Sonunda r olan 3 harfli 61 kelime var. R harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde r harfi olan kelimeler listesine ya da başında r harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DAR

  1. [sıfat] İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı
    • "Dar elbise. Dar ev."
    • "Zavallı ihtiyarlar, sabah oldu mu bir yangından kaçar gibi kendilerini evden dar atıyorlar, gece yarısına kadar kahvede oturuyorlar, kavga ediyorlar, uyukluyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?" (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Madam onu çocuğu gibi seviyordu. Dara düştüğü günlerde hizmetini hiç aksatmadan para mara istemedi." (Tarık Buğra)
  2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro
    • "Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu." (Suat Derviş)
    • "Lala da pek darda kaldığı zaman kabahati Gülsüm'ün üstüne yıkıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Az, elverişsiz, sınırlı
    • "Bu dar gelirle hiçbir şey yapılamaz. Dar zaman."
  4. Sıkıntılı
    • "Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!" (Memduh Şevket Esendal)
  5. Yetersiz
    • "Dar düşünce. Hayali dar."
  6. [zarf] Güçlükle, ucu ucuna, ancak
    • "En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler." (Memduh Şevket Esendal)

YAR

  1. [isim] Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum

LOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
    • "Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı." (Necati Cumalı)

FIR

  1. [zarf] Fırıl fırıl
    • "Kızı, annesinin çevresinde fır dönüyor."
  2. [isim] Piç, fırlama

MİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Baş, kumandan, amir
  2. Bey, emir

ÇOR

  1. [isim] Hastalık
  2. Sığır vebası

FAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
    • "Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı." (Necati Cumalı)

CAR

  1. [isim] Çağrı, tellal ile duyurma
  2. İlan
  3. Tehlike durumu, imdat, yardım

TUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dolaşma
    • "Yemekten sonra araba ile tura çıktık." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." (Haldun Taner)
    • "Her ay, mehtapta bir iki kere merkeplerle tura çıkardık." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş
  3. Başladığı noktada biten, bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan seyahat

HOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Değersiz, önemi olmayan, aşağı
    • "Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avutuyor olmalısın." (Haldun Taner)

KÖR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Görme engelli
    • "Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür." (Necati Cumalı)
    • "Kör olası sanatın ne ölçüsü var ne de tartısı." (Orhan Veli Kanık)
    • "Evde, kör değneğini bellemiş gibi sabahları, biraz kızarmış ekmek, tereyağı ve reçelle çay içtiğimiz hâlde, bunlar, eniştemizin köşkünde bir öğle yemeği miktarına çıkar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Orada da bazı kimseler sanat denince ille kuru, basit, yalın kat, kör kör parmağım gözüne bir üslubu anlıyorlar." (Haldun Taner)
  2. Keskinliği yeterli olmayan
    • "Kör bıçak. Kör makas."
  3. Az aydınlık veren
    • "Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Kötü
    • "Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
    • "Kör sokak."
  6. Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
  7. Duyarlığını yitirmiş
    • "Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur." (Abdülhak Şinasi Hisar)

NAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum)
  2. Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler bulunduran yuvarlak yemişi

KUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
    • "Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı."
  2. Düzey

LİR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı

HIR

  1. [isim] Kavga, dalaş

YIR

  1. [isim] Ezgi, türkü, nağme
  2. Şiir

CER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çekme, sürükleyerek götürme
    • "... padişahlardan birinin torunu çıkageldi, yarı ümmi bir adamla cerre çıkmıştı ." (Refik Halit Karay)

MOR

  1. [isim] Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Mor patlıcan."

PIR

  1. [isim] Kuş kanatlarının çıkardığı ses
    • "Kuş, pır diye uçtu."
  2. Bir yerden kaçıp gitme düşüncesini anlatan bir söz
    • "Dörtyol ağzında pır!"

GÜR

  1. [sıfat] Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran
    • "Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi." (Ömer Seyfettin)
  2. Bol, verimli, feyyaz
    • "Oralarda deve dikenleri ve çalı süpürgeleri gür, yeşil, pembe bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü