Başında p olan 5 harfli 184 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PİYES

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Oynanmak için yazılmış eser, tiyatro eseri veya oyunu, oyun
    • "Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik, sevdiğimiz piyesleri seyrederdik." (Yahya Kemal Beyatlı)

PAYDA

  1. [isim] Bayağı kesirlerde birimin kaç eşit parçaya bölünmüş olduğunu gösteren sayı, mahreç
    • "1/2 kesrinin paydası 2 sayısıdır."

PUMBA

  1. [sıfat] Kabartılmış, yumuşak duruma getirilmiş
    • "Yün şilteler, pamuk şilteler, pumba yastıklar..." (Sait Faik Abasıyanık)

PERDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
    • "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
  2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
    • "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
  3. İki yeri birbirinden ayıran bölme
    • "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Seste pes perde
    • "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
  5. Doğruyu görmeye engel olan şey
    • "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
  6. Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
  7. Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
  8. Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
  9. Katarakt
    • "Gözlerine perde inmiş."
  10. Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
    • "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)

PULLU

  1. [sıfat] Üzerine pul yapıştırılmış
    • "Pullu dilekçe."
  2. Üzerine pul işlenmiş
    • "Pullu gece elbisesi."
  3. Pulu olan
    • "Pullu cıvata. Pullu balık."

POTUK

  1. [sıfat] Kırmalı ve geniş

POZLU
...
PEŞLİ

  1. Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
    • "Hacı Kalfa, bugün arkasına dört peşli bir eski zaman entarisi giymiş..." (Reşat Nuri Güntekin)

PİKAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bilgisayarda dizilen yazıları milimetrik kartona yapıştırıp düzenleme işi

POSTA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü
    • "Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim." (Ömer Seyfettin)
    • "Daha dün Kel Mahmut'u yıkayıp yağlayan yavşak bugün kalkmış ona posta koyuyor." (Rıfat Ilgaz)
    • "Araba şehre günde üç posta yapar."
    • "Evet. Dilekçeyi de şimdi verdim postaya." (Tarık Buğra)
  2. Genellikle bu emanetleri götüren taşıt
    • "Ben postayı kestim, artık toplantılara gitmeyeceğim."
  3. Bu emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer
    • "Yazısı silinmiş, kâğıdı sarı / Mektubunu geri getirdi / Dünya postaları." (Arif Nihat Asya)
  4. Takım, kol
    • "Sağa sola postalar çıkarıldı. İşçi postaları nöbetleşe çalışırlar."
  5. Kez, defa, sefer
    • "Bu araba bütün eşyayı dört postada taşır."
  6. Yirmi dört saatlik çalışma gününün, çalışma bölümlerinden her biri, vardiya
  7. Bir sanayi veya ticaret işletmesinde aynı süre içinde çalışanların tümü
  8. Hizmet nöbetinde bulunan er
    • "Posta, şu zarfı komutana götür."
  9. Tatar
  10. Vapur, tren, uçak vb. taşıtlarla yapılan yolculuk
    • "Karadeniz postası. Avrupa postası."

PALAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer

POLİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta
  2. Bu kuruluşta yer alan görevli, kollukçu
    • "İki gün sonra, polisler eve giderek annesini götürdüler." (Halide Edip Adıvar)

PLAZA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İş merkezi

PUVAR
...
PROJE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tasarlanmış şey, tasarı
    • "Babamın İstanbul seferi projesi kız kardeşimle bana değil, anneme de ciddi görünüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Değişik alanlarda önceden plan ve programa alınmış, maliyeti hesaplanmış, kurum ve kuruluşların yönetim organları tarafından onaylanmış, kısa ve uzun vadeye bağlanarak özel kurum veya devlet adına gerçekleştirilmesi kabul edilmiş bilimsel çalışma tasarısı
  3. Mal sahibinin isteğine göre yapılacak bir yapıyı, belli bir programa göre inşa edilecek bir yapı bütününü, bir makine veya bir kuruluşu plan durumunda gösteren çizim

PUNTA
...
PAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Son, sonuç, nihayet
    • "Hele hep birden uçtukları zaman neşesine payan olmazdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PABUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ayakkabı
    • "Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Olur olmaz adama pabuç bırakmaz." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Baktı pabuç pahalı, işi şakaya vurdu."
    • "Bu ne hâl, sen kendini pabucu büyüğe okut."
  2. Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti
  3. İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça
  4. Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü

POMPA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Hava veya herhangi bir akışkanı bir yerden başka bir yere aktarmaya yarayan makine
  2. Bir kapta boşluk oluşturmak için o kaptaki havayı emmeye yarayan alet

PATİK

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Altı yumuşak veya ince deriden, genellikle üstten bağlı küçük çocuk ayakkabısı
  2. Genellikle iple örülerek yapılan ayakkabı biçimindeki çorap

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü