Sonunda ra olan 4 harfli 38 kelime var. RA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ra olan kelimeler listesine ya da başında ra olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞURA

  1. [isim] Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer
    • "Şuraya oturmuştu."

BURA

  1. [isim] Bu yer
    • "Eskiden buranın, şişman bir valisi vardı." (Memduh Şevket Esendal)

İBRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aklama, temize çıkarma

VİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [zarf] Ara vermeksizin
    • "Vira söylüyor."
    • "Demiri vira edip açılmaya karar verdim." (Zeyyat Selimoğlu)
  2. [ünlem] Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut

KURA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme
    • "Okulu bitirirken kurada Karaköse'yi çekince dağda taşta doya doya ata bineceği için seviniyordu." (Necati Cumalı)

SERA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)

UĞRA

  1. [isim] Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un

YARA

  1. [isim] Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik
    • "Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım." (Refik Halit Karay)
    • "Beyzade sağ salim kurtulacak ama İbiş ağır bir yara alacaktı." (Tarık Buğra)
  2. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
    • "Geminin omurgasındaki yara."
    • "Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi?" (Haldun Taner)
  3. Dert, üzüntü, acı
    • "Bu yarayı deşmeyin."

ÇIRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
  2. Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
  3. Lamba

MİRA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata

ŞIRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Henüz mayalanmamış üzüm suyu
  2. Bazı meyve ve sebzelerin özü
    • "Elma şırası."
  3. Süzülmüş afyon

KİRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar
    • "Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye." (Çetin Altan)
    • "Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Buradaki evimi de kiraya vermiştim." (Refik Halit Karay)
  2. Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para
    • "Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya!" (Refik Halit Karay)
  3. Bu biçimde tutulan taşınmaz
    • "O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken..." (Halit Ziya Uşaklıgil)

HARA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] At üretilen çiftlik, aygır deposu
    • "Karacabey harası."

PARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
    • "Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın." (Peyami Safa)
  2. Kazanç
    • "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor." (Haldun Taner)
    • "Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Kuruşun kırkta biri

BARA

  1. [isim] Aynı gerilimdeki besleme hattı veya çıkışların toplandığı ve dağıtıldığı boru veya iletken çubuk veya lama

KARA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
    • "Havamız da karamız da denizlerimiz de kirli olduğuna göre..." (Haldun Taner)
    • "Sizi kaptan bir filika ile karaya çıkarır." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
    • "Olan olmuş, bizim teknenin bir yanı, pamuk şiltelere serilir gibi karaya oturmuş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu." (Refik Halit Karay)

FORA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yelken açtırma, mayna karşıtı
    • "Diğeri ise yelkeni fora etti." (Ahmet Mithat)
  2. [ünlem] Yelkenleri açtırmak için verilen komut
    • "Fora yelken!"
    • "Arkadaşlar da derinliğine bir samimiyetle ceketlerini fora etmişler." (Çetin Altan)

TURA

  1. [isim] Tuğra
  2. Halat gibi örülmüş iplik çilesi
  3. Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil
  4. Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan veya yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu
  5. Metal paranın resimli yüzü

OKRA
...
İCRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
    • "Hiçbir felaket ona büyük bir tesir icra etmiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme
    • "Kirayı icra ile alabildim. İcra memuru."
    • "Ankara Radyosu sanatçıları Hacı Arif Bey'den kürdilihicazkâr makamını icra ediyorlardı." (Haldun Taner)
  3. Adliyenin bu işle görevli dairesi
  4. Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü