Başında p olan 4 harfli 68 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PUNÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
- PEPE
-
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
- PARK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
- "Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kamyonlar, pikaplar arka arkaya park etmiş duruyorlardı yan sokaklarda." (Çetin Altan)
-
Otopark
-
Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi
-
Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer
-
[isim]
Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
- POSA
-
-
[isim]
Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı
- "Onlar öyledir, adamın posasını çıkarırlar, dedi." (Refik Halit Karay)
-
Tortu, çökelti
-
Ezilmiş pancarın soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık
-
[isim]
Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı
- PERİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık
- "Cinden, periden, umacıdan çok korkardım." (Halide Edip Adıvar)
-
Çok güzel, alımlı, becerikli kadın
-
[isim]
Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık
- PATİ
-
-
[isim]
Kedi, köpek vb. hayvanların ön ayağı
-
Küçük çocuk ayağı
-
[isim]
Kedi, köpek vb. hayvanların ön ayağı
- PİST
-
-
[ünlem]
Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü
-
[ünlem]
Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü
- PEYK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Uydu
-
[sıfat]
Bir başkasına bağımlılığı olan
- "Peyk devletler."
-
[isim]
Uydu
- PALA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç
- "Belindeki kısa palasıyla ve omuzunda gri tüfeğiyle masanın kenarına oturdu." (Falih Rıfkı Atay)
- "Üstelik gazetecilikte de yıllarca pala çaldı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Biz de az çok pala sürttük." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Kürek vb. araçların, enli ve yassı bölümü
-
Bir yere çaprazlama konulan yassı kiriş veya kereste
-
[isim]
Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç
- PAPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Roma Katolik kilisesinin, bir meclis tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı
-
[isim]
Roma Katolik kilisesinin, bir meclis tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı
- PENİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sterlinin yüzde biri değerindeki para birimi
-
[isim]
Sterlinin yüzde biri değerindeki para birimi
- PARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- "Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu." (Tarık Buğra)
- "Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." (Refik Halit Karay)
- "Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın." (Peyami Safa)
-
Kazanç
- "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor." (Haldun Taner)
- "Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kuruşun kırkta biri
-
[isim]
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
- PİLİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kumaş, kâğıt vb.nde bir bölümün öbürünün üzerine gelmesiyle oluşan kıvrım, kırma
- "Gayet ince pililer külahın tepesinde birleşiyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Kumaş, kâğıt vb.nde bir bölümün öbürünün üzerine gelmesiyle oluşan kıvrım, kırma
- POLO
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
At üzerinde sopayla oynanan bir tür top oyunu, çevgen
-
[isim]
At üzerinde sopayla oynanan bir tür top oyunu, çevgen
- PASO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge
-
[isim]
Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge
- POST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüylü hayvan derisi
- "Kaplan postu. Geyik postu."
- "Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş." (Halide Edip Adıvar)
-
Tarikatlarda şeyhlik makamı
- "Hacı Bektaş postu."
- "Sen o zamana kadar postu çoktan deldirmiş, kuyruğu titretmiş olursun."
-
Makam
- "Post kavgası. Post peşinde koşmak."
-
Bazı deyimlerde "can" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Tüylü hayvan derisi
- PLAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı
- "Plajlarda sesin, mavi suların içine gömülmek, çam altlarında uyku çekmek dururken nereye gideceğiz?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kumla
-
[isim]
Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı
- PIŞT
-
-
[isim]
Islıklı ses
- "... kimsenin kızına pışt demeden."
-
[isim]
Islıklı ses
- PAZI
-
-
[isim]
Ispanakgillerden yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yaban pancarı, yabani ıspanak (Beta vulgaris varcicla)
-
[isim]
Ispanakgillerden yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yaban pancarı, yabani ıspanak (Beta vulgaris varcicla)
- PLAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen
- "Turist akınını karşılamak için şimdiden bir plan yapmışlar." (Haldun Taner)
- "Yukarıdaki hizmetçisini karşısına almış, plan kuruyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Bir şehrin, bir yapının, bir makinenin çeşitli bölümlerini gösteren çizim
- "O tarihte aramızda kasaba planını yapmaya gelmiş bir iki mühendis ve mimar bulunuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çekim
-
Düşünce, niyet, maksat, tasavvur
- "Aşağıda kaynaşan kalabalığa bakarak planını zihninden geçirdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen