey feminist'i ondan da sordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu biçimdeki topluluğun durumu
- "Sırayı bozmayın."
- "Hani bazen sırası geliyor da maziye merbutiyet, filan diyoruz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
- "Boy sırası. Yaş sırası."
-
Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
- "Bu sırada, elinde paketiyle gelen Mustafa Efendi yaklaştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Tahtadan oturak
- "Oturacak yerler tahta sıralardan olur." (Salâh Birsel)
-
Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılmış olan mobilya
-
Düzen
- "Sıraya girmek. Sıraya dizilmek."
-
Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve "ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde" anlamlarında kullanılan bir söz
- "Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek."
-
[isim]
Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
- KURA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme
- "Okulu bitirirken kurada Karaköse'yi çekince dağda taşta doya doya ata bineceği için seviniyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme
- OKRA
- ...
- VİRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[zarf]
Ara vermeksizin
- "Vira söylüyor."
- "Demiri vira edip açılmaya karar verdim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[ünlem]
Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut
-
[zarf]
Ara vermeksizin
- SURA
-
-
[isim]
Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
-
[isim]
Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş