Sonunda r olan 3 harfli 61 kelime var. R harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde r harfi olan kelimeler listesine ya da başında r harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAR
-
-
[isim]
Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum
-
[isim]
Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum
- YIR
-
-
[isim]
Ezgi, türkü, nağme
-
Şiir
-
[isim]
Ezgi, türkü, nağme
- HÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Özgür
- "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim." (Tevfik Fikret)
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
- "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Özgür
- PÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dolu (II)
-
[sıfat]
Dolu (II)
- SIR
-
-
[isim]
Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önleme vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik
- "Küpün sırı dökülmüş."
-
Aynaların arkasına ve kaplama metal eşyanın yüzüne sürülen ince tabaka
-
[isim]
Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önleme vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik
- HAR
-
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- "Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- HIR
-
-
[isim]
Kavga, dalaş
-
[isim]
Kavga, dalaş
- SUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kale duvarı
-
[isim]
Kale duvarı
- KÖR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Görme engelli
- "Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür." (Necati Cumalı)
- "Kör olası sanatın ne ölçüsü var ne de tartısı." (Orhan Veli Kanık)
- "Evde, kör değneğini bellemiş gibi sabahları, biraz kızarmış ekmek, tereyağı ve reçelle çay içtiğimiz hâlde, bunlar, eniştemizin köşkünde bir öğle yemeği miktarına çıkar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Orada da bazı kimseler sanat denince ille kuru, basit, yalın kat, kör kör parmağım gözüne bir üslubu anlıyorlar." (Haldun Taner)
-
Keskinliği yeterli olmayan
- "Kör bıçak. Kör makas."
-
Az aydınlık veren
- "Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kötü
- "Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
- "Kör sokak."
-
Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
-
Duyarlığını yitirmiş
- "Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Görme engelli
- CAR
-
-
[isim]
Çağrı, tellal ile duyurma
-
İlan
-
Tehlike durumu, imdat, yardım
-
[isim]
Çağrı, tellal ile duyurma
- ÇİR
-
-
[isim]
Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu
-
[isim]
Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu
- ŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötülük, fenalık
- "Senin başına bir şeyler gelecek ama hayır mı desem, şer mi desem..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kötü, fena
-
[isim]
Kötülük, fenalık
- ZER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altın
-
[isim]
Altın
- TÖR
-
-
[isim]
Başköşe
-
[isim]
Başköşe
- MİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baş, kumandan, amir
-
Bey, emir
-
[isim]
Baş, kumandan, amir
- ZİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alt
-
Aşağı
-
[isim]
Alt
- FIR
-
-
[zarf]
Fırıl fırıl
- "Kızı, annesinin çevresinde fır dönüyor."
-
[isim]
Piç, fırlama
-
[zarf]
Fırıl fırıl
- FER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Parlaklık, aydınlık
-
Gözdeki canlılık
- "Otuz yaşıma gelmeden gözlerimin feri sönmüştü." (Halide Edip Adıvar)
-
Güç, kuvvet, nüfuz
-
[isim]
Parlaklık, aydınlık
- BOR
-
-
[sıfat]
İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak
-
[sıfat]
İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak
- KUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
- "Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı."
-
Düzey
-
[isim]
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri