Başında par olan 8 harfli 29 kelime var. Par ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde par olan kelimeler listesine ya da sonu par ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında par bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A P R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARP, RAP
2 Harfli Kelimeler
AR, PA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PARMAKSI
-
-
[sıfat]
Elin parmaklarını andırır biçimde olan
-
[sıfat]
Elin parmaklarını andırır biçimde olan
- PARAGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düz yazıların kendi içinde satır başlarıyla ayrıldıkları bölümler
-
Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
-
Çengel işareti (§)
-
[isim]
Düz yazıların kendi içinde satır başlarıyla ayrıldıkları bölümler
- PARTİKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Parçacık
-
[isim]
Parçacık
- PARTİZAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Partici
-
Düşmanlarına karşı mücadele verirken cephe gerisinde silahlı harekete katılan kimse
-
[isim]
Partici
- PARŞÖMEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazı yazmak, resim yapmak için özel olarak hazırlanan deri, tirşe
-
[isim]
Yazı yazmak, resim yapmak için özel olarak hazırlanan deri, tirşe
- PARANOYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı
- "Herkes birbirini kuşkuyla süzüyor. Toplumsal bir paranoya yaşıyoruz bugün." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı
- PARAVANA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Paravan
- "Tuvalet masası paravana ile yatak odasından ayrılmıştı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Paravan
- PARAKETA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç
-
Üzerinde yüzlerce iğneli köstek bulunan uzun balık oltası
- "Paraketalarımızı yemledik, av gereçlerimize çekidüzen verdik, şakalaştık." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç
- PARADOKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce
- "Başından beri çevremizde bize karşı bir kalabalık, gerçek dışı bir grup olarak kaldık, toplumsal bir paradoks olarak." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce
- PARMAKLI
-
-
[sıfat]
Parmağı olan
-
[sıfat]
Parmağı olan
- PARAGUAY
- ...
- PARAPENT
- ...
- PARFÜMCÜ
-
-
[isim]
Parfümeri ürünleri üreten veya satan kimse
-
[isim]
Parfümeri ürünleri üreten veya satan kimse
- PARALAMA
-
-
[isim]
Paralamak işi
-
[isim]
Paralamak işi
- PARMICAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir çeşit İtalyan peyniri
-
[isim]
Bir çeşit İtalyan peyniri
- PARALAKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Farklı iki yerden çok uzaktaki bir noktaya yönelmiş iki doğru arasındaki açı
-
Dünyanın yarıçapını bir gezegenden veya dünya güneş uzaklığını bir yıldızdan gören açı
-
[isim]
Farklı iki yerden çok uzaktaki bir noktaya yönelmiş iki doğru arasındaki açı
- PARLAYIŞ
-
-
[isim]
Parlama işi veya biçimi
-
[isim]
Parlama işi veya biçimi
- PARTİSİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sıfat-fiil
-
[isim]
Sıfat-fiil
- PARLAMAK
-
-
[nsz]
Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak
- "O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak
- "Ayna parlıyor."
-
Tutuşup alev çıkarmak
- "Pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi." (Burhan Felek)
-
Mevkisi yükselmek
- "Nüfuzlu akrabalarının yardımı sayesinde bir iki senede parlamış, büyük bir hariciye memuru olmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ün, san kazanmak, herkesçe tanınmak
-
Birdenbire öfkelenmek
- "En büyük zaafı da kendisine çıkar sağlayacak insanlara karşı bile yoktan yere parlayıverişleri idi." (Tarık Buğra)
-
Ortaya çıkmak
- "Feride'nin yüzünde bir çocuk sevinci parladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak
- PARÇACIK
-
-
[isim]
Küçük parça, kırıntı
- "Onlara değin bir dolu anı, sevgi parçacıkları üşüşüyor belleğime." (Nezihe Meriç)
-
Elektron, proton, nötron gibi atomu oluşturan parçaların her biri, partikül
-
[isim]
Küçük parça, kırıntı