Sonunda ra olan 4 harfli 38 kelime var. RA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ra olan kelimeler listesine ya da başında ra olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LİRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yüz kuruş değerinde Türk para birimi
- "Bu pazarlığın yapıldığı zamanda liranın kıymeti vardı." (Refik Halit Karay)
-
Bazı ülkelerin para birimi
- "Mısır lirası. Suriye lirası."
-
Yedi gram ağırlığında altın sikke, sarı lira
-
[isim]
Yüz kuruş değerinde Türk para birimi
- DARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı
-
Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra
-
İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı
-
[isim]
Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı
- TURA
-
-
[isim]
Tuğra
-
Halat gibi örülmüş iplik çilesi
-
Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil
-
Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan veya yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu
-
Metal paranın resimli yüzü
-
[isim]
Tuğra
- ÜCRA
-
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- "İşte, Marmara'nın uzak ve ücra bir köşesinde uyuyan bu küçük nahiyeciğe hürriyet böyle geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- İCRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
- "Hiçbir felaket ona büyük bir tesir icra etmiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme
- "Kirayı icra ile alabildim. İcra memuru."
- "Ankara Radyosu sanatçıları Hacı Arif Bey'den kürdilihicazkâr makamını icra ediyorlardı." (Haldun Taner)
-
Adliyenin bu işle görevli dairesi
-
Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme
-
[isim]
Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
- BORA
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Genellikle arkasından yağmur getiren sert rüzgâr
- "Müthiş bir bora atlatmışlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Genellikle arkasından yağmur getiren sert rüzgâr
- YARA
-
-
[isim]
Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik
- "Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım." (Refik Halit Karay)
- "Beyzade sağ salim kurtulacak ama İbiş ağır bir yara alacaktı." (Tarık Buğra)
-
Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
- "Geminin omurgasındaki yara."
- "Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi?" (Haldun Taner)
-
Dert, üzüntü, acı
- "Bu yarayı deşmeyin."
-
[isim]
Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik
- NARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haykırma, bağırma
- "Akıncıların naralarıyla savaş alanı çınladı."
- "Boyuna bağırıyor, şarkı söylüyor, nara atıyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
Sarhoş veya külhanbeyi bağırması
-
[isim]
Haykırma, bağırma
- ÇIRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
-
Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
-
Lamba
-
[isim]
Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
- FORA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelken açtırma, mayna karşıtı
- "Diğeri ise yelkeni fora etti." (Ahmet Mithat)
-
[ünlem]
Yelkenleri açtırmak için verilen komut
- "Fora yelken!"
- "Arkadaşlar da derinliğine bir samimiyetle ceketlerini fora etmişler." (Çetin Altan)
-
[isim]
Yelken açtırma, mayna karşıtı
- BİRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Arpa ile şerbetçi otunun mayalandırılmasıyla yapılan bir içki, arpa suyu
- "Onu iki bardak bira içmeye razı etmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Arpa ile şerbetçi otunun mayalandırılmasıyla yapılan bir içki, arpa suyu
- BARA
-
-
[isim]
Aynı gerilimdeki besleme hattı veya çıkışların toplandığı ve dağıtıldığı boru veya iletken çubuk veya lama
-
[isim]
Aynı gerilimdeki besleme hattı veya çıkışların toplandığı ve dağıtıldığı boru veya iletken çubuk veya lama
- HARA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
At üretilen çiftlik, aygır deposu
- "Karacabey harası."
-
[isim]
At üretilen çiftlik, aygır deposu
- AFRA
- ...
- İBRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aklama, temize çıkarma
-
[isim]
Aklama, temize çıkarma
- SERA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)
-
[isim]
Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)
- PARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- "Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu." (Tarık Buğra)
- "Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." (Refik Halit Karay)
- "Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın." (Peyami Safa)
-
Kazanç
- "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor." (Haldun Taner)
- "Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kuruşun kırkta biri
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- ZARA
- ...
- AURA
- ...
- UĞRA
-
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un